Çocuklarına karşı fiziksel ve duygusal sevgilerini gösteren , onlara bunu hissettiren babalar olduğu gibi, hiç sevgisini göstermeyen, hatta bunu yanlış olarak kabul eden babalar da vardır. Özellikle geçmiş yıllarda, çocuğunu kucağa almak, bir başkasının yanında sevip öpmek ayıp sayılırdı. . Hala “babam benim hiç başımı okşamadı “ veya “ düşünüyorum da babama dair hatırladığım hiçbir ortak anımız yok “ diyen bir çok kişi var.
Bu tür ailelerde çocukların psikolojik olarak ihtiyaçları ya karşılanmaz ve görmezden gelinir ya da düşmanca davranışlarla bastırılır. Gelecekte kendisi de her şeye ve herkese karşı düşmanca davranır.
Sevginin kalbe gömüldüğü ve ifade edilmediği ailelerde , çocuklar sevilmediklerini düşünürler, özgüvenleri ve kendilerine yönelik olumlu algıları düşük olur. “Beni kimse sevmiyor, çünkü ben sevilmeye layık değilim” düşüncesini geliştirirler.
İlgisizliğin en önemli belirtisi; babayla çocuk arasındaki iletişimin olmayışıdır. Hem çocuğun denetimi, hem de ilgi ve ihtiyaçlarına olan duyarlılığı son derece dü¬şük olduğu için çocuklarını ihmal ederler. Hatta reddederler. Çocuğun bakım ve sorumluluğunu ya anneye ya da anneanne- babaanne gibi yakınlarına bırakırlar.
Çocuklarının nerede olduğuyla , kimlerle olduğuyla ve ne yaptığıyla ilgilenmezler. Çocuklarına zaman ayırmaz, onu yapacakları işe engel olarak görür ve elden geldiğince kendilerinden uzak tutarlar.
Unutmamalı ki; eğer baba çocuklarını veya eşini suistimal ediyor, eleştiriyor , ihmal ediyor ya da onlara kötü davranıyorsa veya zarar veriyorsa bunun temelinde kendi ailesi tarafından suistimal edilişi ve çocukluğunda yaşadığı, kendisine zarar veren kötü deneyimler yatmaktadır. Mutlaka aile bireylerine bu durum fark ettirilmeli ve diğer aile bireylerinin daha fazla zarar görmemesi için profesyonel destek alınmalıdır.
Bir yanıt yazın