Etiket: çocuk psikolojisi

  • Ergenlik Döneminde Sosyal Medya Kullanımı

    Dr.Obengül Ejder TV 8 ‘de ÇOOK YAŞA programının konuğuydu. “Ergenlik Döneminde Sosyal Medya Kullanımı ” başlığı altında Anne Babalara Tavsiyelerde bulundu.

  • Uyku Sorunu Yaşayan Çocuğunuza Kaygılarınızı ve Korkularınızı Yansıtıyor Olabilir Misiniz?

    Psikoterapist Dr. Obengül EJDER “Çocuk ve Ergen Psikoterapisi” video serisinde “Uyku Sorunu Yaşayan Çocuğunuza Kaygılarınızı ve Korkularınızı Yansıtıyor Olabilir Misiniz?” konusunu ele alıyor.

  • KUMAR BAĞIMLILIĞI

    KUMAR BAĞIMLILIĞI

    Maaşlarının 3 katından fazlasını İDDİA  ya da AT YARIŞI gibi oyunlara yatırdığını söyleyen bir danışanım eşinden boşanmak istediğini söylüyordu. “ 7 yıllık evliyiz, iki çocucğumuz var, evin ihtiyaçlarını bile maaşımızla tam karşılayamıyorken bir de gidip sürekli parayı kumara yatırıyor doktor hanım, başka çarem kalmadı, ya boşanıyoruz avukata gidelim ya da tedavi olmayı kabul et “ dedim .

    Eşi ise yaşadıklarını şöyle anlatıyordu;” aslında bağımlı falan değilim. Lise 2 den beri arkadaşlarla ganyan bayine takılırız. Başlangıçta öylesine harçlıklarımızla oynuyorduk, hatta bir keresinde 1500 Tl kazandım. Benim için büyük paraydı ama sonra üst üste kaybetmeye başladım. Üstüne düğün borçlarımız eklendi, bu son olacak bir kez daha oynayıp bırakıcam dedim. Eşimden habersiz bütün altınlarını sattım, kazanacağıma emindim. Kötü bir niyetim yoktu, kazandığım parayla tekrar altınları yerine koyacaktım. Ama şanssızlık işte hepsini kaybettim. Bu sefer altınları yerine koymak için diğer tüm şans oyunlarına para yatırmaya başladım.

    Eşim fark edince çok kötü kavga çıkardı, aileme söyledi. Babam ödemeyi kabul etti, büyük bir badire atlattık. 1 yıl oynamadım. Bir gün arkadaşım geldi, çok güvendiği bir at olduğunu bu sefer kesin kazanacağını söyledi ve onunla ortak girmemi istedi. Teklif çok cazipti kabul ettim, sonrası ise işte bildiğiniz gibi, yine her şeyi berbat ettim. “ HAYIR”  diyemiyorum, eşimi ve çocuklarımı seviyorum, ayrılmak da istemiyorum. Ben şimdi ne yapacağım doktor hanım?

    DUYGUSAL GÜVENSİZLİK

    Yukarıdaki danışan örneğinde de gördüğümüz gibi, at yarışı, iddia, makine oyunları ya da kağıt oyunlarına olan ilginin hobi olmaktan çıkıp, patolojik kumar bağımlılığına dönüştüğünü çok görüyoruz. Özellikle de ulaşılabilirliği kolaylaştıran bilgisayar ve cep telefonları gibi teknolojik gelişmelerin de kumar bağımlılığının artışında rolü büyük.

    Aslında özgüveni düşük, gerçekleri kabul etmede isteksiz, “Hayır” deme becerisi düşük, hayalperest, neden sonuç ilişkisini kurmakta güçlük çeken kişilerin kendisine ve çevresine zarar verecek düzeyde kumar oynadığını görüyoruz.

    Yaşamlarındaki gerçeklerden uzaklaşmak ve problemlerini unutmak isteyip, mevcut problemlerini yadsımanın kolaylığını keşfettiklerinde, geçici haz duygusu peşinde  kendini ispat edebilme duygusu içinde var olmaya çalışıyorlar.

    TANI KRİTERLERİ:

    • Zihin meşguliyeti: Kişinin aklında sürekli kumar oynama davranışlarının olması.
    • Tolerans: İstediği heyecanı sağlayabilmek için giderek artan miktarlarda parayla kumar oynaması.
    • Kaçış: Sorunlarından kaçması veya kendisini rahatsız edici duygulardan uzaklaşması için kumar oynaması.
    • Peşine düşme: Para kaybettikten sonra kaybettiklerini kazanmak için tekrar kumar oynaması. Kaybettiklerinin peşine düşmesi patolojik kumar bağımlılığının en önemli belirtilerinden biridir.
    • Yalan söyleme: Kumar alışkanlığının seviyesini gizlemek için aile üyelerine, danışmana ve diğer kişilere yalan söylemesi.
    • Yasa dışı eylemler: Kumar alışkanlığını finanse edebilmesi için yasal olmayan işlere girişmesi.
    • Zarar görmüş önemli ilişkiler: Kumar oynama davranışı yüzünden ilişkilerini, mesleğini ve eğitimsel olanaklarını tehlikeye atması veya kaybetmesi.
    • Bailout: Kumar sonucunda yaşadığı mali sıkıntılardan kurtulması için çevresindekilere güvenmesi.
    • Kontrol kaybı:  Kumar alışkanlığını kaybetmesi kontrol edebilmesi ya da kesebilmesi için tekrar eden başarısız denemelerde bulunması.

    Kumar oynayan kişilerde bu belirtilerden 5 veya daha fazlasının olması patolojik kumar bağımlılığının, 3 veya 4 tanesinin olması problem olabilecek kumar alışkanlığının, 1 veya 2 tane olması riskli kumar oynama alışkanlığının göstergesidir.

     

    Not: Haftaya Kumar Bağımlılığının tedavisini paylaşacağım.

    Danışan Öyküleri etik ilkeler gereği değiştirilmiştir.

     

  • Çocuklarınıza Cinsel Eğitimi Doğru zamanda doğru bilgilerle vermelisiniz

     

    Çocuklarınıza  Cinsel  Eğitimi Doğru zamanda doğru bilgilerle vermelisiniz

    Cinsellik biyolojik ve sosyal olarak inşa edilen, kültürel ve dini inançları yansıtan bir olgudur.

    Anne babalar çocuklarıyla konuşmaktan utandıkdıkları için bu konuda konuşmayı sürekli ertelerler.

    Çocuklar ise tüm masumiyet ve saflıkları ile öğrenmeye ve meraklarını gidermeye yönelik sorular sorarlar. Çoğu anne baba bu sorulara hazırlıksız yakalanırlar ve beklenmedik anda gelen bu sorular kaygı yaratır. Kaygı da hata yapma olasılıklarını arttırır.

    Ebeveynler çocuklara duyusal uyaranları nasıl yorumlayacaklarını ve deneyimlerini tanımlarken hangi kelimeleri kullanacaklarını öğretirler. Ayak parmağı ya da göbeği gıdıklandığında agulayıp kahkaha atan bebek, cinsel organına dokunulduğunda aynı tepkiyi verir. Bebek, vücudunun bu kısmının cinsel bir bölge olduğunu henüz öğrenmemiştir. Çünkü yetişkinlerin zihinlerindeki cinsel kavram ve düşüncelere sahip değildir. Çocuk için burası zevkli tepkiler veren vücudun her hangi bir bölümüdür. Anne babaların bu bölgeler hakkında nasıl tepkiler verdiği ve onu nasıl tanımladığı önemlidir. Demek ki çocuklar için cinsellik yetişkinlerde olduğundan farklıdır.

    Genel anlamda cinsel eğitim; çocukların ve ergenin bedensel, duygusal, sosyal, zihinsel ve cinsel gelişimlerini takip etmek, kız ve erkek rollerini kabul etmesine, kendi cinsinin özellikleri ve karşı cinsin özellikleri ile bir bütün içinde yaşamasına yardımcı olmak amacıyla verilen  bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarıdır.

    Cinsel eğitim doğumdan başlayan ergenlik dönemini de içine alan uzunca bir süreçtir. Gerek anne, gerek baba tarafından verilecek cinsel eğitim, çocukların ve ergenin başka kaynaklara yönelmesini engelleyecektir.

    Cinsel eğitime başlamak için belli bir yaş bulunmamasına rağmen, anne babalar, çocukları okul öncesi dönemdeyken (3-4 yaş dolaylarında) ilk sorularla karşılaşırlar.

    Açıklamalar sade bir dille, rahat, utanmadan  ve bilimsel kaynaklardan yararlanarak yapıldığı takdirde gelecekte karşılaşılabilecek olası zorluklar yaşanmayacaktır.

    Anne babalar çocuğa iyi ve kötü dokunuşu ayırt etmeyi öğretmeli, uygun cinsel davranışın sınırlarını belirlemeli, çocuğu doğru cinsel bilgiyle donatmalılar.

    Demokratik aile ortamında yetişen çocukların, cinsel gelişim sürecinde sorun yaşama olasılıkları azdır. Merak ettiklerini rahatlıkla sorabilir ve uygun yanıtlar alabilirler. Kendilerine olan güvenleri nedeniyle  ve ne isteyip ne istemediklerini rahatlıkla ifade edebildikleri için cinsel tacize uğrama olasılıkları çok azdır. Çünkü bunu önleyebilirler. Herhangi bir duygusal açlık yaşamadıkları için, bu anlamda kendilerini kullandırmaları söz konusu değildir. Sağlıklı kız/erkek arkadaş iletişimini rahatlıkla kurabilirler.

    Ergenlik döneminde babası ile konuşabilen onun tarafından kabul gören ve aşağılanmayan , çocukluğundan itibaren baba oğul kaliteli zaman geçiren bir erkek ergenin cinsel kimlik bulma süreci sağlıklı geçecektir.

    Aynı şekilde annesi ile h,iç korkmadan, yalan söyleme ihtiyacı duymadan konuşabilen kız çocuğu da merak ettiği tüm bilgiyi annesinden alabildiğinde yanlış bilgilerle donanmayacak , sınırlarını bilecek ve ileride kendi cinsel kimliği ile barışık, sağlıklı bir cinsellik yaşayabilecektir.

    Gençlere verilecek cinsel eğitimde en önemli mesaj  , cinselliğin sadece kadın erkek arasındaki fiziksel bir ilişki olmadığı , aynı zamanda duygusal , sevgiye ve saygıya dayalı bir ilişki olduğudur.

     

    Cinsel İstismar nedir? Nasıl çocuğumu korumalıyım?

    Cinsel istismar, bir çocuk ya da yetişkinin başka çocuk/çocukların veya başka yetişkin/yetişkinlerin, istemediği cinsel davranışlarına maruz kalmasıdır. Cinsel istismar, genelde çocuğa yakın olan kişiler tarafından  gerçekleştirilmektedir. Bu tür eylemler yinelenen tarzda olduğunda çocuk için daha ağır sonuçlar doğurabilir.

    Çimdikleme, okşama, sıkıştırma, öpme, el ile sarkıntılık etme, laf atma, uygunsuz sözcüklerle rahatsız etme, cinsel ilişkiye teşebbüs, tecavüz cinsel istismar kapsamına girer. İstismarın verdiği hasar; sürekliliğine, çocuğun yaşına, istismar edenin çocuğa olan yakınlığına, bağlılık derecesine ve aradaki yaş farkına, fiziksel zorlama ve şiddet içermesine, istismar davranışının derecesine bağlı olarak değişir.

    Cinsel istismarın derecesi ne olursa olsun unutulmamalıdır ki kimse cinsel istismara maruz kalmak istemez; kimse cinsel istismarı hak etmez; hiçbir davranış cinsel istismarı, taciz ve tecavüzü haklı gösteremez ve her türlü cinsel istismar kanunlar ve toplum önünde suçtur.

    Çocuğumu cinsel istismardan korumak için ne yapmalıyım?

    • Anne baba olarak, cinsel istismar konusunda bilgili ve bilinçli olmalısınız
    • Çocuğunuza yeterince ilgi ve şefkat göstermeli,  güven ve sevginizi hissettirmelisiniz.
    • Çocukla açık iletişim kurmalı, sizden korkmamasını sağlamalısınız ki size olası yaklaşımları rahatlıkla anlatabilsin
    • Çocuğu severken sevgi göstermenin yolu ellemek, sağını solunu çimdiklemek, ısırmak değildir. Böyle sevilen çocuklar sevgiyi göstermenin yolunun “dokunmak” olduğu yargısına sahip olurlar. Bu da istismar ile sevgi göstermeyi ayırt edememelerine neden olur.
    • Yabancı insanlarla öpüşmemesi, yanına fazla yaklaşmalarına izin vermemesi ve kuşkulu davranışların neler olduğunu öğretilmelidir.
    • Hayır deme becerisi öğretilmelidir. Günlük yaşamda hayır diyemeyen çocuk böyle bir durumda da “HAYIR” deme becerisini gösteremeyebilir.
    • “ Hiç kimsenin senin, özel yerlerine dokunmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin seni, kendi özel yerlerine dokundurtmaya  da hakkı yoktur. Birisinin senden özel yerlerine dokunmanı istemesi ya da seninkilere dokunması saklayacağın bir sır değildir. Anlatmama sözü vermiş olsan bile, anlatırsan başına çok kötü şeyler geleceği söylenmiş olsa bile, böyle bir şey olursa anlatmalısın. Mutlaka söylemelisin. Sır saklaman gerektiği doğrudur. Ama bu saklanmaması gereken kötü bir sırdır.”

    Çocuğum ergenlik yaşında; onun cinsel istismara uğramaması için ne yapmalıyım?

    Çocuğunuzla bir arkadaş gibi konuşmalısınız, şu konularda onunla açık ve net konuşmalısınız…

    • Genç kendi cinsel arzularını ve sorunlarını bilmelidir.
    • Hoşlanmadığı bir durumla karşılaştığında net olarak hayır diyebilmelidir.
    • Yanlış anlaşılmamak için duyguları, davranışları ve sözlerinin uyum içinde olması gerektiğini bilmelidir.
    • Kendi başına gidip dönemeyeceği yere iyi tanımadığı birinin eşliğinde gitmemelidir.
    • Yaşı tutmuyorsa disko, bar, vb. yerlere gitmemeli, başkalarından içecek ve yiyecek almamalıdır.
    • Alkol ve uyuşturucular sağlıklı düşünmeyi ve kendini ifade etmeyi engelleyebileceği için bunlardan uzak durmalıdır.
    • Arkadaşının yönlendirici olmasına izin vermemelidir.
    • Süreklilik arz eden istismar davranışlarını mutlaka yakınlarına bildirmelidir.
    • Cinsel istismara (saldırı, tecavüz, vb.) uğradığında hemen kendisini anlayabilecek, destek  ve yardımcı olabilecek bir yakını ile bu durumu paylaşmalıdır.

     

  • Bu gün çocuk bayramı…

    Bu gün çocuk bayramı…

    Heyecanla hüzün arasında gidip geliyorum. Heyecanlanıyorum, çünkü; hangi yaşta olursak olalım, bir tarafımız hep çocuk kalıyor. Uçurtma şenliklerini, lunaparkları, palyaçoları hala çok seviyorum. Ne zaman elma şekeri görsem satın alasım geliyor.

    Hüzünleniyorum çünkü sahip oldukları çocukluklarının veya çocuklarının kıymetini bilmeyen o kadar çok aile var ki…

    Yıllar önce bir tüp bebek merkezinde danışmanlık yapıyordum. Çocuk sahibi olmak için o kadar çırpınıyordu ki insanlar , varlarını yoklarını harcıyorlardı. Bazen birbirlerini çok sevmelerine rağmen sırf çocukları olmadığı için boşanıyorlardı. Bir yandan buna şahit olurken, öbür yandan Aile Danışmanlığı yaptığım anne babaların çocuklarını dövmelerine, aşağılamalarına da şahit oluyordum.

    Biliyorum hayat koşulları zor, ama hep zordu ve zor olacak, çünkü Türkiye de yaşıyoruz, yani krizler ülkesinde, hangi sabah hangi gündemle uyanacağımzı belli değil. “Şu işlerim bir bitsin, şu sıkıntıları bir atlatayım, çocuklarımla ilgileneceğim, zaten hep onlar için çalışıyoruz” diyen anne ve babalar, ertelenen hayatlar… Ertelenen hayatların ardından   “ keşke “ lere dönüşen yaşlar.

    Çocuklarınıza sıkı sıkı  sarılın

    Nasıl ki, büyüdüğümüzde hep çocukluk anılarımızı özlemle anıyorsak, sizin çocuklarınız da büyüdüğünde kendi çocukluğunu hatırlayacak. Gelin henüz çocuğunuzun yaşam defterinin sayfaları yeni yazılıyorken , o sayfaları güzel anılarla, paylaşımlarla ve unutamayacağı duygularla dolduralım.

    Onlara zaman ayırın, sözlerini kesmeden ne demek istediklerini dinleyin. Günde 1 saat bile olsa göz göze diz dize oyun oynayın, onlara kendi anılarınızdan ve çocukluğunuzdan parçalar içeren hikayeler anlatın. Arkadaşlarıyla tanışın, bir arada zaman geçirmelerine fırsat tanıyın.

    Onların defterleri güzel yazılsın ki, bir gün kendi çocuklarının da sayfalarını güzel anılarla yazsınlar.

    Çocuklarınızın ve sizin yüzünüz, tıpkı 23 Nisan gibi her gün gülsün…

     

     

  • ERGENLİK DÖNEMİDEKİ KIZ ÇOCUKLAR VE CİNSEL GELİŞİMLERİ

     

    ERGENLİK DÖNEMİDEKİ KIZ ÇOCUKLAR VE CİNSEL GELİŞİMLERİ

    Neden ergenlik diye bir şey var? 13 yaşındayım ve ergenlik hakkında pek bir şey bilmiyorum, annem de anlatmadı. Bir çok şeyi okulda arkadaşlarımdan öğrenmek zorunda kaldım. Adet olmayı, farklı duygular hissetmeyi onlardan örendim. İlk adet olduğumda kendimi büyümüş gibi hissedeceğimi zannetmiştim. Oysa ki öyle olmadı. Hala çocuk gibi hissediyorum.Neden duygularım bedenim gibi büyümüyor? Çok karmaşık. Düşüncelerim esip geçiyor, duygularım çabuk değişiyor, bazen çok mutsuz oluyorum, bazen de yerimde duramıyorum. Çabuk sinirleniyorum.

    Odamı toplamak istemiyorum, banyo yapmam gerektiğini bile annem hatırlatıyor, ama girince de çıkmak istemiyorum. Neden böyle kötü kokuyorum bilmiyorum.

    Ablamla  çok kavga ediyoruz, ben onunla vakit geçirmek istiyorum. O beni yanında istemiyor.

    Sınıfta bazı kızlar erkeklerden hoşlanıyor , bu doğru mu bilmiyorum.Aileme söyleyebilir miyim? Bu yaşta sevgililik doğru mu?

    Büyümek istemiyorum çünkü korkuyorum. Tuhaf geliyor, üstlenmek gereken sorumluluklar var. Gelecek kaygısı, sınav, iş , evlilik, çocuk….

    KIZLARIYLA ANNELERİ KONUŞMALI

    İşte bu ve benzeri bir çok soru dolaşıp duruyor ergenlik dönemindeki kız çocuklarının kafasında . Hem bedensel, hem de duygusal ve cinsel gelişimlerini arkadaşlardan öğrenmek yerine annelerinden öğrenmeleri gerekiyor ki yanlış şeyler öğrenmesinler.

    Kızlarınıza ergenlik dönemini şöyle anlatabilirsiniz;

    • 11 yaşından itibaren östrojen gibi bazı üreme hormonlarının etkisi ile yumurtalıklarında yumurta gelişmeye başlıyor. Gelişen yumurtalarından yapılan hormonların etkisi ile rahminde meydana gelen değişiklikler adet kanamasına yol açıyor.
    • Başlangıçta düzensiz ama birkaç ay içerisinde düzenli olarak adet kanamaların olacak, bu korkulacak bir şey değildir. Senin sağlıklı geliştiğinin bir göstergesidir.( Halka arasında kız çocuklarının adet kanama dönemlerine KİRLENME adı verilir ki biz bu tanımı doğru bulmuyoruz. Çünkü kız çocuğun bilinç altında “ben kötü, pis , kirli bir çocuk oldum “ imajı kalıyor )
    • Kadın bağı adında satılan pedlerini bu dönemde yanında taşımalı, tuvaletlere atmamalı, kapalı bir şekilde tuvaletin çöp kutusuna atmalısın.Bu dönemde istediğin kadar banyo yapabilirsin.
    • Yine salgılanan hormonlarının etkisi ile tüylenmelerinin olması, terinin kokması normaldır. Bu nedenle kişisel bakımına dikkat etmelisin.
    • Bedensel büyümenin hızına duygusal olgunlaşman yetişemez , bu nedenle çocuksu davranışların, sakarlıkların normal ( ergenlik döneminde bedensel gelişim hızlı gelişirken nörolojik gelişim daha yavaş olduğundan  özellikle kız çocuklarının basit işlerde bile sakarlık göstermeleri normaldir)
    • Karşı cinse karşı ilgi ve merak duyabilirsin. Ancak erkekleri tanımak için önce arkadaşlık seviyesinde kalmalısın. Bir yetişkin gibi davranmak ve yaşından önce paylaşımda bulunmak için acele etmemelisin .
    • Cinsellik bir kadınla erkek arasındaki sadece fiziksel bir ilişki değil, duygusal bir ilişkidir. Hem fiziksel hem de duygusal olarak olgunlaşmadan yaşanan cinsel yakınlaşma ya da cinsel ilişki fiziksel , duygusal, sosyal açıdan sana zarar verir.
    • Hiç kimse seni istemediğin bir davranışa zorlayamaz, “HAYIR “ diyebilmelisin.
    • Arkadaşlarınla zaman geçirmek istemen doğal , ancak hem okul hem sosyal hayat için planlı yaşamalısın.
    • Problemlerini açıkça bizimle konuşabilirisin. Her ne olursa olsun biz senin arkandayız , seni seviyor ve sana güveniyoruz.
  • UMUTSUZLUK

    UMUTSUZLUK

     

    “Artık hayattan hiçbir beklentim kalmadı”

    “Bu saatten sonra bir iş bulmam imkansız “

    “Eşim beni hiçbir zaman sevmeyecek, bu aşağılamalarının sonu gelmeyecek biliyorum”

    “Bu ülkede çocuğumun geleceğinden korkuyorum, eğitim sorun, uyuşturucu sorun, iş olanağı sorun, ötekileştirilmesinden korkuyorum ”

     

    Bu gibi umutsuzluk ifade eden cümleleri neredeyse her gün duyuyoruz çevremizden.

     

    Danışanlarım gelecekteki gerçek hedeflerine ulaşma olanaklarını kaybettiklerinde umutsuzluk tuzağına düşüyorlar. Bir çıkış yolu olduğuna ve yardım ile varlığında değişiklikler oluşabileceğine inandıklarında ise yeniden filizleniyor umut duyguları…

     

    Hedefe ulaşmadaki başarısızlık yargısı umutsuzluk duygusunun temelini oluşturuyor. Ayrıca;

     

    1. Yeteneğe karşı şans: Birey amaçlarına sahip olduğu yetenekleri ile değil de şans ile ulaşabileceğine inanır. Bu nedenle de hedeflerine ulaşabilmek için amaca yönelik davranışa daha az yönelir.

     

    1. Güvene karşı güvensizlik: Başkalarına karşı hissedilen güven, umut duygusunun gelişmesinde önemli bir rol oynar. Güven duygusu olmayan insanlar başkaları ile yola çıktıkları herhangi bir olayda , eğer başarısızlık yaşarlarsa, kendilerini değil de başkalarını sorumlu tutarlar.

     

    1. Uzun döneme karşı kısa dönem: Umut, kısa veya uzun dönemde ulaşabilecek hedefleri belirler. Konulan hedefe ulaşılması için geçen süre uzadıkça kişide umutsuzluk belirmeye başlar.

     

     

    DEPRESYONUN BAŞLICA BELİRTİSİ UMUTSUZLUKTUR

     

    Umutsuzluğun yer aldığı en önemli psikiyatrik bozukluklardan birisi depresyondur. Deprese hastaların %78’den fazlası geleceğe olumsuz bakar. ( Beck, 1963 )  Umutsuzluğa eşlik eden diğer bulgular ise :

     

    • değersizlik,
    • çaresizlik,
    • mutsuzluk,
    • kararsızlık,
    • eyleme geçememe,
    • işlerini sürdürememe
    • kendine güvensizlik ve suçluluk duygularıdır.

     

     

    İNSAN SEVİLMEK VE DEĞER GÖRMEK İSTER

     

    Yaşı kaç olursa olsun her insan ailesinde, okulunda, mahallesinde sevilmek ve değer görmek ister. Eğer ;

     

    1. Değerli, sevilen, istenen birey olmak yerine değersiz , istenmeyen olursa,

     

    1. Güçlü, üstün, güvenli bir ortamda olmak yerine güçsüz , ezilen ve güvensiz bir ortamda olursa,

     

    1. İyilik yapan ve seven olmak yerine saldırgan ve yıkıcı olmaya başlarsa ; kendini güçsüz ve çaresiz hisseder ki depresyon , böyle bir zeminde gelişir:

     

     

    Kendine güvensizlik ve suçlama arttıkça depresif kişi çevresine bağımlı  hale gelir. Daha sonraki dönemlerde umutsuzluk öylesine yoğunlaşır ki , kişi başkalarından gelecek yardıma umutsuzca sarılır. Doğru zamanda teşhis ve tedavi edilmezse depresyon derinleşir ve intihara kadar sürüklenebilir.

     

    Gelecek hafta depresyon tedavisini paylaşacağım; görüşmek üzere…

     

  • ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ ERKEK ÇOCUKLAR ve CİNSEL GELİŞİMLERİ

    ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ ERKEK ÇOCUKLAR ve CİNSEL GELİŞİMLERİ

    Ergenlik döneminde gencin bedeni hızla büyürken, ruhsal olgunlaşma daha yavaş geliştiğinden bu duruma uyum sağlarken davranışlarında tutarsızlık, duygularında değişiklik görülür.

    Hormonlardaki değişim cinsel dürtülerde artış, cinsel organlarda büyüme ile bunalan genç kendisi için yabancı olan bu duruma uyum sağlamakta zorlanır. Bir yandan büyümek için sabırsızlanırken bir yandan da çocuk gibi davranır.

    Özellikle bu dönemde değişen cinsel organlarını merak etmesi ve cinsel dürtüleri ile nasıl baş edeceğini bilememesi pek çok yanlış davranış geliştirmesine neden olur.

    Bu nedenle çocuklarınızla yaşlarına uygun , yargılamadan, suçlamadan, sakin ve doğru cinsel bilgi vermelisiniz.

    CİNSEL BİLGİYİ AİLE VERMELİ   

    “ Oğlum 15 yaşında , bir arkadaşı ile evde müzik dinliyorlardı, aniden odalarına girdiğimde birbirlerinin cinsel organlarını ellerken gördüm, çılgına döndüm, hemen arkadaşını evden kovdum ve oğluma tokat attım. Sanırım benim oğlum bir homoseksüel ne yapacağımı şaşırdım doktor hanım”

    Ergenlik döneminde cinsel kimlik arayışı içinde olan gençler kendi cinsiyetindekilerden de hoşlanıp hoşlanamadıklarını merak ederler, hatta bazen deneyimleyerek öğrenmek isterler. Onların henüz olgunlaşmadığını düşünecek olursak bu tür kafa karışıklıkları yaşamaları normaldir. Sakin davranmalı, ergenlik dönemindeki cinsel gelişim hakkında doğru bilgilendirilmelidir.

    • Bu dönemde değişen hormonlarına bağlı, nasıl fiziksel değişimleri yaşanıyorsa ( boy uzaması, tüylenmede artış, ses kalınlaşması gibi ) testislerinde ve penisinde de büyümenin normal olduğunu, meni üretimi olduğunu ve gencin mastürbasyon yapma yolu ile bu meninin dışarı atılmasının normal olduğu anlatılmalıdır.
    • Mastürbasyonun kötü bir şey olmadığını ya da  günah olmadığını  söylemeli ancak kişinin bedeninin özel olduğunu ve bu nedenle başkalarının yanında yapılmaması gerektiğini anlatmalısınız.
    • Bu dönemde geceleri cinsel içerikli rüyalar görebileceğini, sabahları sertleşmiş bir penis ile uyanabileceğini, hatta külotlarının meni ile ıslanabileceğini , böyle durumda korkmaması gerektiğini , meninin pis olmadığını ancak yine de duş alması gerektiğini anlatmalsıınız.
    • Ergenlik döneminde oğlunuz banyoda daha uzun kalmak isteyecektir, onu bu konuda sürekli uyarmamalı, rahat bırakmalısınız. Mümkünse ayrı bir odası olmasını sağlamalısınız.
    • Cinsel olarak uyarıldığında, mastürbasyon ihtiyacı duyduğunda bunu kendi evinde , kendi odasında kimse yokken yapması gerektiğini, bunun özel bir şey olduğunu ve özel şeylerin yalnız yaşanacağını söylemelisiniz.
    • Asla kız ya da erkek kardeş, yakın akraba çocukları ya da başka çocukları bu dürtüsüne alet etmemesi gerektiğini, bunun karşısındaki çocuğa hem fiziksel hem de ruhsal büyük zarar vereceğini ,
    • 18 yaşından önce bir kadınla cinsel birliktelik deneyiminin doğru olmadığını , çünkü biyolojik gelişimin yeterli olmayıp ruhsal ve sosyal açıdan da yeterli olunması gerektiğini,
    • Evlilik hayalleri ile hazır olmadan girilen cinsel ilişkinin sosyal sorunları da beraberinde getirmesinin yanı sıra kendisinde de çok ciddi ruhsal sorunlar yaratabileceğini anlatmalısınız.
    • Cinsel yolla bulaşan ( AIDS, Hepatit B, Sifiliz,Herpes, gibi ) hastalıklar, istenmeyen gebelikler ve sonucunda yaşanabilecek sıkıntılar, korunma yollarıyla ilgili bilgileri de başkalarından değil, sizden  öğrenmeliler.

     

  • RUHUM HEP 4 MEVSİM

    RUHUM HEP 4 MEVSİM

    Bu gün yep yeni bir yılın ilk günü…İlk sabahınızı sımsıcak güneş gibi sevdiklerinizin gülümsemesi aydınlatsın. İlk çayınızın sıcaklığını, avuçlarınıza dokunan bir elle hissedin …

    Bu yılın ilk şarkısını siz söyleyin. Umutlarınızı , hayallerinizi sakın ertelemeyin…Hemen yanınızdaki kişiye”  seni seviyorum , iyi ki varsın”  deyin .

    Bu yılın ilk kavgasını kendi içinizde verin. Yanlışlarınızın doğrularınızı götürmesine izin vermeden  sizde kalan ’ tecrübeler’ kısmını cebinizde biriktirin…

    Ve bu yıl gelin BALCA YÜCESOY ‘a kulka verin,  bir Pazar sabahı ruhuma dört mevsimi birden yaşatan kitabı “Ruhum Hep 4 Mevsim ‘de “ bakın size  neler fısıldıyor;

    • Çok mu dakiksiniz geç kalın her yere bu gün
    • Kahveyi şekerli içenler sade içsin bu gün mesela
    • Sevgilisinden bir türlü ayrılamayanlar , bu gün ayrılsın. Aşkını itiraf edemeyenler “ Aşığım Ulaaan “ diye bas bas bağırsın
    • Rejimi bırakın 3.829.829 kalori alın ruhunuza bu gün
    • Gece tırnak kesin, ters dönen terliğinizin öteki tekini de ters çevirin mesela
    • Pijamanızı tersten giyip uyuyun
    • Sabah uyandığınızda gözlerinizi hemen açıp dans ederek kalkın yataktan mesela
    • Papyonla gidin işe ya da kırmızı çorapla
    • Mesela ütü yaparken çizgi film izleyin, simsiyah ütü boyama eylemini bir anda cam mavisine boyayın
    • Çocuğunuz yaramazlık yapınca ağzına acı biber sürmeyin, fıstık ezmesi sürün benim gibi. Bordodur kızma eylemi!!!Ben onu hemen komik sarılara boyarım..
    • Karar vermeme hali çok Kahverengi bir cesaretsizliktir kimi zaman…Düşünmeden karar verin , sapsarı güneş ışıkları doldurun ruhunuza…Çünkü , çünkü, çünkü tırtıllar asla , asla, asla kahverengi bot giymezler…
    • Yani siz siz olmayın bu gün, herkes delirdiğinizi düşünsün, küçük el bombalarınızı atın dünyanıza…ÖZGÜR olun bu gün
    • Hayatın renklerini ayıklayın, bir renk körü gibi davranırsanız , nasıl olsa yanlış gördüğünüzü düşünür ve istediğiniz gibi hayal etme özgürlüğüne erişirsiniz…
    • Sonra bir bakmışsınız ki kötüler siyahken siz onları pembelere boyamışsınız, acılar ateş kırmızısıyken aaaa bir bakmışsınız ılık ılık mavi olmuş…

    fullsizerender-8

  • Kamp Ateşi Bu Yaz Yanmaya Başladı

    OKS, SBS, ÖSS, ÖYS, LYS, DGS, YDS, TEOG derken sürekli değişen sınav sistemi ve buna bağlı sürekli değişen eğitim sistemi sayesinde çocuklar sorgulamadan, düşünmeden, ezbere dayalı ve sadece testlerle öğrenmeyi gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Sonuçta zihinlerine sistematik olarak giren bilgiler aynı şekilde çıkıp gidiyor.
    Oysa ki bilgiye merak ederek, eğlenerek ulaşabilmeli, keşfetmenin ve öğrenmenin hazzına varabilmeliler. Kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, yaratıcı düşünme becerilerini geliştirebilecekleri ortamların sayısı artmalı ki ileride gerek özel gerekse iş hayatlarında daha aktif, daha sorumluluk sahibi ve daha başarılı olabilsinler.
    Unutmamalıyız ki gerçek hayatta bir problemle karşılaştıklarında seçenekler önlerine hazır sunulmayacak, çözüme ulaşmak için seçenekler yaratmak , bunların olumlu ve olumsuz yönlerini irdelemek ve o an için en iyi seçeneği seçmek zorunda kalacaklar.

    YAZ KAMPLARI ÇOCUKLARIN ÖZGÜVENİNİ ARTTIRIYOR
    Yaz kamplarının en önemli amacı çocukları ailelerinden uzaklaştırarak erken yaşlarda kendi ayakları üzerinde durması, sorumluluk alma, paylaşma, mücadele etme, sosyalleşme, liderlik etme, takım ruhu, girişkenlik ve centilmenlik konularını öğrenmesi. Bir danışanım kamp dönüşü oğlu için şöyle söylemişti;
    “ 10 yaşındaki oğlumu 2 haftalık yaz kampına gönderdim, eskiden kendi başına yemeğini yemek bile istemezdi, yatağını toplamaz, her şeyini bana yaptırmak isterdi. Kamp dönüşü sanki başka bir çocuk geldi, resmen büyümüştü “

    Bazı aileler tek başına çocuklarının bu deneyimi yaşamalarını desteklerken, bazı aileler yanlarında biz olmadan nasıl kendi başlarına kalacaklar diye endişe duyuyorlar. Oysa ki bu küçük ayrılıklar, çocukların sosyal ve psikolojik gelişimlerine çok büyük katkı sağlıyor.İlla yatılı olmaları şart değil, evden çok uzaklara gitmeleri de gerekmiyor.Belediyelerin veya özel kurum -kuruluşların düzenlediği pek çok farklı sanat ve spor okulları var.

    Örneğin geçen gün Maya Sanat Akademisi ‘ nden Ayber Hastürk’ le karşılaştım, her gün yeni bir ülkeyi yemekleriyle, filmleriyle, sanatıyla, hikayeleriyle ve gelenekleriyle tanıyabilecekleri, farklı atölye çalışmaları ile çocukların gizli kalmış potansiyellerini keşfedecekleri ilginç bir program hazırlamışlar.
    Hititliler kimdi? Frigyalılar gerçekten tarihte ilk parayı mı buldular? Çivi yazısı mı, o da ne? Bizanslılar altını çok mu severlerdi? İlk şiir Anadolu’da mı yazıldı? · Alexander Calder ve Uçan Heykeller nasıl olur ? Dev boyutta kendi karikatürümü yapabilir miyim acaba ? gibi pek çok soruya cevap arayarak , uygarlıklar beşiği Anadolu’nun taşının toprağının altında gizlenen nice kültürleri keşfederek, geçmişte atalarının yaptığı, kullandığı eşyaların benzerlerini üretecekleri çeşitli atölye çalışmalarına katılacaklarını söyledi.

    Eğer kamplara göndermek yerine ; yazlık veya yaylada kalacaklarsa çocuklarınız, oyun arkadaşları olmasını, onlarla farklı aktiviteler yapmasını destekleyecek ortamlar yaratmanızı tavsiye ederim. Haftada bir gün bir kaç saat baba oğul , baba kız veya anne oğul, anne kız aktiviteleri yapabilir, onlara doğayı tanıtabilir, sizinle oyun oynamanın zevkine varmalarını sağlayabilirsiniz.
    Çocuklarınızla birlikte çok keyifli bir yaz geçirmeniz dileği ile…