Aya Psikoakademi, Çocuk – Ergen Psikoterapisi, Oyun Terapisi Eğitimi
Arama

0(535) 055 30 35

  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • Dr. Obengül EJDER
    • Ekibimiz
    • Aya Yönetim Gelişim Merkezi
    • Referanslarımız
  • AYA PSİKOAKADEMİ
    • Çocuk ve Ergen Psikoterapisi Eğitimi
    • Oyun Terapisi Eğitimi (BOTE)
    • Aile Danışmanlığı Sertifika Programı
    • Psikodinamik Psikoterapi ve Görüşme Teknikleri Eğitimi
    • Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikopatolojisi Eğitimi
    • Yetişkin Psikopatolojisi Kişilik Bozuklukları Eğitimi
    • Aile, Evlilik ve Cinsel Terapi Eğitimi
    • Psikolojik Testler Eğitimi
    • Ego Psikolojisi & Savunma Mekanizmaları Eğitimi
  • DANIŞMANLIK
    • Aile ve Evlilik Terapisi
    • Cinsel Terapi
    • Çocuk ve Ergen Psikoterapisi
      • OYUN TERAPİSİ
      • PSİKOLOJİK TESTLER
    • Bireysel Psikoterapi
    • Bağımlılık Terapisi
    • Online Terapi
  • BASIN
    • HÜRRİYET
    • GAZETE VE DERGİLER
    • VİDEO
  • İLETİŞİM
EĞİTİM KAYIT
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
    • Dr. Obengül EJDER
    • Ekibimiz
    • Aya Yönetim Gelişim Merkezi
    • Referanslarımız
  • AYA PSİKOAKADEMİ
    • Çocuk ve Ergen Psikoterapisi Eğitimi
    • Oyun Terapisi Eğitimi (BOTE)
    • Aile Danışmanlığı Sertifika Programı
    • Psikodinamik Psikoterapi ve Görüşme Teknikleri Eğitimi
    • Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikopatolojisi Eğitimi
    • Yetişkin Psikopatolojisi Kişilik Bozuklukları Eğitimi
    • Aile, Evlilik ve Cinsel Terapi Eğitimi
    • Psikolojik Testler Eğitimi
    • Ego Psikolojisi & Savunma Mekanizmaları Eğitimi
  • DANIŞMANLIK
    • Aile ve Evlilik Terapisi
    • Cinsel Terapi
    • Çocuk ve Ergen Psikoterapisi
      • OYUN TERAPİSİ
      • PSİKOLOJİK TESTLER
    • Bireysel Psikoterapi
    • Bağımlılık Terapisi
    • Online Terapi
  • BASIN
    • HÜRRİYET
    • GAZETE VE DERGİLER
    • VİDEO
  • İLETİŞİM
  • Ev
  • Tükenmişlik Sendromu
  • Bireysel Danışmanlık, Çocuk - Ergen Danışmanlığı, Psikolojik Sorunlar
  • Tükenmişlik Sendromu

Tükenmişlik Sendromu

prosman@gmail.com2014-02-27T23:38:06+03:00

Geçen gün ilkokul 3. sınıf öğrencisi ile sohbet ediyordum. T.C. Kimlik numarasını ezbere bildiğini fark edince şaşırdım, yanında 8.sınıf öğrencisi vardı, hemen atladı “ bizler sınav çocuklarıyız, hayatımız sınavlarla geçiyor , tabi ki  ezbere bileceğiz numaramızı”  dedi.

Daha ilkokul hayatında  başlıyor, rekabet, beklenti yüksekliğini karşılama ihtiyacı, zamanının çoğunu yaptığın işe harcanması , okuldan sonraki yani mesai bitiminden sonraki zamanı bile iş için geçirme .

Böylece zamanı yönetme baskısı küçük yaşlarda omuzlara biniyor. Bu yaşlarda öğreniliyor mutluluğun, huzurun, fiziksel ve ruhsal sağlığın için yatırım yapmaya vakit bulamama, yani   “  BEN “ kimliğine sırt çevirme.

Önce başarı için puan peşinde koşmayı öğreniyor, ardından da para ve kariyer peşinde koşmayı. Çünkü iyi bir okul için, iyi bir üniversite için, iyi bir iş için ve en önemlisi de hayal edilen yaşam standartlarına kavuşmak için sadece çalışmak gerekli  fikri pompalanıyor.

Oysa ki kendisi ile barışık olmayan, aile ve sosyal çevresine zaman ayıramayan, sürekli bilgisayar , telefon gibi teknolojik cihazların tacizine maruz kalan , sağlıklı beslenemeyen, yeterince uyuyamayan kişilerin kariyer ve paraya ulaşması mümkün olsa da sağlıklı bir bedene ve ruha sahip olması imkansızlaşıyor. Kronik stresin ve yorgunluğun yarattığı fiziksel ve duygusal çöküş  kaçınılmaz oluyor.

Bu çöküş kendisini; işi savsaklama, işe gelmeme veya geç gelme, işi bırakmaya eğilim olarak göstermeye başlıyor.

İş kazalarında artış,insan ilişkilerinde uyumsuzluk, eş ve aile bireylerinden uzaklaşma, fazla sigara ya da alkol kullanımı , yorgunluk, bitkinlik, uyku bozuklukları, baş ağrısı, uyuşukluk, solunum güçlüğü, ürtiker tarzı cilt problemleri , sindirim güçlükleri vb. gibi  bireysel veya toplumsal düzeyde performansı olumsuz yönde etkiliyor.

Bu nedenle çalışanlarda görülen Burnout Sendromu olarak da adlandırdığımız mesleki tükenmişlik sendromunun mümkün olan en kısa zamanda anlaşılması, tanınması ve baş edebilmek için doğru müdahalelerde bulunulması gerekiyor.

Çünkü bu durum sadece tükenmişliği yaşayan kişiyi değil, başta ailesini, arkadaşlarını, çalıştığı kurumu ve hatta  hizmet verdiği kişileri de önemli ölçüde negatif etkiliyor.

Kronik yorgunluğun ve tükenmişliğin önlenebilmesi için öncelikle işverenlere büyük sorumluluk düşmektedir;

  • Çok net bir şekilde çalışanların rollerinin sınırları belirlenmeli,
  • Rol çatışmaları mümkün olduğunca en aza indirilmeli
  • İşin doğası gereği sorumluklar paylaştırılmalı
  • Çalışma saatleri bireyin önemli ihtiyaçlarına göre esnekleştirilmeli,
  • Ücret politikaları performansa yönelik ancak adil olmalı ,
  • İş güvencesi verilmeli ,  sürekli  işini kaybetme korkusu ile  karşı karşıya getirilmemeli
  • Çalışanın yeteneklerine, teknik bilgi ve donanımına uygun iş , kariyer imkanı ve ücret verilmeli
  • Çalışanın mesleksel gelişimi için hizmet içi eğitimlerine destek olunmalı,
  • Gereksiz bürokratik adımlar, kırtasiye işleri, amacına uygun olmayan ve uzun toplantılar engellenmeli
  • Aydınlatma, havalandırma, ısı, v.s. gibi fiziksel mekan ergonomik hale getirilmeli
  • Yöneticiler tarafından ısrarlı ve bilinçli bir şekilde yapılan duygusal saldırı, ayrımcılık ve zorbalık olarak da tanımlanan “Mobbing” e müsaade edilmemeli
  • Teknolojik gelişmeler  sonucu  üretimin otomatikleştiği, özellikle de seri imalatın olduğu iş kollarında yaşanan tek düze çalışma koşulları iyileştirilmeli
  • Yaşanılan monotonluğun işçiler  üzerinde umutsuzluk, sıkıntı, gerilim, ilgisizlik, pasif direnme, saldırganlık gibi ileri derecede psikolojik ve sosyal bozukluklara neden olabileceği için bu durum erken tanınmalı ve psikolojik yardım alınması sağlanmalı
  • Çalışanların içsel motivasyonlarını kazanmalarına yönelik sosyal ve kültürel faaliyetler organize edilmeli,
  • Çalışanların iş stresi sürekli gözlemlenmeli ve iş dağılımı buna göre yapılmalı
  • Çalışanların da yönetimin aldığı kararlarda söz sahibi olabilmesi için her yıl  toplantılar ya da anketler yapılmalı

 

Bireysel olarak yapabilecekleriniz ise;

  • Öncelikle ; “Mükemmel olmak zorundayım, başkalarını memnun etmek zorundayım, kontrolü tekrar elime almam lazım vb.” mükemmelliyetçi düşünce yapınızı değiştirmelisiniz
  • Yapacağınız işi iyi tanımalı, işin sınırlarını, zorluklarını göz önünde bulundurulup, kendi yeterliliğinize ve sınırlarınıza göre  sorgulamalı ve gerçekçi bir bakış açısı ile bakmalısınız.
  • Mesai saati bitiminde kendinize mutlaka 30 – 60 dakika ayırmalısınız.( imkansız demeyin,  farz edin ki mesai bir saat geç bitti )
  • Bu süre içinde yürüyüş veya başka bir spor dalı ile uğraşabilir , sanatsal faaliyetlere katılabilir, arkadaşlarınızla buluşabilirsiniz.
  • Öğle tatilinde farklı kişilerle yemek yiyip, farklı konularda sohbet edebilirsiniz
  • Çocuklarınızla yaşlarına uygun vakit geçirip, onlarla günde en az yarım saat oyun oynayabilirsiniz
  • Hafta sonları yakın çevrenizde kısa tatiller yapabilir, yıllık izinlerinizde mutlaka farklı mekanları, zevkinize göre ilginiz çeken, dinlenebileceğiniz ortamları seçebilirsiniz.
  • Hayatınızda nükteye, mizaha daha fazla yer verebilirsiniz  

 

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Related Posts

11May11 Mayıs 2015

İlişkiyi Terörist Yapan Bir Duygu: Kıskançlık

Kıskançlık, Shakspeare ‘in deyişi ile “ yeşil gözlü canavar “ … Bir çok çiftin yakından tanıdığı bir duygu. Aşkın karanlık... daha fazla oku
19Mar19 Mart 2014

Çocuklarınızı İnternet Tuzaklarından Koruyun

Bir pazar günü, akşam üzeri gazetemi okuyordum, bir yandan da kızımın  tablet bilgisayarından radyo dinliyordum. Ara sıra bilgisayarına gelen mesajlar... daha fazla oku
28Şub28 Şubat 2014

Sınırlayıcı İnançlar ve Düşünce Virüsleri

21.yüzyılın sihirli kelimesi “Değişim” , vazgeçilmez kavramı ise  “Kişisel Gelişim”  oldu…Gerek bireysel gerekse kurumsal alanda mutluluğu ve başarıyı yakalamak isteyenler... daha fazla oku
01Haz1 Haziran 2015

ÇOCUKLARINIZI İNTERNET TUZAKLARINDAN KORUYUN

Bir pazar günü, akşam üzeri gazetemi okuyordum, bir yandan da kızımın tablet bilgisayarından radyo dinliyordum. Ara sıra bilgisayarına gelen mesajlar... daha fazla oku
22Şub22 Şubat 2014

Çocuklara doğru zamanda cinsel eğitim verilmeli

Cinsellik biyolojik ve sosyal olarak inşa edilen, kültürel ve dini inançları yansıtan bir olgudur. Çocuklukta başlayan cinsellik kavramı, ergenlik dönemi... daha fazla oku
11May11 Mayıs 2015

İlgisiz ailelerde yetişen çocuklar

Eğer çocuğunuza karşı ilgisiz, onun gerçek ihtiyaçlarından bir haber, herkesin sadece kendi hayatını yaşadığı tarzda bir aile hayatınız olursa; bir... daha fazla oku
04Oca4 Ocak 2016

Anneler Dikkat!

Toplumumuzda kız çocuk ve baba arasındaki ilişkiler mesafelidir. Anne bu ilişkide bir tür arabulucu konumundadır ve aslında biraz da böyle... daha fazla oku
30Eki30 Ekim 2015

ZİHİN EGZERSİZ PROGRAMLARI

SMART MOVES Psiko-motor beceriler çocuğunuzun okulda veya evde hayati önem taşıyan , resim yapmaktan yazı yazmaya, bisiklet binmekten yüzmeye, kaslarımızı etkileyen... daha fazla oku
13Ara13 Aralık 2016

ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ ERKEK ÇOCUKLAR ve CİNSEL GELİŞİMLERİ

ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ ERKEK ÇOCUKLAR ve CİNSEL GELİŞİMLERİ Ergenlik döneminde gencin bedeni hızla büyürken, ruhsal olgunlaşma daha yavaş geliştiğinden bu duruma uyum... daha fazla oku
30Eki30 Ekim 2015

BABALARA ÖNERİLER

• Bebekliğinden itibaren bakımında rol alın  • Çocuğunuza varlığınızı hissettirin, onu kucaklayın, • Yaşları kaç olursa olsun haftanın en az bir günü... daha fazla oku

Recent Posts

  • Madde Bağımlılığı Nedir ve Nasıl Anlaşılır?
  • Dr. Obengül EJDER ile Sineterapi Atölyesi
  • Ergenlik Döneminde Sosyal Medya Kullanımı
  • Evlilikte Aldatma ve Türleri
  • Ergenlik Döneminde Arkadaş Baskısı

Recent Comments

Görüntülenecek bir yorum yok.

Aya Psikoakademi

Telefon: 
0(535) 055 30 35
0(539) 386 0256
E-Mail
ayapsikoakademi@gmail.com

Eğitim Hattı

0(535) 055 30 35

Ata Psikoakademi

Gizlilik PolitikamızSatış SözleşmesiMesafeli Satış SözleşmesiHakkımızdaİletişim

Follow Us

Porto © 2022. All Rights Reserved.

Yardıma mı ihtiyacınız var?