Sigara Bağımlılığına son vermek için birçok çalışma yapan Aile ve Evlilik Terapisti Dr. Obengül Ejder, ameliyat olacak sigara kullanıcısı hastalara bazı önerilerde bulundu.
Sigarayı bırakmanın cerrahiye bağlı komplikasyonları azaltmakla kalmayacağını aynı zamanda kişinin ömrünü uzatacağını vurgulayan Dr. Obengül Ejder, sigarayı bırakmanın yararlarını, “Hayatınıza 6-8 yıl eklemek. Akciğer kanseri ve kalp hastalığı riskinizi azaltmak. Sigaraya ve neden olduğu hastalıklara harcadığınız parayı biriktirmek. Sevdiğiniz insanların pasif içici olmasını engelleyerek dumana maruz kalmalarını önlemek.” olarak sıraladı.
“Sigarayı ne kadar erken bırakırsanız ameliyata bağlı komplikasyon risklerinden uzaklaşma şansınız o kadar artar.” diyen Terapist Dr. Ejder şunları söyledi;
“Özellikle ameliyat günü sigara içmemeniz çok önemlidir. Şanslıyız ki vücudumuz sigarayı bırakır bırakmaz saatler içinde iyileşmeye başlar. Sigarayı bıraktıktan 12 saat sonra kandaki nikotin ve karbon monoksit seviyeleri düştüğü için kalbiniz ve akciğerleriniz daha iyi çalışmaya başlar. Kan akımının iyileşmesi 1 günden kısa sürer ve buda operasyon sonrası komplikasyonları azaltır. Bu yüzden hastalarımıza ameliyattan önce ve sonra mümkün olduğunca uzun bir süre sigara içmemeyi – hatta sigarayı bırakmayı öneriyoruz. Eğer ameliyat günü bile sigarayı bıraksanız cerrahi komplikasyon riskini azaltırsınız.”
“Ameliyattan Önce ve Sonra Sigara İçilmemeli.”
“Cerrahinin tipine bakmaksızın ameliyat öncesi ve sonrası sigara vücudunuzu etkiler. Bu yüzden hastalarımıza ameliyattan önce ve sonra mümkün olduğunca uzun bir süre sigara içmemeyi – hatta sigarayı bırakmayı öneriyoruz. Cerrahiden sonra sigaraya devam etmek kişinin komplikasyon riskini uzatır (cerrahi yeri enfeksiyonu gibi). Daha az komplikasyonun anlamı daha az hastanede kalıştır sigara içenlere duyurulur…
“Anestezi Hekimine Sigara İçip İçmediğinizi Mutlaka İletmelisiniz.”
“Sigara kullananalar cerrahi sırasında özel ilgi ve tedaviye ihtiyaç duyarlar. Sigara kullanımına bağlı hastalıklar hem anesteziye bağlı riskleri hem de cerrahi bağlı riskleri arttırır, iyileşmeyi uzatır. Tersine, sigara içmeyenlerde daha iyi çalışan kalp, kan damarları, akciğer ve sinir sistemine bağlı olarak anestezi daha güvenli ve tahmin edilebilirdir.
Anestezistler operasyon odasında hastaların tüm vücut sağlığından sorumlu uzmanlardır. Dolayısıyla sigaraya bağlı komplikasyonların tedavisi anestezi uzmanlarının işidir. Anestezistler sigarayı bırakan bir hastanın bundan ne kadar fayda sağladığına şahitlik ederler bu yüzden de hastalarını sigara konusunda uyarırlar. Dolayısıyla anestezi uzman doktorunun sigara içip içmediğinizi bilmesi ve komplikasyon olmaması için gerekli önlemleri alması önemlidir.”
Etiket: adana sigara terapisi
-
Ameliyattan Önce Sigarayı Bırak, Cerrahi Komplikasyon Riskini Azalt…
-
Tüm bağımlılık yapıcı maddelerin başlangıcı sigara
Günümüzde madde bağımlılığı insanlığın ortak sorunu. Zararları açıkça bilinmesine karşın yapılan araştırmalar tüm dünyada insanların zararlı madde kullanımına eğilimlerinin arttığını gösteriyor. Aile ve Evlilik Terapisti Dr. Obengül Ejder, madde bağımlılık yaşının her geçen gün biraz daha düştüğüne dikkat çekerek, özellikle ebeveynlerin dikkatli olması uyarısında bulunuyor.Anne ve babaların en çok korktukları ve asla başlarına gelmeyeceklerine inanmak istedikleri konunun, çocuklarının madde kullanması ve erken müdahale edilmez ise bağımlı olmaları gerçeğinin geldiğine dikkat çeken Dr. Obengül Ejder, “Aslında korku, ardından kaçmayı getirir. Bu konuda konuşmak, hatta okuyup, bilgi sahibi olmak bile istememelerine sebep olur. Oysa ki, anne ve babalar bu konuda ne kadar bilgi sahibi olurlarsa çocuklarına o kadar doğru yaklaşımlarda bulunurlar ve tehlike büyümeden önlemiş olurlar.” dedi.
Tüm dünyada en yaygın kullanılan bağımlılık yapıcı maddeler arasında sigaranın da sayıldığını bildiren Dr. Ejder, her ne kadar sigara içiminin basit gibi görünse de diğer tüm bağımlılık yapıcı maddelerin başlangıç noktası olduğunu ifade etti.
Bağımlılık yapan ikinci maddenin alkol, üçüncüsü ise esrar olduğunu söyleyen Dr. Obengül Ejder, ülkemizde de kullanımı giderek artan ve gençler arasında “ottur, zararı yoktur, bağımlılık yapmaz“ şeklinde inanılan esrar kullanım yaşının her geçen gün daha aşağılara inmesinin ürkütücü olduğunu kaydetti.
Dr. Obengül Ejder’e göre madde bağımlılığına başlamanın birçok nedeni var. Merak, arkadaş grubu, çocukların arkadaşlarına “hayır” diyememesi bu nedenlerin başında geliyor. Madde bağımlılığının psikolojik yönlerinin çok yoğun olduğunu belirten Dr. Ejder şunları söyledi; “Bağımlılık uzun zaman ruhsal ve fiziksel bağımlılık olarak ikiye ayrılmıştır. Fiziksel bağımlılık, maddenin varlığına karşı duyulan fizyolojik bir istektir. Beden uyuşturucu maddeye karşı bir adaptasyon geliştirir. Madde alınmadığı zaman, ortaya bazı belirtiler çıkar. Çünkü bedenin bulduğu fizyolojik adaptasyon bozulmuştur. Kendini yeni duruma göre ayarlamak zorundadır. İşte bu dönemde belirtiler gözlenir. Ruhsal bağımlılık, kişinin duygusal ya da kişilik yapısı gereği, gereksinimlerini tatmin etme, gidermek amacı ile o maddeye düşkünlüğü biçiminde tanımlanabilir. Ruhsal bağımlılıkta madde alındığında doyum, rahatlama ve haz meydana gelir. Fiziksel bağımlılık kısa bir süre içinde sonlanabilir. Ancak asıl sorun ruhsal bağımlılığın sonlandırılmasıdır. Bu daha uzun bir süreç ve çaba gerektiren bir durumdur.”
Bağımlıların büyük çoğunluğunun kontrol edebileceği inancı ile madde kullanmaya başladığına dikkat çeken Dr. Obengül Ejder, “Madde bağımlısı hiçbir zaman bağımlı olabileceğini düşünmemiştir. Amaç ara sıra kullanmaktır. Ancak sonuçta kişi bağımlı hale gelir. Çünkü bağımlılık madde kullanımının kaçınılmaz sonucudur. Kişi bağımlı olduğunun farkına varamaz. Farkına vardığı zaman ise çok geçtir.” diye konuştu.
Madde bağımlılığının iyileşmeyeceğini ancak düzebileceğini vurgulayan Ejder, “İnsan bir kez bağımlı oldu mu artık bir daha tam olarak bu bağımlılıktan kurtulamaz. Ancak bu demek değildir ki, bağımlılık düzelmez. Bağımlılık düzelir ancak iyileşmez. Kişi madde kullanmadığı sürece iyidir. Bir sorunu yoktur. Ancak madde kullandığı andan itibaren bağımlılık sorunu derhal canlanır ve her şey yeniden başlar.”
Dr. Ejder, gençlerin ve çocukların madde bağımlısı olmaması ve bu tür zararlı ortamlardan uzak kalmasında ailelere büyük görev düştüğünü de dile getirdi. Anne ve babaların çocuklarıyla yakından ilgilenmesi uyarısında da bulunan Dr. Ejder, “çocuğum madde kullanıyor mu?” diye içinde şüphe olan ebeveynlere şu önerilerde bulundu; Çocuğunuzun madde kullanıp kullanmadığını anlamanın birçok yolu olabilir. Bunlar arasında en kesin sonucu saç ve idrar testleri verir. Ama bu yönteme başvurmadan önce bazı işaretlere dikkat edebilirsiniz.
– Madde kullanan çocuklar aile ilişkilerini azaltır ve evde daha az vakit geçirirler.
– Her zamankinden daha fazla para harcamaya başlarlar.
– Hiç tanımadığınız yeni arkadaşlar edinmeye başlarlar.
– Kendisine olan özeni azalır.
– Çevresi ve arkadaşları eski önemlerini yitirirler.
– Hafif uykulu ve yorgun gözükebilirler.
– Yeme alışkanlıkları bozulur, kilo kaybedebilirler.
– Daha sinirli olabilirler. -
Sigara neden bağımlılık yapıyor?
• Tütün dumanındaki nikotin, tıpkı alkol, anfetamin, kokain, eroin gibi, zihni ve ruh halini değişikliğe uğratan bir maddedir. Beynin haz yollarını etkileyerek ‘dopamin’ salgılatır. Beynin hazla ilgili sinir hücreleri arasında sinyal alışverişini gerçekleştiren dopamin bize hak etmediğimiz bir haz verir. Bu hazzı tekrar yaşamak için tekrar sigara içeriz. Bir süre sonra beynimiz nikotine bağımlılık kazanır.
Sigara sağlığa ne kadar süre sonra zarar vermeye başlar?
• Sigaranın sağlığa zararı içildiği anda başlar. Dumanda bulunan katranın içinde 4000 dolayında kimyasal madde vardır.
• Bunlar arasında bulunan asitler, alkol aldehitler, ketonlar, siyanür, karbon monoksit gibi maddeler doğrudan zehir etkisi gösterirler ve organlarda tahribat yaparlar
• Sigara dumanı ağız, dil, boğaz, yemek borusu, nefes boruları, akciğerler ve mideye doğrudan ulaşır. Dumanın içinde bulunan zararlı maddeler de saniyeler içinde kalp, beyin, kan damarları, böbrekler, mesane gibi pek çok organa ulaşır ve zarar verir.Dumanda bulunan karbon monoksitin etkileri nelerdir?
• Sigara dumanının içinde %4 oranında karbon monoksit bulunur. Bu gaz, alyuvarlardaki hemoglobine bağlanarak hemoglobinin oksijen taşımasını engeller. Sigara içenlerde hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesi %2,5 ile %15 arasında azalır. Bunun sonucunda organlar yeterli oksijen alamazlar.
Sigaranın bütün zararları kalıcı ve sürekli midir?
• Eğer iş işten geçmeden sigara bırakılırsa vücut kendini yenileme fırsatı bulabilir. Sigarayı bırakanlarda özellikle kalp hastalığı ve kanser riskinde azalma olmaktadır.
• Sigarayı bıraktıktan sonra bir yıl geçince kalp krizi riski yarıya inmektedir. Sekiz yıl sonra ise kalp hastalığı ve kanser riski sigara içmemiş bir kişi ile eşit düzeye yaklaşmaktadır. -
Çocuklarımızı Bağımlılıktan Nasıl Koruruz?
Bu mektup size…..
Sevgili anne ve babalar,
Çocuklarımız her geçen gün madde bağımlılığı tuzağına daha fazla çekiliyor. Başta kapı maddesi olarak tanımladığımız sigara ve alkol gibi kullanımı kolay ve zararsız gibi gösterilen maddeler ile alıştırılıyorlar. Ardından da bir ileri aşama olan esrar, extasy, kokain, bonzai, eroin bağımlılığı tuzağına düşürüyorlar.
Ancak anne babası ile sağlıklı bağ kurabilmiş, yeterli sevgi ve ilgiyi alabilmiş, kuralların ve sınırların net olduğu bir ailede yetişmiş gençler herhangi bir maddenin esiri olmaya ihtiyaç duymuyorlar. Bu nedenle çocuklarınızla kurduğunuz iletişimin kalitesi çok ama çok önem arz ediyor.
Unutmayalım ki çocuklarınızı bağımlılıktan ancak özgür, bağımsız, sorumlu, sınırlarını bilen, özgüvenli yetiştirerek korumanız mümkündür.
Çocuklarımızı Madde Bağımlılığından Nasıl Koruruz?
İşte önerilerim:
- Başta siz sigara , alkol gibi maddelerden uzak durarak ona iyi bir model ve örnek olun
- Maddeler ve olumsuz etkileri hakkında onları sürekli korkutmayın, akıl vermek yerine yeterince bilgilenip onunla gerçek bilgilere dayalı konuşun
- Çocuğunuzun arkadaşlarını ve onların ailelerini tanıyın ve arkadaşlıklar kurun. Mutlaka birlikte vakit geçirin
- Evdeki, okuldaki, sosyal yaşamdaki sorumluluklarını onun yerine yüklenmeyin.
- Sınav odaklı, performans kaygılı, şartlı , takdir ve onay peşinde koşan bir genç yetiştirmeyin
- Çok fazla baskı kurup, onun hayatını avcunuzun içine alıp yönlendirmeyin . İstemediği şeylere “ HAYIR “ diyebilmelerini sağlayın.
- Sizden korkmadan, okulda ya da sosyal ortamda yaşadığı olayları size anlatmasını sağlayın. Unutmayın ki korku; ardından yalan getirir.
- Sınırlar koyun, bu sınırlar “esnek ama gevşek değil”, “belirli ama katı değil”, “ tutarlı ama değişmez değil”, “yaptırımı olan ama zorlayıcı değil” nitelikte olmalıdır.
- Evde belirlenen sınırlara ve kurallara önce siz uyun , çocuğunuz uymuyor ise suçlayıp cezalandırmak yerine birlikte nedenlerini konuşun
- Aile içinde zaman zaman sorunlar yaşayabilirsiniz. Yaşadığınız anlaşmazlık ve tartışmalarda hiç sorun yokmuş gibi davranmayın. Olayları görmezden gelip sahte bir uyum içinde yaşayıp, hep bir tarafın ezdiği, diğer tarafın boyun eğdiği sağlıksız bir ilişki sürdürmeyin.
- Sorunlarınızın çözümünde çocuklara sarılıp, onları kullanmayın. Çatışmaları çocuklarınız üzerinden yönetmeyin.
Tabi sadece sizlerin doğru yaklaşımı yetmez, bu konuda çok ciddi çalışmaların devlet eli ile yürütülmesi ve gençler için yeni politikaların geliştirilmesi gerekiyor. Başta Gençlik ve Spor Bakanlığı olmak üzere , Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ortak çalışmalara imza atmalıdır.
Yerel yönetimler gençlerin sağlıklı vakit geçirebilecekleri ortamlar yaratmalı, her türlü sanatsal faaliyete ve spor aktivitesine ücretsiz katılımlarını sağlamalı, onları özendirmeli ve teşvik etmelidir.