Etiket: baskıcı anne baba

  • YUTULAN KİMLİKLER veya “HER ŞEY SENİN İYİLİĞİN İÇİN “ YALANI

    Son zamanlarda gerginim ve mutsuzum. Geceleri uyumakta zorluk çekiyorum, birkaç kadeh bir şeyler içersem biraz gevşiyorum, sonra bir koltukta uyuya kalıyorum. İki kızım da akşamları onlarla ilgilenmediğimi söylüyor. Son zamanlarda annemler yüzünden eşimle çok sık tartışıyoruz. Sanırım artık kendime zarar veriyorum.

    Üniversiteyi kazandığımda annem benimle birlikte Eskişehir’e geldi, ev tuttuk ve dört yıl birlikte okuduk.Bir gün evlenmek istediğimi söyledim. Anında babam kız arkadaşımın memleketi olan Rize’ ye gitti ve bütün ailesini araştırdı. Maddi durumları pek iyi değildi, annem “ ele güne rezil oluruz, gelinin kimlerden ? ” diye sorarlarsa ne diyeceğim diyerek bütün evlilik sürecimi burnumdan getirdi.
    Sonunda baktılar ki kararlıyım, onlarla birlikte yaşamam şartı ile kabul ettiler. Oturdukları siteden bir ev ve araba aldılar. Babamın iş yerinde çalışmaya başladım. Ancak ne yaparsam yapayım babam bir türlü beğenmiyordu. Tam on sene gecemi gündüzüme kattım, sırf onu mutlu etmek, takdirini kazanmak için çalıştım. Son beş yıldır şirketin karı üçe katlandı, ama babamın gözünde hep başarısız bir çocuk olarak kaldım.
    Çocuklarımız doğdu, bu sefer de anne- babalığımızı beğenmediler. Çocuklarımızın bütün eğitimini üstlendiler. Ne zaman itiraz edecek olsam babamın büyüklüğü karşısında eziliyor, kekeliyor, neredeyse 3 yaşında çocuk gibi korkuyorum. Bir keresinde anneme bahsedecek oldum, babama söylemiş, çok aşağılayıcı bir ses tonuyla “ Benim evimde, benim paramla yaşıyorsun, madem beğenmiyorsun her şeyin anahtarını bırak ve git, bir daha da bana baba deme “ diyerek bağırdı.
    Ne zaman benim de büyüdüğümü, bir yetişkin olduğumu kabul edecekler? Beni bir kukla gibi oynatmaktan ne zaman vazgeçecekler?

    “Her şey senin iyiliğin için..” yalanını söyleyen ebeveynler;
    · Kendi tatminsizlikleri ve terk edilme korkuları yüzünden , çocuklarının kontrol iplerini hep ellerinde tutmak isterler.
    · Kontrolü elinde tutmak için de “her şey senin iyiliğin için…” yalanını söylerler.
    · Bir yandan mali desteklerini zalim ve yıkıcı bir şekilde kullanırken , bir yandan da kendilerini cömert ve yüce göstermeye çalışırlar.
    · Çocuklarına vazgeçemeyecekleri imkanlar sunarak kendilerine bağımlı hale getirirler.
    · Çocuklarının büyüdüklerini kabul etmez, onlar anne baba olsalar bile yetersizliklerini yüzlerine vururlar
    · Duygusal davranarak, çocuklarında suçluluk duygusu yaratırlar.
    · Genellikle kardeşlerden birisini kurban seçerler ve kardeşleri birbirleri ile kıyaslarlar.
    · Bu durum, sürekli eleştiriye maruz kalan kardeşin, diğer kardeşi kıskanmasına ve ilerde aralarındaki kardeşlik bağlarının zayıflamasına sebep olur
    · Sağlıklı aile yapısında ergenlik döneminin sonunda gerçekleşmesi gereken bu bireyselleşip yetişkin olma süreci, kontrolcü anne babaların çocuklarında bir türlü gerçekleşemez
    · Sonunda ; mutsuz, çaresiz, içe kapanık ve suçlayıcı çocuk yetişkinler olarak kalırlar.
    Not: Etik ilkeler gereği gerçek danışan öyküleri değiştirilmiştir.

     

  • Baskıcı Aile Modeli

    Baskıcı ve otoriter aile tutumu, çocuk üzerindeki de¬netimin aşın; ancak çocuğa karşı duyarlılığın düşük olduğu tutumdur. Anne babanın çocuğuyla ilişkilerinde hep bir mesafe vardır. Çocuklarına candan, içten davranmak ,onlara dokunmak, öpmek, sevdiklerini bir şekilde belli etmek , onlara göre yüz göz olmaktır. “ Ben çocuklarımı onlar uyurken severim “ diyen baba örnekleri çoktur.Sevgileri hep bir şarta bağlıdır.

    Bakın 18 yaşında bir gencimiz ne diyor;
    Babam konuşurken bizim konuşma hakkımız yoktur, herkes yere bakmak zorundadır.Ağabeyim sırf evden kaçıp kurtulmak için istemediği bir şehirde ve bölümde okuyor. Zamanında ağabeyim çok dayak yemiş,şimdi sıra bana geldi,bütün sinirini benden çıkarıyor.En küçük kız kardeşim daha şanslı, kızına kıyamıyor tabi, ama babam bana ve kız kardeşime günde 1000 soruluk test çözme cezası veriyor.Hiç kız arkadaşım olmadı, bir kez beni dershane çıkışı arkadaşlarla gördü diye; “ derslerin iyi mi ki geziyorsun, kendini daha da geliştirebilirsin, bizim aileye yakışmıyorsun, bizi utandırıyorsun, öğretmen neden seni bu sefer etüte almadı, aklın fikrin gezmede, artık yeter yasak koyma zamanı geldi, harçlığını da kesiyorum, ne zaman amcanın oğlunun aldığı puanı alırsın, o zaman tekrar harçlık vereceğim “ diyerek çok kızdı.
    Görüldüğü gibi çocuğun pek söz hakkı yoktur. “Sus bakalım, sen ne bilirsin?” “Geç odana sesini çıkarma” gibi sözlerle çocukların kendini ifade etmeleri, hakkını savunmalarını engellerler.Çocuğun istekleri engellenir ve bastırılır, karşı gelindiğinde de çekinmeden cezalandırılır.Verilen ceza da suçla orantılı değildir. Cezanın türü değişmekle beraber sıkça korkutma, ayıplama, suçlama, hatta sık sık şiddete başvurarak dayak şeklinde olabilmektedir.
    Burada ana babanın inancı : “ çocuklar eğer acı çekmezlerse öğrenemezler, bizden korkmazlarsa bize saygı göstermezler” şeklindedir.

    Bu Aile modelinde Yetişmenin Çocuk Üzerindeki Etkisi
    Aşırı baskı ve kontrol altında kalan çocuk sessiz, uslu, nazik ve dürüst olabilir ama belli bir zaman sonra çocuk isyankar , hırçın, inatçı, huysuz olmaya başlar. Baskıdan korktukları için yalan söylemeye meyillidirler,arkadaşları ile uyumsuz ve kavgacı olabilirler.İleride kendileri bir sorun yaşadıklarında şiddet işe yarar diye düşünür,hata yapan kişilere karşı aşırı hoşgörüsüz davranırlar.

  • Üniversite ve Meslek Seçiminde Aile Modelleri

    Üstünlük Bekleyen- Mükemmeliyetçi Aile Modeli

    Her anne baba çocuğunun başarılı, terbiyeli, ileride iyi bir meslek sahibi olmasını ister. Ancak ailenin bütün hayatını çocuğunun öğrenci kimliğinin üzerine kurması, sadece puan ve rakamlardan ibaret çocuklarını kodlaması,mutsuz gençlerin yetişmesine sebep olmaktadır.Halbuki her çocuk birbirinden farklıdır,her çocuğun öğrenme kapasitesi ,ilgi alanları,hayalleri de birbirinden farklıdır.

    Aile —–> Oğlum artık bizimle hiç konuşmuyor, sürekli odasına kapanıyor, bence bir önceki sınava yeterince hazırlanamadı , bütün bunların hep o sınıf arkadaşı olan 375 lik çocuk yüzünden,. “İşte sonuç ortada , aslında fullerdi yine 3 yanlışı çıktı ama beni dinlemedi şimdi de bildiği soruyu sınavda yapamadı 487 alacak“.Bu nasıl mümkün olabilir anlamıyorum, hayatımızı ona adadık.

    Öğrenci ——> Çocukluğumdan beri hep sinemacı olmak istemiştim, kitap okumayı, okuduğum kitaplardaki karakterleri zihnimde canlandırıp konuşturmayı çok seviyorum. Bir gün ben de senaryolar yazacağım, hatta kendi senaryolarımın yönetmenliğini yapacağım diye hayal ettim hep.
    Ne zaman ki lise 1.sınıf oldum, evdeki rüzgar birden değişti, annem ve babam bana matematik- fen bölümünü zorla seçtirdiler, evet sayısal derslerde de başarılı bir çocuğum ama sevmediğim mesleği yapmak istemiyorum. Babam benim Tıp okumamı istiyor, Annem ise Sinema – Televizyon bölümünün S ‘sini bile duymak istemiyor. Elektrik elektronik bölümünde okumamı istiyor.
    Bence ailem kendi ulaşamadıkları hayallerine benim aracılığımla ulaşmak istiyorlar,. Sonunda mücadeleden çok yoruldum ve bıraktım, ne istiyorlarsa olsun ….

    Mükemmeliyetçi Aile Modelindeki Ebeveynlerin Genel Özellikleri;
    Çocukları ne yaparsa yapsın aileyi memnun edemezler.Çocuk yazılıdan 80 alır, anne-baba “Neden 100 almadın?” diye çocuğu sorgular. Deneme sınavında ikinci olur , anne veya babası “birinci kim ?” diye sorar.

    Bu Aile Modelinde Yetişmenin Çocuk Üzerindeki Etkisi:
    Ailesinin beklentisini karşılayamamak onları perişan eder,kendini değersiz, mutsuz ve sürekli gergin hissederler. Çok çalışkan olmak için sürekli kendilerinden ödün verirler.Duygulanımları küntleşir, olaylara sadece mantık penceresinden bakarlar.
    Karamsardırlar,ani fevri çıkışlarda bulunurlar.Bir süre sonra aileye karşı kendilerini kapatırlar ve kin beslerler,başarılıysam sevilirim, başarısızsam sevilmem diye düşünürler.