Etiket: adana çocuk psikologları

  • Kamp Ateşi Bu Yaz Yanmaya Başladı

    OKS, SBS, ÖSS, ÖYS, LYS, DGS, YDS, TEOG derken sürekli değişen sınav sistemi ve buna bağlı sürekli değişen eğitim sistemi sayesinde çocuklar sorgulamadan, düşünmeden, ezbere dayalı ve sadece testlerle öğrenmeyi gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Sonuçta zihinlerine sistematik olarak giren bilgiler aynı şekilde çıkıp gidiyor.
    Oysa ki bilgiye merak ederek, eğlenerek ulaşabilmeli, keşfetmenin ve öğrenmenin hazzına varabilmeliler. Kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, yaratıcı düşünme becerilerini geliştirebilecekleri ortamların sayısı artmalı ki ileride gerek özel gerekse iş hayatlarında daha aktif, daha sorumluluk sahibi ve daha başarılı olabilsinler.
    Unutmamalıyız ki gerçek hayatta bir problemle karşılaştıklarında seçenekler önlerine hazır sunulmayacak, çözüme ulaşmak için seçenekler yaratmak , bunların olumlu ve olumsuz yönlerini irdelemek ve o an için en iyi seçeneği seçmek zorunda kalacaklar.

    YAZ KAMPLARI ÇOCUKLARIN ÖZGÜVENİNİ ARTTIRIYOR
    Yaz kamplarının en önemli amacı çocukları ailelerinden uzaklaştırarak erken yaşlarda kendi ayakları üzerinde durması, sorumluluk alma, paylaşma, mücadele etme, sosyalleşme, liderlik etme, takım ruhu, girişkenlik ve centilmenlik konularını öğrenmesi. Bir danışanım kamp dönüşü oğlu için şöyle söylemişti;
    “ 10 yaşındaki oğlumu 2 haftalık yaz kampına gönderdim, eskiden kendi başına yemeğini yemek bile istemezdi, yatağını toplamaz, her şeyini bana yaptırmak isterdi. Kamp dönüşü sanki başka bir çocuk geldi, resmen büyümüştü “

    Bazı aileler tek başına çocuklarının bu deneyimi yaşamalarını desteklerken, bazı aileler yanlarında biz olmadan nasıl kendi başlarına kalacaklar diye endişe duyuyorlar. Oysa ki bu küçük ayrılıklar, çocukların sosyal ve psikolojik gelişimlerine çok büyük katkı sağlıyor.İlla yatılı olmaları şart değil, evden çok uzaklara gitmeleri de gerekmiyor.Belediyelerin veya özel kurum -kuruluşların düzenlediği pek çok farklı sanat ve spor okulları var.

    Örneğin geçen gün Maya Sanat Akademisi ‘ nden Ayber Hastürk’ le karşılaştım, her gün yeni bir ülkeyi yemekleriyle, filmleriyle, sanatıyla, hikayeleriyle ve gelenekleriyle tanıyabilecekleri, farklı atölye çalışmaları ile çocukların gizli kalmış potansiyellerini keşfedecekleri ilginç bir program hazırlamışlar.
    Hititliler kimdi? Frigyalılar gerçekten tarihte ilk parayı mı buldular? Çivi yazısı mı, o da ne? Bizanslılar altını çok mu severlerdi? İlk şiir Anadolu’da mı yazıldı? · Alexander Calder ve Uçan Heykeller nasıl olur ? Dev boyutta kendi karikatürümü yapabilir miyim acaba ? gibi pek çok soruya cevap arayarak , uygarlıklar beşiği Anadolu’nun taşının toprağının altında gizlenen nice kültürleri keşfederek, geçmişte atalarının yaptığı, kullandığı eşyaların benzerlerini üretecekleri çeşitli atölye çalışmalarına katılacaklarını söyledi.

    Eğer kamplara göndermek yerine ; yazlık veya yaylada kalacaklarsa çocuklarınız, oyun arkadaşları olmasını, onlarla farklı aktiviteler yapmasını destekleyecek ortamlar yaratmanızı tavsiye ederim. Haftada bir gün bir kaç saat baba oğul , baba kız veya anne oğul, anne kız aktiviteleri yapabilir, onlara doğayı tanıtabilir, sizinle oyun oynamanın zevkine varmalarını sağlayabilirsiniz.
    Çocuklarınızla birlikte çok keyifli bir yaz geçirmeniz dileği ile…

  • Duygusal zekanın beş önemli bileşeni vardır

    1. Özbilinç: Kişinin kendisini ve duygularını tanıması, anlaması ve ifade edebilmesidir.
    2. Duyguları Yönetebilmek: Duygular oluşurken bunun nedenlerini anlamak ve o duyguyu kontrol edebilmektir.
    3. Kendini motive etmek: Kişinin kendisini ve başkalarını yüreklendirebilmesi ve yapılan bir işe odaklanarak o işin sonuçlandırılabilmesi için üretken bir biçimde çalışılması, heyecan ve istek duymasıdır.
    4. Empati: Başkalarının duygularına ve ihtiyaçlarına duyarlı olabilmek ve gereksinimlerine cevap verebilmektir.
    5. İlişkileri yönetebilmek: İnsanlar arası ilişkilerde başarılı olmak ve olası problemlere çözüm getirebilme ve kriz yönetebilme becerisidir

    ÖNERİLER:
    Çocuklara duygularını ifade etmeyi öğretmenin en iyi yolu örnek olmaktır.
    Hem kelime haznelerinin gelişimi için hem de kendi duygularınızı ifade etmek için onlarla bol bol sohbet edin, kitap okumaya özendirin, fikirlerini sorun.Mutluluklarınızı, sevinçlerinizi veya hüzünlerinizi rahatlıkla çocuklarınız ile paylaşın.Onları dinleyin, suçlamadan, yargılamadan konuşun.

    Çocuklarımızı işgal etmeyin:
    Çocukların gerek fiziksel gerekse duygusal olarak ihmal edilmesi kadar işgal edilmeleri de onların duygusal gelişimlerine zarar vermektedir.

    İç görü kazanmalarına yardımcı olun:
    Öncelikle çocuğunuzun huzursuzluğunun altında yatan sebebi siz fark etmeye çalışın, sonra bunu çocuğunuza yansıtın.

    ” Sanıyorum bu gün çok yürüdük ve sen çok yoruldun, bu kalabalık seni huzursuz etti, ya da acıktın ve uykun geldi ” gibi cümleler ile çocuğa altta yatan gerçek sebebi fark ettirin. Eğer bu durumda gerçek iç görü sağlanamaz ise sorunun çözümü mümkün olmayacaktır.

    İkinci aşama; “dur , düşün , yap” modelini hayata geçirebilmektir.

    ” Hadi duralım , bir düşünelim, şimdi ve burada nasıl davranmalıyız? “ diyerek hem kendinize hem de çocuğa seçenekler sunun.

    “ İstersen biraz dinlenelim, dışarıda hava alalım, istersen önce yemek yiyelim veya aldıklarımızı arabaya yerleştirelim ve arabada biraz uyu “ gibi seçenekler sunun.

     

     
  • Bir genç nasıl bir suç makinesi haline gelebilir?

    Hiç merak ediyor musunuz, bir genç nasıl bir suç makinesi haline gelebilir? İçinde bulundukları bu kara kuyuya nasıl düşerler?

    • Aile içinde yaşanılan problemler, şiddet içeren kavgalar, çocuklara yansır.
    • Aile çocuğa karşı baskıcı yöntemler , ağır cezalar gibi etkin olmayan çözümler uyguladıkça, çocuğu bir kenara iter, ihmal ve istismar edilmeye başlanır.
    • Sonuç olarak çocuk, yaşadığı sıkıntıyı ve duygularını adlandırılamaz. Hissettiği sıkıntı ile başa çıkmayı, makul hedefler koymayı öğrenemez.
    • Okul öncesi yıllarda kötü deneyimler yaşayan çocukların ergenlik dönemine geldiklerinde eğitim hayatlarında zorluk çekmesi, akranlarına karşı agresif davranması , arkadaşlık ilişkilerini geliştirmekte zorluk çekmesi kaçınılmaz olur.
    • Aile çocuğun okul başarısızlığı ile nasıl başa çıkabileceğini bilemez, çocuktan beklentileri yükselir, giderek çocuğun okulla olan ilişkileri de bozulur. Bir süre sonra çocuk okul problemini dışlamaya ve ret etmeye başlar.
    • Çocuğun tepkisel davranışları okul yönetimi tarafından desteklenemez bir hale gelir ve giderek “ümitsiz vaka” olarak değerlendirmeye başlanır, çözümü aile okuldan beklerken , okul da aileden beklemektedir.
    • Ergenlik döneminde çocuk okuldan kaçmaya başlar. Artık ergenin hedefleri kaybolmuş, aileye ve toplumsal değerlere yabancılaşmıştır.
    • Okulda arkadaşları tarafından sevilmedikçe , ret edildikçe kendisine uygun arkadaşlar aramaya başlar. Çoğu zaman da yaşça kendinden büyük kişiler ile arkadaşlık eder.
    • Giderek çocuk kavga olaylarının içinde bulur kendini, enerjisini boşaltacak , kendini ifade edecek bir mecra bulmuştur kendine. Artık alkol, esrar , extasy gibi bağımlılık yapıcı maddeler ile karşılaşması , ummadığı kişilerden fiziksel, cinsel, psikolojik şiddet görmeye başlaması an meselesidir …

    Aile ise, artık ondan ümidi kesmiştir. Bir nevi teslim olmuşlardır. Onu izlemekten vazgeçer ve kendi haline bırakırlar. Bu da sorunun giderek çözümsüz hale gelmesine yol açar. Okul başarısızlığı bir yandan, arkadaşları tarafından itilmek bir yandan, evde uğradığı fiziksel ve psikolojik şiddet bir yandan genci sıkıştırdıkça , bütün problemlerini ilk öğrendiği yöntem olan ŞİDDET ile çözmek isteyecek ve geri dönüşü çok zor olan yollara sapacaktır…

     

     
  • Var olan Babanın Yokluğu

    Herkes babasını sokağın başında beklerdi, “babam geliyor babam geliyor ..” diye bağırarak eve haber verirlerdi. Bizse babamın bir kez eve erken geldiğini hatırlamazdık. Annem hep “ baban akşam eve gelsin sizi şikayet edeceğim “ derdi. Ama babam geldiğinde ya çok geç olurdu, biz uyumuş olurduk, ya da yüzümüze bakmaz, elinde kumanda ile saatlerce televizyon izlerdi.
    Benim kahramanındı babam, ulaşamadığım sevgilimdi. Hayallerimde kucağına oturur, onunla konuşurduk. Hayallerimde gözlerimin içine bakardı…

    Bir keresinde ablamla ben oturma odasındaki kanepede uyuyakalmışız, babamın eve geldiğini duydum, ama gözlerimi hiç açmadım, babam ablamın üzerinden elini uzatarak benim üstümü örtmüştü. İnanamamıştım, ablam önde olduğu halde, ben uyurken üzerimi örtmüştü, o gün beni sevdiğini düşündüm.
    Babamla yürüdüğümüzü, okuluma geldiğini, arkadaşlarımla tanıştığını, ben ağlarken “ne oluyor orada “ dediğini hiç hatırlamam. Sadece gölgesi büyüktü, hatta korkunçtu , anneme “ yemek neden hazır değil “ diye bağırdığı zaman titrerdik. Acaba bir gün de bana bağırır mı diye hayal ederdim. Çünkü babamın gözünde hiç olmayı kaldıramıyordum. Bir keresinde bilerek parfüm şişesini kırdım, sırf bana kızsın diye, yine anneme kızdı, bu çocuklara sahip çıkamıyorsun diye.

    Artık büyüdüm, kocaman bir kız oldum, beni istemeye geldiklerinde babam “ olmaz öyle şey, benim verilecek kızım yok “ demiş anneme, üzülmem gerekirken sevindim, ilk kez babam beni kıskanmıştı. İstemeye geldikleri gün evde yoktu, işim var dedi, iş seyahati çıkarttı, dedemden istediler, düğün günü ise burnumuzdan getirdi, davulcu yüzünden annemle kavga etti ve düğünü terk etti. Biliyorum ki bu da beni sevdiğinden ama göstermediğinden ya da göstermeyi bilmediğinden …
    Şimdi babamdan görmediğim her şeyi eşimden bekliyorum galiba, bir türlü onun sevgisine inanamıyorum, ne yaparsa yapsın bana yeterli gelmiyor. Şimdi düşünüyorum da evde çıkan kavgaların çoğunu ben çıkarıyorum.

    Anladım ki ben yıllarca VAR OLAN BABAMIN yokluğunu yaşamışım…
    Danışan öyküleri, etik ilkeler gereği değiştirilmiştir.

     

     
  • Çocuklar neden yalan söyler?

    Çocuklar yalan söylemeyi yetişkinlerden öğrenirler. Eğer kendilerinden büyük aile bireyleri kendi yalanlarına çocuğu ortak eder ise çocuklar bir süre sonra bunun normal bir şey olduğunu öğrenirler.

    • Anne babanın beklentileri çocuğun kendi gücünü aştığında
    • Eğer gerçeği söyler ise cezalandırılırım diyerek korktuğunda
    • Yaptığı şeyin yanlış, yapılmaması gereken bir şey olduğunu bildiklerinde
    • Başka bir büyüğü tarafından yalan söylemesi için baskı yapıldığında yalan söylerler

    Nasıl yaklaşılmalı?

    • Yalan söylediği için çocuğu zorlamak, hakaret etmek, dövmek yanlıştır.
    • Çocuğa örnek olunmalı, söylenen yalanlara ortak edilmemelidir.
    • Sakin bir ses tonu ile konuşulmalı, ona yalan söylemenin yanlış bir şey olduğu anlatılmalıdır.
    • Doğruyu söylemesi için teşvik edilmeli, ardından kızılmamalıdır.
    • Çocuğun güveni kazanılmalı, başına her ne gelirse gelsin sizinle paylaştığında ona destek olacağınızı bilmelidir.
    • Eğer sık yalan söylüyorsa bu sorunun altında yatan başka bir problemin habercisi olduğundan mutlaka bir uzmandan destek alınmalıdır.

  • Çocuklarda Yalan Söyleme

    3-5 yaş arasındaki çocukların hayal güçleri çok zengindir. Kendi kendilerine hikayeler uydururlar, masallar anlatırlar. Anlattıkları şeylere kendileri de inanırlar.

    Hatta bazı çocukların hayalî arkadaşları bile vardır. Onunla sohbet ederler, oyun oynarlar. Danışmanlık yaptığım bir okulda 6 yaşındaki bir kız çocuk, avucunda hastalanan hayali arkadaşını getirmişti. “ Ateşi var , onu muayene eder misin , ilaç verir misin ? “ demişti . Ben de muayenesini yapmış hayali olarak ilacını vermiştim.

    Genellikle çocuklar kendilerini yalnız hissettikleri zaman hayali arkadaş edinirler

    • Çocuğun izlediği bir çizgi filmden veya dinlediği bir hikayeden etkilenmesi
    • Kardeşi olmayan tek çocuklar veya evde kardeşler arası büyük yaş farkı olması
    • Anne – baba arası yoğun çatışmaların yaşanması,
    • Boşanma sonucu ebeveynlerin kendi sorunlarına odaklanıp çocukla yeterince ilgilenmemesi
    • Anne ya da babanın ölümü

    Anne babalar bu durumu tam doğru değerlendiremezse, çocuğun yalan söylediğini sanarak paniğe kapılabilirler. Oysa ki anne baba çocuğun hayal gücüyle yalanı birbirinden ayırmalıdır.

     

     
  • Güvenli İnternet Kullanımı

    Maalesef her geçen gün çocuklarımızın başına gelen internet kazaları artıyor. Başlarına kötü şeyler gelmeden anne babalar çocuklarını bilinçlendirmeli ve onlara doğru yolu öğretmelidir. Çocuğunuza uygulayabileceğiniz mini bir test;
    Sorular:
    1. Çok yakın bir arkadaşınız Facebook şifrenizi istedi, ne yapardınız?
    2. İnternetten on line oyun oynadığın bir kişi seninle dışarda görüşüp diğer video oyunlarını paylaşmak istiyor. Sen ne yapardın?
    3. Deniz, Gökçe’nin doğum gününe gidiyor ve orada Gökçe’nin bazı akrabalarıyla sohbet ediyor. Ertesi gün Deniz Facebook sayfasını açtığında , Gökçe’nin amcasının ona arkadaşlık isteği gönderdiğini görüyor. Deniz bu kişiyi çok fazla tanımıyor, sence Deniz ne yapmalı?
    4. Ayşe internetteki bir oyun odasında tanımadığı biriyle konuşmaya başlıyor, birkaç konuşmadan sonra kendinden yaşça büyük olduğunu anlıyor ve bu kişi ona uygunsuz mesajlar atmaya başlıyor, bu durumda Ayşe ne yapmalı?
    5. Bir kafeye gittiniz ve annenize ait bir kredi kartıyla güvenli bir internet sitesinden alışveriş yapacaksınız, neye dikkat ederdin?

    Cevaplar:
    1. Şifreniz sizin özelinizdir. Kimseye söylemeyin, ama söylemek zorunda kalırsanız, işiniz biter bitmez şifrenizi değiştirin. Arkadaşınızla yaşayacağınız olası bir olumsuzluk, şifrenizin kötü niyetle kullanabilme ihtimali yaratabilir.
    2. Kesinlikle ailene haber vermelisin, hatta buluşma sırasında sizi gözlemleyebileceği bir yerde olmasını sağlamalısın. Kötü bir durumda size en çok destek verecek kişiler ailenizdir, unutmayın.
    3. Ailesine haber vermeli, bu konudaki düşüncelerini öğrenip ortak arkadaşları var mı diye bakmalı. Eğer ortak tanıdıkları yoksa asla bu teklifi kabul etmemeli.
    4. Tanımadığın kişiyle asla sanal ortamda bile olsa bir iletişim kurmamalıdır. En doğrusu mesaja cevap vermemek, görmezden gelmektir.
    5. Alışveriş sitelerine eviniz dışındaki bilgisayarlardan bağlandığınızda, tüm bilgiler başkaları tarafından görülebilir. Bu nedenle asla başka yerlerde on line alışveriş yapmamalı.

  • ÇOCUKLARINIZI İNTERNET TUZAKLARINDAN KORUYUN

    Bir pazar günü, akşam üzeri gazetemi okuyordum, bir yandan da kızımın tablet bilgisayarından radyo dinliyordum. Ara sıra bilgisayarına gelen mesajlar yüzünden müzik kesiliyordu,mesajlar o kadar sık gelmeye başladı ki , bilgisayara bakma ihtiyacı hissettim.Gözlerime inanamadım, bir arkadaşlık sitesinden geliyordu mesajlar ve cümlelerin çoğu cinsel içerikliydi.Kızımın da küfürlü yazılara aynı şekilde cevaplar yazdığını gördüm. Daha kızım 15 yaşında , evde ne annesi ne de ben asla bu şekilde konuşmayız, bu kadar kötü kelimeyi nerden biliyor olabilir? Bir saat sonra kızım eve geldi, gördüklerimi anlattım , elindeki telefonunu aldım ve onu da kırdım korkusundan bize söyleyemediğini, yaklaşık üç aydır bunun devam ettiğini anlattı. Sabaha kadar uyuyamadık, ne yapıcağımı bilmiyorum,şimdi ne yapmalıyız doktor hanım?

    Çocuklarınıza bilgisayar kullanmayı ve kurallarını öğretmelisiniz

    Çağımızın elbette vazgeçilmez araçlarından bir tanesi bilgisayar ve internet. Özellikle çocukların ve gençlerin bu hızlı iletişim ağına ayak uydurmaları çok kolay oluyor. Anne babalarının çoğu ne bilgisayar kullanmayı biliyor, ne de internet kullanıcılığının kurallarını.

    Bazı anne babalar ise internet kullanmayı bilseler bile ya oyun sitelerinin, ya da seks sitelerinin bağımlısı olmuşlar bile. Böylece aile içinde çocuğa kötü örnek olduğunun farkına bile varamayan birileri oluyor.

  • ÇOCUKLARA CİNSEL BİLGİ NASIL VERİLMELİ

    Pek çok anne baba çocukları cinsellikle ilgili bir şeyi merak edip sorduğunda veya herhangi bir oyun oynarken fark ettirdiğinde ne yapacaklarını bilememekteler. Bazen panikle bağırıp çocuklarını azarlayarak susturmaya çalışmakta , bazen de hazır olmadıkları bir zamanda yaşlarından büyük ve soyut kavramlardan bahsederek anlayamayacakları bir dille iyice çıkmaza girebilirler.
    Çocuklarınızla cinselliği konuşabilmek için aile içinde hoşgörü, paylaşım ve güven duygusunun yerleşmiş olması gerekmektedir. Eğer birbirinize yeterince zaman ayıracak bir ilişkiniz varsa çocuklarınız sizinle her türlü konuyu konuşabilecek ve soru sorabilecektir.
    En çok sorulan sorular ve önerilerim
    Komşumun 4 yaşındaki oğlu ile aynı yaştaki kızım oyun oynuyorlardı . Arkadaşı kızıma ”ben doktorum, soyunman lazım, seni muayene edeceğim” diyordu. Panikle odaya girdim ikisini de yarı çıplak buldum. Panikle oğlanı giydirp evine yolladım, kızıma da kızıp bir daha onunla böyle oyunlar oynamak yok diyerek bağırıp , odasına kilitleyerek cezalandırdım.sizce ne yapmalıydım doktor hanım?
    Annenin bu tavrı sonucu iki çocuk da suçluluk duyarak , yaptıklarının yanlış olduğu mesajını almış oldular. Böylece merak ettikleri cinsellikle ilgili soru sorma yolları kapanmış oldu. Oysa ki bu çocuklar oyun ortamında bedenlerinin farklarını merak ediyorlardı ve öğrenmeye çalışıyorlardı.
    Anne odaya girdiğinde oyunu durudurmalı, sakin bir şekilde “ sanırım siz bedenlerinizin neden farklı geliştiğini merak ediyorsunuz. Şimdi güzelce giyinin ve ben size ‘ neden kızlar ve erkekler farklı gelişirler’ i anlatayım.” diyerek çocukların boyuna inmeli ve onlarla göz teması kurarak,
    “ kızların cinsel organları içe doğru gelişir, bu girişe vagina denir. Büyüyüp çocuk sahibi olmak istediklerinde çocuk doğurabilmeleri için , karınlarının içinde iki tane yumurtalığı ve bebeğin yaşayacağı bir evi olur. Buna da rahim denir. Bebeklerini emzirebilmeleri için de memeleri on iki yaşından itibaren büyür ve süt verecek hale gelir. “
    “ erkek çocuklarının ise cinsel organları dışa doğru gelişir, iki tane yumurtalıkları ve bir tane penisleri vardır“
    Bu kadar bilgi bu yaş çocuklar için yeterlidir. Böylece ne zaman merak etseler korkmadan, suçlanmadan annelerine soru sorabilecekleri ve doğru cevabı alabilecekleri mesajı çocuklara verilmiş olacaktır.
    Bir akşam üzeri 9 yaşındaki kızım okuldan geldikten sonra odasında oynamaya başladı. İçeri girdiğimde çıplaktı ve oyuncak bebeği ile öpüşmeye çalışıyordu. Kendimi çok kötü hissettim, hemen bebeği elinden aldım ve kızıma bir tokat attım , sen ne yaptığını sanıyorsun, Allah seni görür ve çarpar dedim. “ Sonra ona vurduğum için çok pişman oldum, sizce ne yapmalıydım?
    Çocuklarınıza cinselliğin utanılacak ve ayıp ve günah bir şey olduğu mesajını vererek onun bir ömür boyu cinsellikten suçluluk duymasına neden olabilirsiniz. Oysa şöyle yaklaşmalıydınız;
    Ön ergenlik dönemi dediğimiz bu yaşlarda daha önce doğru cinsel bilgi almamış olan çocuğunuzun merakını fark ederek, sakin bir şekilde “ hadi gel seninle oyun oynayalım, ancak böyle çıplak oynanmaz, önce giyinelim . Sanıyorum bebeğinin sevgiye ve şefkate ihtiyacı var, ona sarılalım ve yanağından öpelim.” Diyerek oyunun seyrini değiştirmelisiniz.
    “ çocuklar büyüdükçe boyları ve zekaları geliştiği kadar onları büyüten hormonları da gelişir. Bu nedenle yetişkinlerin birbirlerini sevme şekillerini merak ediyor olabilirsin. Ancak yetişkin olduktan sonra birbirlerini çok seven bir kadınla bir erkek sarılıp , öpüşebilir, evlenebilir ve aynı yatakta yatabilir. “ bilgisi bu yaş çocuklar için yeterli olacaktır.
    *Haftaya “ ergenlik dönemindeki gençlere cinsel bilgi nasıl verilmeli” yi paylaşacağım.
    10999414_901019909948395_8913152682530269365_n

  • Çocuklar da Depresyona Girebilir

    Son bir aydır 9 yaşındaki kızlarının karın ağrısı, baş ağrısı şikayetleri ile okula gitmek istememe, gerekli gereksiz her şeye ağlama, kendi yatağında yatmak istememe gibi davranış değişiklikleri üzerine çocuk hekimine başvuran aileye ; yapılan muayene ve tıbbi tahlillerin normal olduğu, çocuğun şikayetlerinin psikolojik olabileceğini söylenmişti.
    Aileyle yaptığımız görüşmelerde daha ayrıntılı öykü aldığımızda yemek yeme probleminin de olduğunu, hatta son iki haftadır geceleri alt ıslattığını öğreniyoruz.
    Annesi : kızım “ okulda arkadaşlarım beni sevmiyor, kimse benimle oyun oynamak istemiyor, ben evde seninle kalmak istiyorum diyerek her sabah ağlıyor “ diyordu.
    Öğretmenden alınan bilgi de ise ; ”okulda arkadaşlarıyla asıl kendisi oynamak istemiyor, derslerde dalgın, son birkaç aydır daha içine kapandı, dersleri dinlemiyor” artık demişti.

    Çocukluk çağı depresyonu mutlaka tedavi edilmelidir.

    • Eğer ailede depresyonda olan başka bir birey varsa ve tedavi olmamışsa , mutlaka o birey de tedavi edilmelidir.

    • 7 yaş altındaki çocukların depresyon tedavisinde öncelikle oyun terapisi yer almaktadır.

    • Okul çağı veya ergenlik dönemindeki çocukların depresyon tedavisinde ise , psikoterapinin yanı sıra ilaç tedavisi kullanılmaktadır.

    • Eğer ” küçücük çocuk ilaç mı kullanırmış “ gibi bir düşünce ile tedavi geciktirilir ise problem daha da derinleşebilir.