KARŞIMIZDAKİNİ DEĞİL , ASLINDA KENDİMİZİ ALDATIYORUZ!

KARŞIMIZDAKİNİ DEĞİL , ASLINDA KENDİMİZİ ALDATIYORUZ!

KARŞIMIZDAKİNİ DEĞİL , ASLINDA KENDİMİZİ ALDATIYORUZ

Aldatma; belki de insanlık tarihinin en eski zamanlarından bu yana hem kadın hem erkek için yaralayıcı ve kabullenilmesi güç bir durumdur. Aynı zamanda ,  toplumun hep ilgisini çeken, izlenen diziler, filmler, okunan kitaplar , takip edilen magazin programlarıyla hep nedenlerinin, niçinlerinin, sonuçlarının merakla araştırıldığı  bir konu olmuştur. Aldatma ,aslında insanın doğasında vardır. Çünkü; ilk çağlardan bu yana “ ilişki “ doğaldır,  “ evlilik “ ise tayin edilmiş olandır. Çoğunluk olarak ilişkiler doğal öğretilerle belirlendiği için evlilik kurumu içinde de ilişki kazalarına çok sık rastlanmaktadır.

Aldatmanın birçok farklı nedeni olabilir, bu kişinin çocukluğunda öğrendiği, modellediği bir davranış biçimi de olabileceği gibi , duygusal anlamda yalnız bırakılma, eşle ilgili iletişim, sorunları ,  cinsel ya da duygusal tatminsizlik ,farklılık arayışı, bir ilişkinin içine istemeden çekilme, aldatan arkadaşları taklit etme isteği, egonun tatmin edilme hissi, korunmaya muhtaç, tehlikede veya zor durumdaki karşı cinse karşı gelişen hamilik hissinin zamanla birlikte olma isteğine dönüşmesi, yaşamın diğer alanlarında başarı gösteremeyip seksüel başarılarla avunma isteği,iş stersini yenme çabaları  , 40 yaş bunalımı, hiperseksüel bir gen taşıma, manik hasta olma ya da  eşcinsel dürtüleri bastırma ve gizleme eğilimi olarak karşımıza çıkabilir.  Görüldüğü gibi, aldatmada cinsel ve psikolojik ihtiyaçlar rol oynadığı gibi erkeğin ve kadının kişilik yapıları da çok önemlidir. Bu nedenle ,  aldatan kişiyi;  geçmişi, bugünü ve kişilik özellikleriyle bir bütün olarak değerlendirip ona göre bir yargıda bulunmak gerekir.

ALDATILMAK MUTLAKA İLİŞKİDE İZ BIRAKIR : Günümüzde artık pek de geçerliliği olmayan bir deyiş vardır; “Erkek yatarak, kadın severek aldatır” . Duygusal ve cinsel açıdan aldatmayı ikiye ayıran bu deyişin artık çok da geçerli olmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Yalnız cinselliğe dayalı bir birliktelik mi aldatmadır? Diye sorarsak,cevabı; elbette “ hayır” .    Var olan bir ilişki varken bir başka partnerle cinsel ilişkiye girmek cinsel aldatma, duygusal bir yakınlık yaşamak veya bir başkasına âşık olmak ise duygusal aldatma olarak değerlendirilir. Erkekler daha çok cinsel aldatmayı tercih ederken kadınlar ise daha çok duygusal aldatmadan yanadır. Zihinsel olarak yaşanan aldatmaların sayısı, eyleme geçmiş aldatmalardan daha fazladır. Zihinsel aldatma zararsız gözüken fakat insanları ömür boyu takip eden bir durumdur. Şu veya bu sebeple ilişkisini yürütmek zorunda olup da aklında bir başkası olan , sevdiği başka bir kişi varken bir başkasıyla evlenmiş, ama hala bir önceki sevgilisini düşünenler, başka  kadınlara veya erkeklere hayran olanlar, cinsel açlığını gidermek için bir başka partnerin fantezisini kuranlar, birlikte yaşlandığı eşine değil de genç kızlara veya erkeklere ilgi duyanlar…Tabi son yıllarda  ülkemizde internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte sanal aldatma vakalarında artış olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Çünkü Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği’nin  yaptığı araştırmalarda, bir şaka gibi başlayan ama giderek çözümsüz bir hal alan sanal flört ve sanal seksin en yaygın aldatma biçimi haline dönüştüğü görülmektedir. İster cinsel, ister duygusal aldatma olsun, her ikisi de çiftin arasındaki iletişimin niteliğine, aradaki sevgi bağının gücüne göre , çeşitli süreçlerden geçerek,  onların bunun üstesinden gelmesini sağlayabilir . Ancak ne olursa olsun, nasıl olursa olsun aldatılmak mutlaka ilişkide bir iz bırakır.

KADINLARIN ALDATMASI DAHA ZOR VE GERİLİMLİ BİR SÜREÇTİR Erkekler aldattığında dikkatsizdirler, kendilerini değişen tutum ve davranışlarıyla kolay ele verirler. Erkekler için gizli buluşmalar ve gün ortasındaki hızlı seks kaçamağı heyecan vericiyken,. -Yaşandı ve bitti hesapsızca- psikolojisi erkekler için çok yaygındır. Kadın aldattığı zaman ise , duygularıyla toplumun baskısı arasında yaşanan sürtüşme ve çatışma onu gerilimli bir sürece doğru iter. Bu nedenle kadının aldatması daha zor, daha derinlikli, daha heyecanlı, daha edebi ve daha zengin bir malzemedir. Kadınlar aldattığında çok daha dikkatli davranırlar. Çünkü kadınlar için günü birlik bir ilişkiden çok, uzun süreli ve duygusal bağları kuvvetli bir ilişki yani aşk yaşamak çok daha önemlidir. Kadın aldatmayla birlikte sevgi, aşk, romantizm, heyecan ve sürpriz arar.                                                                       Diğer sayıda yazımız devam edecek…

Dr. Obengül Ejder

Aile Danışma ve Eğitim Merkezi

www.drobenejder.com   info@drobenejder.com

KARŞIMIZDAKİNİ DEĞİL , ASLINDA KENDİMİZİ ALDATIYORUZ-II

 

Yüzyıllardır, ilişkileri çıkmaza sokan, kadın veya erkeği hayal kırıklığına uğratan , beraberlikleri bitirme noktasına taşıyan problemlerin başında gelir¸ ‘ Aldatmak ve aldatılmak ’ . Çok da kolay kabul edilemeyen, kişide özgüven kaybına, eşi tarafından beğenilmediği düşüncesine, bazen öfke , bazen de intikam ve aşağılanma duygusu ile değersizlik ve çaresizlik duygularına yol açabilen ,  başa çıkmakta zorlanılan bir duygudur.

 

ASLINDA KENDİMİZİ ALDATIYORUZ : Çiftler;  var olan ilişkilerini geliştirebilme, yaşamı paylaşabilme, birbirlerinin gerçek ihtiyaçlarını fark edebilme ve buna cevap verebilme becerilerini geliştiremediklerinden dolayı başka ilişkilere ihtiyaç duyarlar. İlişki içindeyken var olan problemleri aldatma ile bastırmaya ve çözümsüzlüğe bırakarak her  iki tarafı da aldatılan haline getirirler. İnsanın kendi kendini aldatması ve aldanması da burada başlar aslında. Mevcut ilişkilerini bırakmayıp, çözümsüzlüğe ittikleri problemlerinin arasında  kendilerini yeniden ifade etme, dürtüsellikteki anlık hazların sürekliliğini sağlama ve sonsuz bağlanma arayışlarına girmelerinin bir sonucudur yaşadıkları bu karmaşa.

Çok güzel hikayelerle başlamış bir birlikteliğin , kurulu bir düzenin yıkılması o kadar da kolay değildir. Unutulmamalıdır ki bir çıkış yolu her zaman vardır. Öncelikle; Aldatmaya yol açan faktörler nelerdir? O insanın hayatında aldatma ihtiyacı nasıl bir yer tutmaktadır? Eşin bu durumdaki sorumluluğu nedir? Tüm bu soruları değerlendirmek ve yanıtlarını aramak gereklidir. Çiftler sorunu görmemezlikten gelmeyip , konuşmaktan kaçınmamalıdırlar. Saldırgan ve suçlayıcı bir tavırla yaklaşmak yerine, kendi duygularını ifade eden ;  “benimle eskisi gibi ilgilenmiyorsun “ “ çok sık kavga ediyoruz ,  ilişkimizde sorunlar var, başka birisi olabileceğini hissediyorum” gibi ifadelerle konuşmalıdırlar.

ÇİFTLER EVLİLİKLERİNİ YENİDEN YAPILANDIRABİLİR : Yaşanılan kavga veya anlaşmazlıklarda genellikle çiftler birinci derece akraba veya arkadaşlarından yardım istemektedirler. Oysa bu süreçte ebeveynlerin tarafsız yaklaşmaları pek mümkün olmadığı gibi ilişkiyi daha da çıkmaza sürükleyebilmektedirler. Çifti bu kadar derinden yaralayan bir olayda , Çiftlere tarafsız yaklaşabilecek, sorunun gerçek temellerine inebilecek, bu sürecin iyi yönetilebilmesini sağlayabilecek Evlilik veya Çift Terapistlerinden destek alınabilir. Sorunun gerçek nedeni tespit edilmeli, yaşanılan sıkıntıların nedeni sadece karşı tarafın hatalarında değil,  kendisinden de kaynaklanabileceği düşünülmeli, buna göre adımlar atılmalıdır.Her iki taraf da şu soruyu kendisine sorabilmelidir;  “bu olay bize ne öğretti?” Bu konuda samimi yanıtlar veren çiftler evliliklerini yeniden yapılandırabilir ve mutlu olabilirler. Sevgiyi, güveni ve saygıyı artırıcı çözüm yolları adına;  İletişimlerini güçlendirip, çatışmalarını nasıl çözebileceklerini öğrenirlerse , cinsel ilişkilerinin  kalitesini arttırabilirlerse , ben-sen çekişmesi yerine “BİZ “ kavramını oluşturabilirlerse , aldatma sorunun da üstesinden gelebilirler.

Dr. Obengül Ejder

Aile danışma ve Eğitim Merkezi

www.drobenejder.com   info@drobenejder.com

 

Bu gönderiyi paylaş