Bu gün çocuk bayramı…

Bu gün çocuk bayramı…

Heyecanla hüzün arasında gidip geliyorum. Heyecanlanıyorum, çünkü; hangi yaşta olursak olalım, bir tarafımız hep çocuk kalıyor. Uçurtma şenliklerini, lunaparkları, palyaçoları hala çok seviyorum. Ne zaman elma şekeri görsem satın alasım geliyor.

Hüzünleniyorum çünkü sahip oldukları çocukluklarının veya çocuklarının kıymetini bilmeyen o kadar çok aile var ki…

Yıllar önce bir tüp bebek merkezinde danışmanlık yapıyordum. Çocuk sahibi olmak için o kadar çırpınıyordu ki insanlar , varlarını yoklarını harcıyorlardı. Bazen birbirlerini çok sevmelerine rağmen sırf çocukları olmadığı için boşanıyorlardı. Bir yandan buna şahit olurken, öbür yandan Aile Danışmanlığı yaptığım anne babaların çocuklarını dövmelerine, aşağılamalarına da şahit oluyordum.

Biliyorum hayat koşulları zor, ama hep zordu ve zor olacak, çünkü Türkiye de yaşıyoruz, yani krizler ülkesinde, hangi sabah hangi gündemle uyanacağımzı belli değil. “Şu işlerim bir bitsin, şu sıkıntıları bir atlatayım, çocuklarımla ilgileneceğim, zaten hep onlar için çalışıyoruz” diyen anne ve babalar, ertelenen hayatlar… Ertelenen hayatların ardından   “ keşke “ lere dönüşen yaşlar.

Çocuklarınıza sıkı sıkı  sarılın

Nasıl ki, büyüdüğümüzde hep çocukluk anılarımızı özlemle anıyorsak, sizin çocuklarınız da büyüdüğünde kendi çocukluğunu hatırlayacak. Gelin henüz çocuğunuzun yaşam defterinin sayfaları yeni yazılıyorken , o sayfaları güzel anılarla, paylaşımlarla ve unutamayacağı duygularla dolduralım.

Onlara zaman ayırın, sözlerini kesmeden ne demek istediklerini dinleyin. Günde 1 saat bile olsa göz göze diz dize oyun oynayın, onlara kendi anılarınızdan ve çocukluğunuzdan parçalar içeren hikayeler anlatın. Arkadaşlarıyla tanışın, bir arada zaman geçirmelerine fırsat tanıyın.

Onların defterleri güzel yazılsın ki, bir gün kendi çocuklarının da sayfalarını güzel anılarla yazsınlar.

Çocuklarınızın ve sizin yüzünüz, tıpkı 23 Nisan gibi her gün gülsün…