Etiket: cinsel istismar

  • Cinsel İstismar nedir? Nasıl çocuğumu korumalıyım?

    Cinsel istismar, bir çocuk ya da yetişkinin başka çocuk/çocukların veya başka yetişkin/yetişkinlerin, istemediği cinsel davranışlarına maruz kalmasıdır. Cinsel istismar, genelde çocuğa yakın olan kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu tür eylemler yinelenen tarzda olduğunda çocuk için daha ağır sonuçlar doğurabilir.
    Çimdikleme, okşama, sıkıştırma, öpme, el ile sarkıntılık etme, laf atma, uygunsuz sözcüklerle rahatsız etme, cinsel ilişkiye teşebbüs, tecavüz cinsel istismar kapsamına girer. İstismarın verdiği hasar; sürekliliğine, çocuğun yaşına, istismar edenin çocuğa olan yakınlığına, bağlılık derecesine ve aradaki yaş farkına, fiziksel zorlama ve şiddet içermesine, istismar davranışının derecesine bağlı olarak değişir.
    Cinsel istismarın derecesi ne olursa olsun unutulmamalıdır ki kimse cinsel istismara maruz kalmak istemez; kimse cinsel istismarı hak etmez; hiçbir davranış cinsel istismarı, taciz ve tecavüzü haklı gösteremez ve her türlü cinsel istismar kanunlar ve toplum önünde suçtur.

    Soru: Çocuğuma cinsel bilgiler verirken nelere dikkat etmeliyim?
    Cevap: Çocuklarınıza cinsel eğitim verirken ya da onun sorduğu bir soruyu cevaplarken,
    Çocuktan talep geldiği zaman veya ana-baba gereksinim duyulduğunu hissettiği
    zaman verilen bilgi en uygunudur.
    Çocuğun gelişim dönemine uygun bilgilendirme yapılmalıdır. Yaşından fazla bilgi çocukta kafa karışıklığı yapabilir.
    Kısa, gerçek ve net cevaplar vermelisiniz.
    Yetişkinin beden dili, konuşulanların içeriğinden ve kullanılan dilden daha önemlidir. Bu nedenle konuşurken yüz ifadenize, ses tonunuza dikkat etmelisiniz.
    Çocuk hangi ebeveyne soru yöneltiyorsa cevabı o ebeveyn vermelidir.
    Cinsel organlar çeşitli adlandırmalar ile değil “vajina”, “penis” , “testis”, “meme” gibi bilimsel adları ile öğretilmelidir.
    Erkek çocuğa, penise sahip olmanın bir üstünlük olmadığı yetişkinlerin bu organa odaklanmayıp doğal olarak algılamalarıyla öğretilebilir.
    Çocuğun ana-babasının vücudunu görmek ister. Bunu doğal olarak kabul etmek gerekir. Çocuk ne kadar küçük yaşta anne baba farkını görürse o kadar az soru sorma ihtiyacı hisseder.
    Reddetme ve azarlama tepkileri gösterilmemelidir. Çocuk kendini suçlu hissetmemelidir.
    Çocuğa cinsel organını keşfederken, bunu herkesin önünde uygun olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğa vücuduna sahip çıkabileceği, başkalarının dokunma isteğine hayır diye cevap vereceği anlatılmalıdır.

    Soru: Çocuğumu cinsel istismardan korumak için ne yapmalıyım?
    Cevap:
    Anne baba olarak, cinsel istismar konusunda bilgili ve bilinçli olmalısınız
    Çocuğunuza yeterince ilgi ve şefkat göstermeli, güven ve sevginizi hissettirmelisiniz.
    Çocukla açık iletişim kurmalı, sizden korkmamasını sağlamalısınız ki size olası yaklaşımları rahatlıkla anlatabilsin
    Çocuğu severken sevgi göstermenin yolu ellemek, sağını solunu çimdiklemek, ısırmak değildir. Böyle sevilen çocuklar sevgiyi göstermenin yolunun “dokunmak” olduğu yargısına sahip olurlar. Bu da istismar ile sevgi göstermeyi ayırt edememelerine neden olur.
    Yabancı insanlarla öpüşmemesi, yanına fazla yaklaşmalarına izin vermemesi ve kuşkulu davranışların neler olduğunu öğretilmelidir.
    Hayır deme becerisi öğretilmelidir. Günlük yaşamda hayır diyemeyen çocuk böyle bir durumda da “HAYIR” deme becerisini gösteremeyebilir.
    “ Hiç kimsenin senin, özel yerlerine dokunmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin seni, kendi özel yerlerine dokundurtmaya da hakkı yoktur. Birisinin senden özel yerlerine dokunmanı istemesi ya da seninkilere dokunması saklayacağın bir sır değildir. Anlatmama sözü vermiş olsan bile, anlatırsan başına çok kötü şeyler geleceği söylenmiş olsa bile, böyle bir şey olursa anlatmalısın. Mutlaka söylemelisin. Sır saklaman gerektiği doğrudur. Ama bu saklanmaması gereken kötü bir sırdır.”

    Soru: Çocuğum ergenlik yaşında; onun cinsel istismara uğramaması için ne yapmalıyım?
    Cevap: Çocuğunuzla bir arkadaş gibi konuşmalısınız, şu konularda onunla açık ve net konuşmalısınız…
    Genç kendi cinsel arzularını ve sorunlarını bilmelidir.
    Hoşlanmadığı bir durumla karşılaştığında net olarak hayır diyebilmelidir.
    Yanlış anlaşılmamak için duyguları, davranışları ve sözlerinin uyum içinde olması gerektiğini bilmelidir.
    Kendi başına gidip dönemeyeceği yere iyi tanımadığı birinin eşliğinde gitmemelidir.
    Yaşı tutmuyorsa disko, bar, vb. yerlere gitmemeli, başkalarından içecek ve yiyecek almamalıdır.
    Alkol ve uyuşturucular sağlıklı düşünmeyi ve kendini ifade etmeyi engelleyebileceği için bunlardan uzak durmalıdır.
    Arkadaşının yönlendirici olmasına izin vermemelidir.
    Süreklilik arz eden istismar davranışlarını mutlaka yakınlarına bildirmelidir.
    Cinsel istismara (saldırı, tecavüz, vb.) uğradığında hemen kendisini anlayabilecek, destek ve yardımcı olabilecek bir yakını ile bu durumu paylaşmalıdır.

    Soru: “Çocuğumun hangi davranışları bir uzmana başvurmamı gerektirir?”
    Cevap: Eğer çocuğunuz şu davranışları sergiliyor ise;
    • Banyo yapanları uyarılmasına rağmen ısrarla izlemeyi sürdürmek.
    • Anne-baba “hayır” dedikten ve sürekli uyardıktan sonra, ısrarla ve sürekli olarak “kötü söz” söylemeye devam etmek
    • Sürekli ve ısrarlı olarak, kendinden daha küçük çocukları cinsiyet ve cinsellikle ilgili oyunlar oynamaya zorlamak.
    • Arkadaşlarını “doktorculuk” oynamaya ve üzerindeki giysileri çıkarmaya zorlamak.
    • Yabancı ya da yakın yetişkinler tarafından sarılıp, öpülmekten, dokunulmasından, iletişime geçmekten korkmak.
    • Oyunlarda kadın ya da erkek rollerini üzgün, kızgın ya da saldırgan bir tarzda oynamak, kendi cinsinden ya da karşı cinsten nefret etmek.
    • Sürekli ve ısrarlı olarak kendi cinsinden olanlardan hoşlanmak.
    • Mastürbasyon yapma sıklığının artması.

  • Öğretmenim bana yardım et!

    Öğretmenim bana yardım et!

    Küçükken babam polis memuruydu, evde üniformasıyla zaten yeterince korkutucuydu. Eve geleceği zaman çil yavrusu gibi dağılırdık. Babam dövmezdi ama annemden çok dayak yerdim. Yok televizyonun sesini çok açtın, yok terlik neden giymedin, yok sokakta çok kaldın diye döverdi beni. Bir de öğretmenimle tehdit ederdi. “ Seni öğretmenine söyleyeceğim, okulda herkesin içinde rezil etsin seni” derdi. Bunun bir tehdit olduğunu bilirdim ve her gün okula korkuyla giderdim.

    Bir gün 3.dersin sonunda çok sıkıştım. Öğretmenimden tuvalete gitmek için izin istedim ; “ dersten kaçmak için sürekli bahane üretiyormuşsun, annen bu bahanelerinden bıkmış, şimdi de beni annen gibi mi kandırmaya çalışıyorsun “ dedi ve izin vermedi. Sadece beş dakika tutabildim ve altıma yaptım. Yanımdaki kız arkadaşım çığlık atıp “ burası çok fena kokuyor öğretmenim” diye bağırdı. Yerin dibine girdim. Annemin tehditleri bu sefer gerçek olmuştu, tüm okula rezil oldum. Öğretmenim beni pis bir paçavra gibi kulağımdan tuttu ve sınıftan attı. Müdürün odasına gittiğimde annem okula gelene kadar beni ayakta bekletti, sandalye kirlenmesin diye oturtmadı bile, daha 7 yaşında 2 saat ayakta bekledim. Bir ara galiba tansiyonum düştü ki gözlerim karardı , sapsarı oldum, bayılacaktım nerdeyse…

    Şimdi bir fabrikada endüstri mühendisi olarak çalışıyorum. Üst düzey yöneticilerle ne zaman bir toplantıya girecek olsak hemen kalbim çarpıyor, bir aksilik çıkacak, bir yerlerde hata yapacağım diye hala çok korkuyorum. Sosyal ortamlara , kalabalıklara girmekten çekiniyorum. Eşim bundan çok şikayetçi ama hata yapıp rezil olmaktansa hiç gitmem daha iyi…

    Öğretmenler çocukların hayatlarında önemli miheng taşları

    Çocukların kişilik yapılanmasının temeli 0-7 yaş arasında atılır. Bu nedenle anne ve babaların tutum ve davranışları bu dönemde hayati önem arz eder. Anne veya babanın kaybı, çocuğun evde sürekli sözel, fiziksel , cinsel ihmale veya istismara uğraması, çocuğun aşırı korunup kollanması veya aşırı baskı altında tutulması gibi sebepler ileri yaşlarda telafisi çok zor olacak problemlere yol açar.

    Bu nedenle tıpkı tıbbi bir görüntüleme yöntemi olan MR gibi danışanlarımın geçmiş yaşam öykülerini ince kesitler halinde alırım. Sadece aile yapılarının değil , hayatlarındaki bir diğer önemli anne-baba figürü olan anaokulu ve ilkokul öğretmenleriyle ilişkilerinin hikayesini de alırım. Çünkü evde yolunda gitmeyen bir şeyler olsa bile çocuğun öğretmeniyle olan ilişkisi onun hayatında daha derin kötü izler bırakabileceği gibi,hayatının akışını değiştirebilir, kurtarıcı rol oynayabilir.

    Öğretmenim;

    Ailede yeterince korunuyorum, ne olur okulda daha özgür davranmama, kendi işlerimi kendim yaparak özgüvenimin gelişmesine yardım et
    Ailede yeterince eziliyorum, ne olur hatalarımda beni cezalandırmadan önce dinle, çözüm üretmeme yardım et
    Ailemde yeterince yalnızlığa itiliyorum, ne olur küçük görevler ver bana , okul için, sizin için değerli ve gerekli olduğumu hissetmeme yardım et.
    Ailemde yeterince köreliyorum, hiçbir şey yapmama izin vermiyorlar, ne olur yaratıcılığımı engelleme, harika fikirlerim ve becerilerim var, onları sergilememe fırsat tanı , farklı biri olduğumu göstermeme yardım et
    Ailemde yeterince aptal, başarısız, beş para etmez tanınıyorum zaten, ne olur senin gözlerinde bir ışık göreyim, bana değerli olduğumu hissettir ki içimdeki gerçek çocuğu yansıtabileyim, yeteneklerimi ortaya koymama yardım et.

  • Çocukluk Çağı İhmal ve İstismarının Önlenmesi

    Her gün ismini ve yaşını bilmediğimiz çocuklar aile bireyleri tarafından fiziksel, cinsel ya da duygusal ihmal veya istismara uğruyor. Medya aracılığı ile duyduklarınızdan, gördüklerinizden başka nice içe atılmış öyküler, sessiz çığlıklar , kabus dolu günler yaşanıyor.

    Bütün bu gerçeklerle kaçarak değil, bilgilenerek ve etrafımızı doğru bilgi ile buluşturarak  savaşabiliriz.  Çocuklarımızı korumanın tek yolu eğitim .

    Çocuğuma cinsel bilgiler verirken nelere dikkat etmeliyim?

    Çocuklarınıza cinsel eğitim verirken ya da onun sorduğu bir soruyu cevaplarken,

    • Çocuktan talep geldiği zaman veya ana-baba gereksinim duyulduğunu hissettiği zaman verilen bilgi en uygunudur. 3 yaşından itibaren doğru bilgi ile çocuk buluşmalıdır.
    • Çocuğun gelişim dönemine uygun bilgilendirme yapılmalıdır. Yaşından fazla bilgi çocukta kafa karışıklığı yapabilir.
    • Kısa, gerçek ve net cevaplar vermelisiniz.
    • Yetişkinin beden dili, konuşulanların içeriğinden ve kullanılan dilden daha önemlidir. Bu nedenle konuşurken yüz ifadenize, ses tonunuza dikkat etmelisiniz.
    • Bilgi veren yetişkinle özdeşim, duygusal olgunluğu kolaylaştırdığı için kız çocuğuna annenin, erkek çocuğuna ise babanın bilgi vermesi daha doğaldır.
    • Gebelik ve doğumla ilgili bilgilendirmede, acılar ve sıkıntılar değil anne olmanın güzelliği anlatılmalıdır.
    • Cinsel organlar çeşitli adlandırmalar ile değil “vajina”, “penis” , “testis”, “meme” gibi bilimsel adları ile öğretilmelidir.
    • Erkek çocuğa, penise sahip olmanın bir üstünlük olmadığı yetişkinlerin bu organa odaklanmayıp doğal olarak algılamalarıyla öğretilebilir.
    • Çocuğun ana-babasının vücudunu görmek ister. Bunu doğal olarak kabul etmek gerekir. Çocuk ne kadar küçük yaşta anne baba farkını görürse o kadar az soru sorma ihtiyacı hisseder.
    • Reddetme ve azarlama tepkileri gösterilmemelidir. Çocuk kendini suçlu  hissetmemelidir.
    • 3-4 yaşından sonra cinsiyete uygun olarak giydirme ve rol beklentileri geliştirme, oyuncak seçimi, cinsel kimliğe  uygun ebeveyn ile iletişim önem kazanır.
    • Çocuğa cinsel organını keşfederken, bunu herkesin önünde uygun olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğa vücuduna sahip çıkabileceği, başkalarının dokunma isteğine hayır diye cevap vereceği anlatılmalıdır.
    • Özellikle de çocuğa kendisinden büyük kişilerin cinsel organına dokunmasının uygun olmadığı anlatılmalıdır.
    • Cinsel istismara (saldırı, tecavüz, vb.) uğradığında hemen kendisini anlayabilecek, destek  ve yardımcı olabilecek bir yakını ile bu durumu paylaşmalıdır.

    Adana_ABdestekIstismar_60x77-02

  • Cinsel İstismarda En Büyük İhanet

    Bir çocuğun temel güven duygusunun geliştiği tek yer ailesidir. Aile bireylerini koşulsuz kabul eder, koşulsuz sever ve onlara güvenir. Anne, baba, abi, abla gibi birinci derece akrabalara güvenildiği kadar dede, amca, dayı, hala, kuzen, yeğen  gibi yakın akrabalar da çocuğun koşulsuz sevgi ve güven duyduğu kişilerdir.

    Çevreden gelebilecek her türlü tehlikeye karşı aile bireylerinin çocuğu koruyup, kollayacağı , her türlü iyiliği için onu gözeteceği düşünülür ki sağlıklı olanı da budur. Eğer bir gün çocuğun bu temel güven duygusuna ihanet edilecek olunursa ; ileride  mesleği ne olursa olsun, hayatı boyunca izlerini taşıyacağı , bedenini ve ruhunu daima kirlenmiş hissedeceği bir yaşamı yaşamak zorunda kalacaktır.

    İki çocuğu olan 42 yaşındaki kadın danışanım panik atak teşhisi ile beş yıldır tedavi görüyordu. Bu beş yılda pek çok ilaç değişilmiş, ilaçları aldığı zaman iyi, almadığı zaman da kendisini kötü hissediyordu. İlk panik atağını; yakın bir arkadaşının kendisinden istediği borç paraya;

    “ Ben de müsait değilim, kusura bakma , veremeyeceğim” dediği günün akşamında yaşamıştı.

    “ ya bir daha benimle konuşmazsa, ya arkadaşlığını keserse , ya bir daha beni sevmezse, arkadaşsız kalırsam “ diye korkmaya başlamıştı. . Daha sonra öyküyü derinleştirdiğimizde çocukluğundan beri pek çok kimseye “HAYIR “ diyemediğini , onlar ne isterse bu güne kadar elinden geleni yaptığını öğreniyoruz. Aslında yıllardır hayır diyemiyordu ama o arkadaşı onun çok değer verdiği , sevdiği , kaybetmekten korktuğu bir arkadaşı idi. Onun kırılacağını düşünmek bile kalbini sıkıştırmaya, nefesini daraltmaya yetiyordu. Belli ki bu duyguyu bir yerlerden tanıyordu. Hayır demekten korktuğu başka ne yaşamış olabilirdi?

    5-6 yaşlarındayken kendisinden 12 yaş büyük abisinin oyun oynarken yanına geldiği ve “gel atçılık oynayalım” dediğini hatırladı. Yüzü koyun yerde yatarken beline oturan abisinin penisinin bacaklarının arasında sürtündüğünü fark etti, o anda bunun kötü bir şey olduğunu fark etmişti  ama o çok güçlü olduğu için kaçamamıştı. Daha sonra her seferinde bu oyun biraz daha can acıtıcı bir hal almıştı. Ne zaman kaçmaya kalkışsa, ya da “HAYIR” diyerek direnmeye, abisi ”  annemi ve seni öldürürüm “ diye tehdit ediyordu.

    7 yaşındayken bir kez tüm cesaretini toplayarak annesine söylemeye kalktığında annesi ona bir tokat vurmuş “ sen ne o….bir kızsın, abiler hiç böyle bir şey yapar mı? Bir an önce büyü de seni evlendirelim “ demişti. O yaşta evlilik fikrinden çok korkmuş ve bir daha hiç kimseye abinin bu bitmek bilmeyen dokunuşlarını ve oyununu anlatamamıştı. Ta ki abisi askere gidene kadar “ HAYIR “ dememe oyunu sürmüştü. Abi askerden dönünce bir işe girmiş ve ondan çoook uzaklaşmıştı.

    Peki ruhundan , acıyan bedeninden, kırılan kalbinden, sarsılan güven duygusundan da uzaklaşabilmeyi başarabilmiş miydi ? Maalesef ki HAYIR   

    Not: Danışan öyküleri etik ilkeler gereği tamamıyla değiştirilmiştir.