Kategori: Aile Danışmanlığı

  • Dr. Obengül Ejder boşanmaların çocuklar üzerindeki etkilerini anlatıyor…

    Boşanmalar çocukları nasıl etkiliyor?
    Kötü giden bir evlilikte çocuklar için boşanmak mı yoksa boşanmamak mı doğrudur?
    Boşanmaya karar verildiyse bu durum çocuklara nasıl anlatılmalı?
    Çocukların boşanmalardan olumsuz etkilenmemeleri için nelere dikkat etmeli?
    Boşanmaya karar veren çiftler bu süreci doğru yönetmek için kimden ne gibi destekler alabilir?

  • Ebeveynler ikinci çocuğu ne zaman yapmalı?

    Burada Hayat Var programının konuğu olan Dr. Obengül Ejder, ailelere ikinci çocuğun yapılacağı zamanlama ile ilgili yönlendirmelerde bulundu. “İkinci çocuk yapılmalı mı? Birinci çocuk ile ikinci çocuk arasında kaç kaş olmalı? Aileler ikinci çocuk konusunda nasıl karar vermeli?” Gibi soruları yorumlayan Ejder, kardeş sayısı, kardeşler arasındaki ilişkiler ve ebeveynler ile çocuklar arasındaki ilişkiler konularında bilgiler verdi.

  • Sevgi Dilinizi Biliyor Musunuz?

    • “Bir kez olsun bana çiçek getirmedi, küçücük bir hediye almadı, beni sevdiğini görmek  istiyorum”
    • “ Bir fincan kahve yapsa, sabahları ben uyanmadan kahvaltı hazırlasa, evdeki küçük tamirleri ben söylemeden yapsa, ne olur? Beni sevdiğini davranışlarıyla göstermesini istiyorum”
    • “ Eve gelince bana sarılmaz, saçımı okşamaz, cinsel birliktelik haricinde bana dokunmaz. Beni sevdiğini, küçük dokunuşlarla hissettirsin istiyorum”
    • “ Ne yapsam beğenmiyor, başkalarının yanında sürekli eleştiriyor, küçük düşürüyor. Ne var sanki biraz da  takdir  etse? Seni seviyorum, demek bu kadar zor mu? Beni sevdiğini duymak istiyorum”
    • “ Evde sürekli iş yapıyor, temizliği, bulaşığı hiç bitmiyor, birlikte vakit geçirmek, sohbet etmek, gülmek istiyorum. Beni sevdiğini birlikte yaşayarak hissetmek istiyorum”

    Bütün bu serzenişler, sevgililerin SEVGİ DİLLERİ’nin farklılığından kaynaklanıyor. Oysa ki ömür boyu mutlu bir beraberliğin ve sevginin hep canlı kalabilmesinin sırrı sevgi dillerinin keşfedilmesinde.

    Çoğu ilişki “aşk “ la başlar. Ama maalesef sürdürmek için aşk yetmez. Aşık olmak; “çiftleşme davranışının genetik olarak belirlenmiş içgüdüsel bir ögesi” olarak tanımlanıyor;

    • Aşık olmak iradi bir fiil yada bilinçli bir seçim değildir,
    • Aşık olma hali çaba göstermeden yaşandığı için gerçek sevgiyi tam olarak yansıtmaz
    • Aşık olan kişinin diğer kişinin gelişimine yardımcı olmada gerçek anlamda desteği yoktur.

    Oysa ki sevgi irade ile , emekle gelişir, bu yüzden  “aşk” tutkusu bitip gerçek dünyaya dönüldükten sonra bile sevme kapasitesi hep kalır. Bu nedenle hem kendinizin hem de sevgilinizin sevgi dilini keşfetmelisiniz.

    Beş Farklı Sevgi Dili Var:

    1. Onay Sözleri:

    Sevginin en güçlü ifade şekillerinden biridir onay sözcükleri ve iltifatlar. Yeri gelir sadece      “ eline sağlık, teşekkür ederim ya da iyi ki varsın “ kelimeleri bile ömre bedel olur sevgili için.

    Söylemekten korkmayın. Sevdiğinize cesaret verin, yüreklendirin. Sadece başkalarının yanında değil, yalnız kaldığınızda da sözlerinizi sakınmayın.

    2. Nitelikli beraberlik :

    Aynı evin içinde ama ayrı hayatlar yaşamanın ‘birliktelik’ olduğu zannediliyor maalesef. Oysa ki eğer birbirinizin dünyasına değmiyorsanız, bir yıl sonra geçmişe baktığınızda anılarınıza gülmüyorsanız bilin ki nitelikli bir beraberlik yaşamıyorsunuz.

    Nitelikli sohbet için, birbirinize odaklanın, gerçekten birbirinizi dinleyin, gözlerinizi kaçırmayın. Birbirinizin sözlerini kesmeyin.

    Nitelikli zaman geçirmek için, aynı anda bir çok şeyle ilgilenmeyin, tek başınıza televizyon izlemek , internette gezinmek yerine , birlikte yürüyüş yapın, karşılıklı kahve için. Seyahate çıkın, bu fikir çılgınca dediğiniz ne varsa ertelemeden hayata geçirin.

    3. Sevginin gösterilmesi

    Sevgililer için hediye; hatırlanmanın, düşünülmenin bir sembolüdür. Özellikle kadınlar hediye almaktan ve vermekten çok hoşlanırlar. Hediyenin maddi değerinden çok ifade etmeye çalıştığı duygusu önemlidir. Aslında sevgilinizi ne kadar tanıdığınızın da bir göstergesi olabilir. Bu nedenle hediyelerinizi özenle seçmelisiniz. Sanılanın aksine sadece doğum günü, yılbaşı , sevgililer günü gibi özel günlerde değil, hiç beklenmeyen bir zamanda sürpriz yapmalısınız.

    4. Hizmet davranışları

    Çiftlerin birbirlerini memnun etmek için hoşlandıkları şeylerin yapılmasıdır hizmet davranışları.  İçten gelerek, samimi bir şekilde yapıldığında değerlidir.

    Eşinizi mutlu etmek için , onun hayatını kolaylaştıran , bazen şımartan bazen de şaşırtan şeyler yapmalısınız. Bunun için kendinize sorun “ eşimi ne kadar tanıyorum? Onun için ne yaparsam mutlu olur ? ”

    Ancak tüm bunları yaparken ; söylenmeden, sallanmadan, başkalarına sorumluluğu atmadan , sonrasında başa kalkmadan yapmalısınız.

    5. Fiziksel temas

    Dokunmak ve dokunulmak bazıları için her şeydir. Sevgilerini göstermenin en güçlü araçlarından biridir. Kendilerini güvende hissederler, sanki var olduklarını teyit etmenin bir yoludur . Bazen küçük bir el tutuş, bazen bir buse bazense tutkunun ve bir olma isteğinin getirdiği cinsel beraberlik.

    Ancak unutulmamalıdır ki bir ilişkiyi başlatan da , bitiren de fiziksel temastır. Bu nedenle ilişkinizde asla şiddet olmamalıdır.

     

    Sevgi Dili nizi biliyor musunuz

     

  • Çocuklar da Depresyona Girebilir

    Son bir aydır 9 yaşındaki kızlarının karın ağrısı, baş ağrısı şikayetleri ile okula gitmek istememe, gerekli gereksiz her şeye  ağlama, kendi yatağında yatmak istememe gibi davranış değişiklikleri üzerine çocuk hekimine başvuran aileye ; yapılan muayene ve tıbbi tahlillerin normal olduğu, çocuğun şikayetlerinin psikolojik olabileceğini söylenmişti.

    Aileyle  yaptığımız görüşmelerde daha ayrıntılı öykü aldığımızda yemek yeme probleminin de olduğunu, hatta son iki haftadır geceleri alt ıslattığını öğreniyoruz.

    Annesi : kızım  “ okulda arkadaşlarım beni sevmiyor, kimse benimle oyun oynamak istemiyor, ben evde seninle kalmak istiyorum diyerek her sabah ağlıyor “ diyordu.

    Öğretmenden alınan bilgi de ise ; ”okulda arkadaşlarıyla asıl kendisi oynamak istemiyor, derslerde dalgın, son birkaç aydır daha içine kapandı, dersleri dinlemiyor” artık demişti.

    Çocuklar ailelerinin aynasıdır

    Ailede yaşanılan sıkıntılar, tartışmalar , fiziksel veya ruhsal hastalıklar, boşanma aşamasına gelen evlilik problemleri sağlıklı çözümlenemediğinde çocuklara yansır.

    Depresyon aile içinde yayılma özelliği olan bir hastalıktır. Bu nedenle evde yaşayan aile bireylerinin de mutlaka gözden geçirilmesi gerekmektedir.  Çünkü bazen depresyonda olan ebeveyn her şeyi olumsuz görme nedeni ile çocuğun sorunlarını büyütebilir veya kendi problemleri ile o kadar ilgilidir ki çocuğunun yaşadığı sorunları fark edemeyebilir .

    Bu örneğimizde de anne baba arasında süregelen tartışmalar, babanın evi terk etmesi, annenin çalıştığı kurumdaki maddi ve yönetimsel sorunları nedeni ile evde yaşanılan kaos, çocuğun  fiziksel ihtiyaçlarının fazlasıyla karşılanırken, duygusal ihtiyaçlarının görmezden gelinmesi , tıpkı depresyonda olan annesi gibi çocuğun da depresyona girmesine neden olmuştu.

    Çocukluk çağı depresyonu mutlaka tedavi edilmelidir

    • Eğer ailede depresyonda olan başka bir birey varsa ve tedavi olmamışsa , mutlaka o birey de tedavi edilmelidir.
    • 7 yaş altındaki çocukların depresyon tedavisinde öncelikle oyun terapisi yer almaktadır.
    • Okul çağı veya ergenlik dönemindeki çocukların depresyon tedavisinde ise , psikoterapinin yanı sıra ilaç tedavisi kullanılmaktadır.
    • Eğer “küçücük çocuk ilaç mı kullanırmış” gibi bir düşünce ile tedavi geciktirilir ise  problem daha da derinleşebilir.

    Çocuklar Da Depresyona Girebilir

  • Şiddet Gösteren Erkeklerin Ortak Özellikleri

    Kız çocukları şiddetle ilk ailelerinde tanışıyorlar. Anneleri ya da babaları tarafından güç kullanılarak bastırılmaya çalışılıyorlar. Büyüdükçe  abileri , hatta amca, dayı gibi akrabaları tarafından fiziksel, duygusal ya da cinsel şiddette uğruyorlar.

    Bazen de evlerinin koklamaya kıyılamayan çiçekleri olan kadınlar flört ettikleri erkekler tarafından , nişanlıları ya da eşleri tarafından acımasızca eziliyor , dövülüyor, öldürülüyorlar.

    Hangi erkeklerin şiddet eğilimi daha fazla ?

    • kendileri de  duygusal ya da fiziksel istismara uğramış,
    • anneleri ya da kardeşleri de şiddet görmüş,
    • küçükken terk edilmiş, ebeveynlerini kaybetmiş ya da ailelerinden zorla uzaklaştırılmış ,
    • Şizofreni, Antisosyal kişilik bozukluğu gibi psikiyatrik tanı almış erkeklerin şiddet eğilimlerinin daha fazla olduğunu görüyoruz.

    Şiddet gösteren erkeklerin ortak özellikleri:  

    • Düşük benlik saygısına sahip,
    • Terk edilmekten korkan
    • Çabuk sinirlenen, empati yapamayan
    • Kendi hatalı davranışlarını inkar eden
    • Başkalarını küçümseyen , iddiacı , kolay yalan söyleyen
    • Şiddetin günlük hayatla baş etme yollarından biri olduğuna inanan
    • Kadınların yaşam hakkı konusunda katı düşünen
    • Sıklıkla kendilerini “özel” olarak gören
    • Aşırı derecede kıskanç (örneğin, birlikte olduğu kişinin sürekli kendisiyle birlikte olmasını veya nereye giderse gitsin haber vermesini  bekleme)
    • Alkol veya diğer madde bağımlılıklarına yatkın.

    şiddet gösteren erkekler

  • Çocuklarınızı İnternet Tuzaklarından Koruyun

    Bir pazar günü, akşam üzeri gazetemi okuyordum, bir yandan da kızımın  tablet bilgisayarından radyo dinliyordum. Ara sıra bilgisayarına gelen mesajlar yüzünden müzik kesiliyordu, önce çok dikkatimi çekmedi, daha sonra mesajlar o kadar sık gelmeye başladı ki , bilgisayara bakma ihtiyacı hissettim. Biliyorum birbirmize ait özel eşyalarımızı karıştırmamlıyız, ancak bir anda karşıma açılan mesajları görünce şok oldum. Gözlerime inanamadım, bir arkadaşlık sitesinden geliyordu mesajlar ve cümlelerin çoğu cinsel içerikliydi. Kızıma küfrediyor, bir sürü hakaretler yağdırıyordu. Bir baba olarak ne yapacağımı bilemedim. Kan beynime sıçradı, hemen bilgisayarı alıp içeriye geçtim ve geçmişteki bütün mesajları okumaya başladım.

    Kızımın da küfürlü yazılara aynı şekilde cevaplar yazdığını gördüm. Daha kızım 15 yaşında , evde ne annesi ne de ben asla bu şekilde konuşmayız, bu kadar kötü kelimeyi nerden biliyor olabilir? O güne kadar böyle bir şeyin başımıza gelebileceğini hiç düşünmemiştim. İnanılmaz sinirlendim ve kızımın dersaneden gelmesini bekleyemeden önce bilgisayarı kırdım, sonra odasına gittim ve diğer eşyalarını karıştırdım, pek bir şey bulamadım ama eğer evde olsaydı galiba onu da feci şekilde dövebilirdim. Annesi beni zor sakinleştirdi.

    Bir saat sonra kızım eve geldi, gördüklerimi anlattım , elindeki telefonunu aldım ve onu da kırdım, sokağa çıkmasını yasakladım, servisin dışında başka hiçbir şeye binmemesini söyledim. Kızım da ağlamaya başladı, adamın birinin kendisini sürekli mesajlarla taciz ettiğini, korkusundan bize söyleyemediğini, yaklaşık üç aydır bunun devam ettiğini anlattı.

    Sabaha kadar uyuyamadık, ne yapıcağımı bilmiyorum, adamın mesajlarında ne ismi var, ne yaşadığı şehir, ne telefon numarası, nasıl bulacağım? Kızımı bu adamdan ve benzeri kişilerden nasıl koruyacağım. Biz kızımız evde , akşamları yanımızda diye güvende zannediyorduk, meğerse bilgisayar ortamı daha da tehlikeliymiş, şimdi ne yapmalıyız doktor hanım?

    Çocuklarınıza bilgisayar kullanmayı ve kurallarını öğretmelisiniz

    Çağımızın elbette vazgeçilmez araçlarından bir tanesi bilgisayar ve internet. Özellikle çocukların ve gençleirn bu hızlı iletişim ağına ayak uydurmaları çok kolay oluyor. Ancak henüz hiçbir hayat tecrübesi olmayan, masum çocuklarımız dışarıdan gelebilecek tehlikleden bir haber yaşıyorlar.

    Çünkü ne yazık ki anne babalarının çoğu ne bilgisayar kullanmayı biliyor, ne de internet kullanıcılığının kurallarını. Doğal olarak bilmedikleri bir konuda da çocuklarını uyaramıyorlar.

    Bazı anne babalar ise internet kullanmayı bilseler bile ya oyun sitelerinin, ya da seks sitelerinin bağımlısı olmuşlar bile. Böylece aile içinde çocuğa kötü örnek olduğunun farkına bile varamayan birileri oluyor.

    • İlk okul çağındaki çocuklarınızın cep telefonu ihtiyacı yoktur, onlara cep  telefonu almayın, evde bilgisayar kullanımı günde 30 dakikayı geçmemeli
    • Orta okul çağındaki çocuklarınızın telefonu varsa bile kısıtlı görüşmeye açık olmalı ve internete kapalı olmalı , evde bilgisayar kullanımı günde 45 dakikayı geçmemeli
    • Lise çağındaki çocuklarınızın cep telefonu ve bilgisayarları olabilir ancak ders çalışırken cep telefonları kapalı olmalı, evde bilgisayar kullanımları günde 1,5 saati geçmemeli
    • 18 yaşından küçük çocukların kullandıkları bilgisayarların ya da tabletlerin çocuk koruma programı olmalı, uyuşturucu kullanımını anlatan siteler gibi zararlı sitelere  veya  seks sitelerine girişleri engellenmeli
    • Çocuklarınıza internette girdikleri tüm siteleri takip ettiğinizi, tanımadığı kişilerle ne facebook ne de arkadaşlık siteleri aracılığı ile görüşmemeleri gerektiğini anlatmalsınız
    • Başkasının yerine hesap açmanın yasak olduğu gibi, diğer bilişim suçları konusunda da çocuklarınızı eğitmelisiniz
    • Çocuğunuzla sürekli iletişim halinde olmalı, kendini rahatsız eden ya da taciz eden kişiler olduğunda korkmadan sizinle paylaşması gerektiğini söylemelisiniz
    • Ailece birbirinize yakın olmalı, kaliteli vakit geçirmeli, çocuklarınızın gerçek hayatta sosyalleşmesine olanak sağlamlısınız
  • Bilgisayar ve İnternet Kullanımında Anne Baba Denetiminin Önemi

    Bu Anne – Baba feryatlarına kulak verelim!

    • “Oğlumu internet kafeden çıkartamıyorum.”
    • “Kızımı bilgisayar başında yaşıyor, sabahlara kadar chat-leşiyor, odasına bizi almıyor.”
    • “Oğlum yemeğini bile bilgisayar önünde yiyor, haftalardır yıkanmıyor bile, oynadığı oyunda yenilirse ağlıyor, kazanana kadar bilgisayar başından kalkmıyor!”
    • “Okuldan devamsızlık yazısı geldi, okula gidiyorum diye çıktı, internet kafedeymiş! Dövdüm olmadı, kızdım olmadı, anlattım olmadı…”
    • “Öğretmen internetten araştırma dersi veriyor diye, konu komşuya muhtaç olmayalım, internet kafelere çocuğumu yollamayalım diye eve bilgisayar aldık, internet bağlattık, ödev yerine oyun oynuyor, bilgisayarı kaldırsam bu seferde okula gitmemekle tehdit ediyor, ne yapacağımı şaşırdım?!”
    • “Evde yetmiyormuş gibi bir de cep telefonlarından internet bağlantısı çıktı, alsan bir türlü, almasan bir türlü, evden kaçarım diyor, arkadaşınınkini kıskanıyor, evden para çalıp, oyun satın alıyor, ne yapacağız doktor hanım?”

    Aile Terapisti Madde Bağımlılığı Danışmanı, Dr.Obengül Ejder; bilgisayarda çok zaman harcayan, diğer aktivitelere  ilgisiz kalan, ders ve arkadaşlarına zaman ayırmayan, internet bağlantısı engellendiğinde aşırı tepki gösteren gençlerin internet bağımlısı olabileceğini söyledi. Bunun herhangibir bağımlılık biçiminden farksız olduğunu söyleyen Ejder, bu durum tespit edildiğinde bu bağımlılığın ardındaki nedenlerin araştırılması gerektiğini ifade etti.

    Netkolizmin (İnternet Bağımlılığının) en az diğer bağımlılık türleri kadar tehlike arz ettiğini söyleyen Dr. Obengül Ejder, gencin yaşına bağlı olarak geleceğe yönelik belirsizliklerin; bireysel ilşikilerde sorun, kimlik arayışı, başarısız olma korkusu, aile içi çatışmalar, bireyin çekici sanal dünyaya kaçmasına yol açabilen etkenler olduğunu ifade etti.

    Verdiği seminerlerde gençler üzerinde tehlikle yaratan oyunlar, uygunsuz web siteleri, çocuk gelişimi konusunda tehlike yaratan chat ortamları, ICQ, MSN, facebook gibi sohbet programlarında zararlı siteleri filtreleyen koruma programları ile çocukların girdiği sitelerin aileleri tarafından kontrolüne müsade eden programlar konusunda bilgisayar mühendisi (……………….) ile  ailelere yönelik bilgilendirme içerikleri sunan Ejder ayrıca BATEM tarafından özel olarak geliştirilen Bilgisayar Kullanımı Kontrol Programı’nı (KOP) kullanmakta ve böylece bilgisayar ve interenetin kontrollü kullanılabilmesini hedeflemektedir.

    Ejder, denetimsiz ve aşırı internet kullanımının olumsuz etkisinin bağımlılık olarak tanımlanabileceğini söylerken bu bağımlılığın da şu maddelerle karakterize edilebileceğini ifade etti:

    • İnternete bağlı değilken bile internet hakkında olan düşünceler,
    • Tatmine ulaşılması için giderek artan bir şekilde İnternet kullanımı,
    • İnternet kullanımını kontrol edememe,
    • İnternet kullanımını kesmeye veya harcadığı zamanı düşürmeye çalıştığında kişinin huzursuz hissetmesi ve daha çabuk sinirlenmesi,
    • İnternet kullanımını gerçek hayat problemlerinden bir kaçış gibi görmesi,
    • İnternette daha fazla zaman geçirmek için ailesine ve arkadaşlarına yalan söylemesi,
    • İnternet kullanımı yüzünden eğitim, iş veya kariyer fırsatını riske atması,
    • İnternet erişimi için harcanan olağandışı ücretlere rağmen kullanıma devam edilmesi,
    • İnternete bağlı olmadığı zamanlarda kişinin sosyal yaşamdan geri çekilmesi veya içine kapanması,
    • İnterneti ilk kullanmaya başladığı zaman ile karşılaştırıldığında şu anki kullanım süresinin uzaması…

    Eğer birey yukarıda açıklanmış olan belirtileri 12 aydan kısa bir süre içinde bu maddelerden 4 veya daha fazlasını gösteriyorsa bu kişi internet bağımlısı olarak adlandırılmaktadır.

    Dr. Obengül Ejder bu konuda ailelere yönelik şu gibi tavsiyelerde bulunmaktadır:

    1. “Çocukların ödevleri gereği dışında günde 1.5 saatten fazla internet başında vakit geçirmelerine izin vermeyin.”
    2. “Bilgisayarı ev içinde ortak kullanım alanlarına taşıyın.
    3. “Bilgisayarınızda mutlaka filtre programları kullanın.”
    4. “Aile içi ilişikilerini artırarak, birlikte kaliteli vakit geçirmeye, birbirinizi dinlemeye ve çocuğunuzu tanımak adına vereceği önemli mesajları baskı kurmadan, yapacağınız konuşmalar esnasında almaya çalışın.”
    5. “Çocuğunuzu bir spor ya da sanat dalına yönlendirerek mutlaka gerçek bir sosyal dünyayla meşgul edin.”
    6. “Çocuğunuzun yakın arkadaşlarının aileleri ile tanışın, işbirliği, iletişim içinde olun.”
    7. “Çocuğunuzun sanal arkadaşlıklarını mutlaka takip edin ve bilgisayarınıza takip programları yükleyin.”

    Son olarak bilgisayar kullanımının mutlaka denetlenmesi gerektiğini belirten Ejder, gençlerin derslerine ve diğer sorumluklarına öncelik tanınmasının sağlanması konusunda ailelerin yönlendirlmesi gerektiğini ve sorunun çözümü için gerekirse bir uzman yardımı alınabileceğini belirtti.

  • Çocuklar için babalar birer kahramandır…

    Babalar ve oğulları:

    Bir erkek çocuğunun erkekler dünyasını tanıması ve kimliğini bir erkek olarak kurgulayabilmesi için babasına ihtiyacı vardır.

    Anneler oğullarına kibarlığı ve temizliği öğretirken , babalar  erkekliği öğretir.

    Parkta anneler “Tırmanırken dikkatli ol!” diye uyarırken babalar, “Tepeye kadar çık!” diye bağırırlar. Yani anneler korumanın , babalar ise cesaretlendirmenin peşindedirler.

    Oğlu ile yakın ve sağlıklı ilişki içine giren babalar oğullarının hem sağlam karaktere sahip olmalarına yardımcı olurlar hem de ergenlik döneminde bireyselleşmelerine müsaade eder ve onların özgür kişilik gelişimine katkıda bulunurlar

    Babalar ve kızları:

    Kız çocuğunun karşı cinsle kurduğu ilk ilişkisidir babasıyla kurduğu ilişki. Özellikle 3- 4 yaşlarında babalarına duydukları hayranlık giderek artar ve babayı idealize eder. Babasıyla beraber erkeklerin dünyasını öğrenir. İleride erkeklere dair yapacağı genellemelerin bilgisine babası sayesinde ulaşır.

    Bir kızın babasıyla kurduğu ilişki ve içinde bulunduğu etkileşim onun ileriki yıllarda karşı cinsle olan, eşiyle, patronuyla, arkadaşlarıyla ve çalışma arkadaşlarıyla kuracağı ilişkiyi de belirler.

    Babalar kızlarının gözünde daha güçlü ve daha akıllıdırlar. Bu nedenle daha çok saygı uyandırırlar. Eğer baba katı, otoriter ve korku uyandıran bir babaysa; kız utangaç ve çekingen olacaktır. Kendini ifade etmek yerine içine kapanmayı tercih edecektir.

    Eğer baba sevgisini ve ilgisini çocuğuna gösterirse , ulaşılabilir olduğunu ona hissettirirse kız çocuğun erkeklere karşı olumlu imajı gelişir. İleride eşlerine karşı daha ılımlı, anlayışlı, sevgi dolu olurlar.

    Babalara önerilerim:

    • Bebekliğinden itibaren bakımında rol alın
    • Çocuğunuza varlığınızı hissettirin, onu kucaklayın,
    • Yaşları kaç olursa olsun haftanın en az bir günü iki  saat baba- çocuk günü ilan edin ve onunla paylaşın
    • Eğer büyük ise arkadaşları ile tanışın , sohbet ortamları yaratın
    • Onu sevdiğinizi ve saydığınızı gösteren olumlu cümleler kurun ki çocuğunuz da sevgi ve saygısını size açıkça gösterebilsin
    • Çocuğunuzun kişiliğine veya bedenine sözel ya da fiziksel saldırıda asla bulunmayın
    • Çocuğunuzun herhangi bir hatasında onu cezalandırmayın. Sakin, yol gösterici ve çözüm bulucu yaklaşın , hatalarından ders çıkarmasına yardımcı olun
    • Çocuğunuza rol model olduğunuzu unutmayın, onun yanında sigara, alkol gibi maddeler  kullanmayın
    • Problemlerinizi bağırıp çağırmadan, çözüm yolları üreterek çözmeye çalışın
  • Evimizin Gizli Kahramanları Babalar

    Yaşımız kaç olursa olsun birer çocuğuz aslında. Her daim babamızın ilgisine ve şefkatine ihtiyaç duyarız.

    “ Başım sıkıştı , BABAAAA” ,”  Param bitti , BABAAAA “  “Aşık oldum, BABAAAA “

    Evimizin gizli kahramanlarıdır babamız. Yardım alacağımız, güvenebileceğimiz, yanlış yapsak bile kollarını açıp bizi sımsıkı saracak limanımızdır.

    Kişiliğimizin , ilişkilerimizin, evliliğimizin, hatta yetiştireceğimiz çocukların temel taşıdır babamız. Ondan aldığımız  olumlu ya da olumsuz parçalar üzerine şekillenir geleceğimiz.

    Çocuk bakımı deyince akla ilk anneler gelir, çünkü babalar rolleri gereği evlerini geçindirebilmek, çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak adına çalışırlar  ve çoğu zaman da çocuklarının büyüme evlerini kaçırabilirler. İlk söz, ilk adım, ilk diş belki de ilk “ baba”  deyişlerini duyamaz, göremezler.

    Günümüzde bu biraz değişti, artık babalar çocuklarının gelişim dönemlerini kaçırmamak için çaba sarf ediyorlar. İş bölümüne daha yatkınlar ve çocuk bakımının sorumluluğunu paylaşmak istiyorlar.Çünkü babalık bireye doyum sağlayan en önemli tecrübelerden biridir. Bir erkek için duygusal açıdan alınabilecek en güzel ödüldür baba olmak.

    İyi baba olmak; sevgi, deneyim, sabır ve bilgilenme işidir.

    Çocuğun babasıyla yakın ve sıcak ilişkiler kurabilmesi onun psikolojik gelişimi açısından çok önemlidir. Babanın ilgisi;

    • Çocuğa iletişim Yeteneği kazandırır.
    • Kişilik yapılanmasını etkiler; kendiyle barışık, daha sosyal,  daha pozitif, arkadaşlarıyla uyumlu, liderlik özelliği gelişmiş bir kişilik geliştirir.
    • Çocuklar kendi değerlerine daha kolay sahip çıkarlar  ve arkadaş baskısına direnme güçleri fazladır.
    • Yaşamda karşılaştığı problemleri daha kolay aşması ve başarılı, mutlu, üretken bir birey olması daha olasıdır.
    • Zeka gelişimini etkiler; çocukların espri anlayışı, dikkat süresi ve öğrenme hevesi bakımından diğer çocuklardan daha avantajlıdır.
    • Çocuğun çevre ile ilişkisinde onu desteklediğinde, olayları çözerken kendi başına bağımsız düşünüp, karar vermesini desteklediğinde , çocuğuna zaman ayırıp konuştuğunda, ona kitap okuduğunda, oyunlarına eşlik ettiğinde zeka gelişimine olumlu katkı sağlamış oluyor.
    • Cinsel gelişimini etkiler; baba kız ve erkek çocuğun cinsel gelişimi için önemli bir yere sahiptir, özellikle erkek çocuklarda gözlem, taklit ve özdeşim kurma yolu ile kendi cinsel kimliğini keşfeder.
  • Anne ve Babaların Çocuğun Cinsel Gelişimi İle İlgili Sordukları Sorular

    Soru: Çocukların anne-babaları ile aynı odada yatmaları doğru mudur?”

    Cevap: Yatak odanız size aittir. Üstelik çocukların yaşları ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, cinsel ilişki sırasında duyacaklarından ve göreceklerinden etkileneceklerdir. Çocuğun kendine olan güven duygusunun gelişebilmesi için erken yaşlarda kendi odasında tek başına yatabilmeyi başarması gerekir. Aynı zamanda evliliğin kurallarını ve anne baba rollerini de öğrendiğinden anne babaların özel bir odası olması gerektiğini öğrenmelidir. Çocuğunuzu her açıdan korumak için aynı odada yatmamalısınız.

    Soru:  Çocuğumla birlikte banyoya girmem sakınca yaratır mı?

    Cevap: Genellikle 3 yaşa kadar çocuklar anne babanın çıplaklığını çok fazla önemsemeyebilir. 4-5 yaşından itibaren bunun farkına varacaktır. Bu yaşlarda anne babanın örtünmesinde yarar vardır. Yetişkin vücudu ile kendi vücut ölçülerini karşılaştıran çocuğun kafasında yanıtlanması zor sorular oluşabilir. Anne babanın mahremiyeti kadar çocuğun mahremiyetine de saygı duyulmalı ve bu mahremiyete uygun davranılmalıdır. Çocukla konuşurken, vücudumuzdaki özel organları başkalarına göstermenin uygun olmadığı vurgulanmalıdır.

    Soru: “Çocuğuma cinsellikle ilgili bilgi vermekle onun merakını  erkenden uyandırmış olur muyum?”

    Cevap: Hayır. Aksine size sorduğu sorulara açık, kısa, doğru ve doğal bir biçimde verdiğiniz  bilgiler çocuğun anne-babasına olan güvenini pekiştirir ve tatmin edicidir. Başkalarına soru sormak durumunda kalmaz.

    Soru: Medya, çocuklarımız üzerinde çok etkili. Televizyon ve internette kontrol edilemez boyutta cinsellik ve şiddet içeren yayınlar var. Çocuğumu bunlardan nasıl koruyabilirim?

    Cevap: Çocuğun büyüme esnasında teknolojiden uzak tutulması çağımız şartlarında imkansız görünüyor. Maalesef ki çocukların dikkate alındığı ve korunmaya çalışıldığı  bir programcılık anlayışının olduğu da söylenemez. Ancak, televizyon izleme konusunda Türk ailesinin bilinçli olmadığı da bir gerçektir. Çoğu ailenin tek eğlence aracının televizyon olması beraberinde bazı tehlikeleri de getirmektedir. Sabahtan akşama kadar açık bir televizyonda elbette çocuk için zararlı sahneler görme olasılığı da fazladır. Bu nedenle çocuklarla daha kaliteli vakit geçirilmeli, televizyon yerine oyunlar oynanmalıdır.

    Soru: Çocuğumu İnternetteki sex sitelerinden nasıl uzak tutabilirim ?

    Cevap: Eğer evde bilgisayar ve internet var ise, mutlaka çocuklar için Filtre olmalı, her istediği siteye girişi mümkün olmamalıdır.  Bilgisayar kullanımı mutlaka ailenin ortak kullanım alanı olan , salon, hol , oturma odası gibi yerde olmalı ve çocuğun girdiği siteleri anne babanın görmesi mümkün olmalıdır.