Yutulan Kimlikler

ÇOCUKLARININ HAYATLARINI YUTAN EBEVEYNLER

Son zamanlarda gerginim ve mutsuzum. Geceleri uyumakta zorluk çekiyorum, birkaç kadeh bir şeyler içersem biraz gevşiyorum, sonra bir koltukta uyuya kalıyorum. İki kızım da  akşamları onlarla ilgilenmediğimi söylüyor. Son zamanlarda annemler yüzünden eşimle çok sık tartışıyoruz. Sanırım artık kendime zarar veriyorum.   

Eskişehir’de İşletme Fakültesi bitirmiş olan , 38 yaşındaki bu danışanımın aile öyküsünü almaya başladığımda; maalesef ki , anne ve babası tarafından yutulduğu ve bireyselleşmesine hiç izin verilmediği gerçeği ile yüzleşmesi gerekecekti:

Üniversiteyi kazandığımda annem benimle birlikte Eskişehir’e geldi, ev tuttuk ve dört yıl birlikte okuduk. Başlangıçta bu durum hoşuma gitmişti ancak her şeyime müdahale ediyordu.

Kız arkadaşlarıma hep bir kulp buluyor, beğenmiyordu. Bir gün evlenmek istediğimi söyledim. Anında babam kız arkadaşımın memleketi olan Rize’ ye gitti ve bütün ailesini araştırdı. Maddi durumları pek iyi değildi, annem “  ele güne rezil oluruz, gelinin kimlerden ? ”  diye sorarlarsa ne diyeceğim diyerek bütün evlilik sürecimi burnumdan getirdi.

Sonunda baktılar ki kararlıyım, onlarla birlikte yaşamam şartı ile kabul ettiler. Oturdukları siteden bir ev ve araba aldılar. Babamın iş yerinde çalışmaya başladım. Ancak ne yaparsam yapayım babam bir türlü beğenmiyordu. Tam on sene gecemi gündüzüme kattım, sırf onu mutlu etmek, takdirini kazanmak için çalıştım. Son beş yıldır şirketin karı üçe katlandı, ama babamın gözünde hep başarısız bir çocuk olarak kaldım.

Çocuklarımız doğdu, bu sefer de anne- babalığımızı beğenmediler. Çocuklarımızın  bütün eğitimini üstlendiler. Ne zaman itiraz edecek olsam babamın büyüklüğü karşısında eziliyor, kekeliyor, neredeyse 3 yaşında çocuk gibi korkuyorum. Hep laflarım ağzımda kalıyor.

Bir keresinde anneme bahsedecek oldum, babama söylemiş, çok aşağılayıcı bir ses tonuyla “ Benim evimde, benim paramla yaşıyorsun, madem beğenmiyorsun her şeyin anahtarını bırak ve git, bir daha da bana baba deme  “ diyerek bağırdı.

Ne zaman benim de büyüdüğümü, bir yetişkin olduğumu kabul edecekler?  Beni bir kukla gibi oynatmaktan ne zaman vazgeçecekler?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Her şey senin iyiliğin için..” yalanını söyleyen ebeveynler; ;

  • Kendi tatminsizlikleri ve terk edilme korkuları yüzünden , çocuklarının kontrol iplerini hep ellerinde tutmak isterler.
  • Kontrolü elinde tutmak için de “her şey senin iyiliğin için…” yalanını söylerler.
  • Bir yandan mali desteklerini zalim ve yıkıcı bir şekilde kullanırken , bir yandan da kendilerini cömert ve yüce göstermeye çalışırlar.
  • Çocuklarına vazgeçemeyecekleri imkanlar sunarak kendilerine bağımlı hale getirirler.
  • Çocuklarının büyüdüklerini kabul etmez, onlar anne baba olsalar bile yetersizliklerini yüzlerine  vururlar
  • Duygusal davranarak, çocuklarında suçluluk duygusu yaratırlar.
  • Genellikle kardeşlerden birisini kurban seçerler ve kardeşleri birbirleri ile kıyaslarlar.
  • Bu durum, sürekli eleştiriye maruz kalan kardeşin, diğer kardeşi kıskanmasına ve ilerde aralarındaki kardeşlik bağlarının zayıflamasına sebep olur
  • Sağlıklı aile yapısında ergenlik döneminin sonunda gerçekleşmesi gereken bu bireyselleşip yetişkin olma süreci, kontrolcü anne babaların çocuklarında bir türlü gerçekleşemez
  • Sonunda ; mutsuz, çaresiz, içe kapanık ve suçlayıcı çocuk yetişkinler olarak kalırlar.

Not: Etik ilkeler gereği gerçek danışan öyküleri değiştirilmiştir.