Etiket: anne olmak

  • “ANNE “ diyebilmenin mucizesi

    Bir danışanım anneliğini ve annesizliğini, şöyle anlatıyordu;
    Anneler gününü sevmezdi annem, öyle hediyeler alınmasından falan hoşlanmazdı. “ bir sürü annesiz çocuk var, onların duygularını hiç düşünmüyorlar mı? “ diye söylenirdi.
    Kendisi annesiz büyümüştü çünkü… 5 çocuğun ardından annemi doğururken ölmüştü annesi. Hem yoğun bir suçluluk duygusu hem de annenin olmayışının yarattığı derin depresyon. Dedem tekrar evlenmiş, üvey anneleri olmuş ama masal kitaplarında anlatılanlardan değil. Gerçekten annelik yapmış anneme, sadece onun kucağında sakinleşebildiğini anlatırdı. Banyoda yıkadığını, saçlarını taradığını, ablalarına ve kendine sandıklar dolusu çeyiz hazırladığını…
    Tüm bunlara rağmen güven eksikliği hep vardı, insanlarla fazla ilişki kurmazdı. Bu seanslardan sonra şimdi anlıyorum aslında annemin terk edilmekten korktuğu için kimseye bağlanamadığını. Annesinin yokluğunu hep hissetmiş, ‘ bilemiyorum sanki hep bir koku eksikti’ diye anlatır çocukluğunu… Belki de bu eksiklik annemin beni fazla sarmasının, göğsünde koklayarak uyutmasının nedeni…
    Akıllı kadındı annem, kalabalığın içinde fark edilmeye çalışıyordu demek ki , ya haylazlık yapacaktı ya da akıllı olacak ve okuyacaktı. Çaresizliği kabul etmeyenlerdendi annem, bir sorun olduğunda ağlamaz, sızlanmaz, hemen çözüm üretmeye çalışırdı. Düşünüyorum da bu yaşama azmimi, başarı hırsımı annemden almışım galiba.
    Şimdi ben de anne oldum, anneannemin ve annemin yaşam öyküsünün beni ve anneliğimi bu kadar etkilediğini bilmiyordum. Annemin kaygılarını taşıdığımı ve çocuklarıma fazla baskı yaptığımı fark ettim. Aslında annemden öğrendiğim tüm güzel özellikleri nesiller boyu aktarmalıyım ama kaybetme korkusu, ayrılık anksiyetesi gibi negatif duyguları ile taşımamayı da başarmalıyım…
    Bu anneler günü ilk kez ben de annesizim. Düşünüyorum da evine annesi girmeyen kaç çocuk vardır acaba? Ya da bir evi bile olmayan. Geçen yıl gibi bu yıl da annesiz kalmış, çocuk esirgeme yurtlarında yaşayan çocuklara gideceğim. Bu sürede karar verdim bazılarına yapabilirsem koruyucu annelik yapacağım.
    Danışanımın aldığı bu karar çok etkileyiciydi. Sadece anneler gününde değil, yıl boyunca bir yaşlıya evlatlık, bir çocuğa annelik yapabilineceğinin en güzel göstergesiydi.
    Eğer bu gün birisine “ anne “ diye seslenebiliyorsanız veya size “ anne “ diyen bir çocuğunuz varsa çok şanslı olduğunuzu bilmenizi isterim.
    Sahip olduğunuz tüm değerlere sıkı sıkı sarılın ve bugünün tadını çıkarın…

  • ANNE- OĞUL İLETİŞİMİNDE NELER YAPILMALI, NELERDEN KAÇINILMALI?

    Oğlunuzun büyümesine izin verin: Türk aile yapısında erkek çocuklara sorumluluk verilmemesi, gelecekteki yaşamlarında da sorunlara yol açıyor. Büyüyebilmesi için en azından kendisi ile ilgili sorumlulukları alabilmesi gerekir.

    Kendinizle kıyaslamayın: Kıyaslamak oğlunuzun kendisini mutsuz ve yetersiz hissetmesine neden olur. Bunun yerine annenin oğlundaki farklılıkları görüp, bu yönleri geliştirmesine yardımcı olması gerekir.

    Arkadaşça yaklaşan anne olun: Genç erkeklere ‘arkadaş’ gibi davranmak yerine, annesi olduğunuzu, daima ona destek vereceğinizi hissettirin. Çünkü onun anneye ihtiyacı var.

    Onlarla inatlaşmaktan kaçının: Ergenlik çağında erkekliklerini ispatlamak amacıyla anneyle çatışmaya girmek, sık görülen bir durumdur. Genç erkekler bu dönemde annelerinin desteğini isterler. Bu dönemde onlarla inatlaşmak, aşırı ve mantıksız yasaklarda diretmek inatlaşmalarına yol açar. İnatlaşmak da evden kaçma, okulu bırakma gibi sonuçlar doğurur.

    Yeterli zaman ayırın dinleyin: Çatışmalı ergenlik döneminde oğlunuzla iletişimi bırakmayın. Arkadaşlarını küçümseyip ‘saçını beğenmedim, o çocuk tembel, onunla niye arkadaşlık ediyorsun’ gibi cümleler kurarak yaklaşmayın. Bu tür yaklaşımların çocuğunuzu sizden uzaklaştıracak davranışlar olduğunu unutmayın.

  • TOKSİK ANA BABALAR

    Hepimiz anne babalarımızın içimize ektikleri zihinsel ve duygusal tohumlarla büyüyoruz. Sağlıklı ailelerde bu tohumlar; sevgi, saygı, bağımsızlık ile ekilirken, ne yazık ki pek çok ailede korku, suçluluk, baskı ile ekiliyor.
    Bu tohumlar biz büyüdükçe filizleniyor, yetişkin olduğumuzda duygularımızı, davranışlarımızı, dolayısıyla başkaları ile olan ilişkilerimizi etkiliyor.

    Elbette ki mükemmel anne baba olmak imkansız. Birçok anne –babanın bazen öfkesini kontrol edemeyip bağırdığı, bazen aşırı kontrolcü ve müdahaleci davrandığı olmuştur. Ancak çocuklar için asıl önemli olan onların gözlerindeki samimiyet ve gerçek sevgi akışıdır. Çocuklar sevgi, saygı ve güven duydukları anne-babalarını yeri geldiğinde nasıl idare edeceklerini bilirler.
    Ancak bazı çocuklar vardır ki aynı şansa sahip değillerdir. Yıllarca baskı altında kalan, sözel, fiziksel ya da cinsel tacize uğrayan çocuklar, bir süre sonra filizlerinin kırılmasına engel olamazlar, sonunda duygularını toprağın altına yani bilinç altlarına gömmek zorunda kalırlar.

    Aile Terapisi alanında uzun yıllar çalışmış olan Suzan Forward , çocuklarının filizlerini kıran bu tür ebeveynlere Toksik Anne-Babalar diyor. Doğrusu bu benzetme benim de çok hoşuma gitti. Çünkü; bir çocuğun kişilik gelişiminin 7 yaşına kadar şekillendiğini düşünecek olursak, daha gelişim aşmasındaki çocukların tüm hücrelerinin birlikte yaşadıkları anne – babaları tarafından zehirlendiğini ve kişilik gelişimlerinin en temelden sarsıldığını görüyoruz.

    Hangi anne babalar bu toksik etkiyi bırakıyor?

    Yetersiz anne- babalar: Sürekli kendi problemlerine odaklanan, zayıf ve edilgen yapıları ile çocuklarını kendilerine bakmak zorunda bırakarak, birer küçük anne – babaya dönüştürenler

    Kontrolcü anne – babalar : Çocuklarının hayatlarına sürekli yardım bahanesi ile müdahale eden, suçluluk duygusu yaratarak çocuklarını manipülatif davranışlar ile yöneten, bireyselleşmelerine engel olanlar

    Sözel tacizci anne- babalar: Çocuklarını alaycı, iğneleyici ve küçümser yorumlar ile sözleriyle döven, sürekli aşağılayarak demoralize edip, özgüvenlerini çalanlar

    Fiziksel tacizci anne- babalar: Kendi davranışlarından sürekli çocuklarını sorumlu tutan, onları suçlayan , içlerindeki öfkeyle yüzleşmek yerine öfkelerini çocuklarından döverek çıkaranlar.

    Cinsel tacizci anne – babalar : Çocuklarının masumiyetlerinden yararlanarak, gizlice baştan çıkartan, cinsel istismarda bulunan ya da bulunulmasına müsaade eden , telafisi imkansız derin izler bırakanlar.

    Madde bağımlısı – alkolik anne babalar: Gerçeklerden kaçan, düzensiz ruh durumları ile boğuşup zayıf karakterde olan , bağımlılıkları nedeni ile anne- babalık görevlerini yerine getirmeyip, çocuklarının geleceğini karartanlar.