Etiket: depresyon tedavisi

  • Çocukluk Çağında Depresyon

    TRT Çukurova’nın konuğu Dr. Obengül EJDER Çocukluk Çağında Depresyon hakkında bilgilendirmesi.

  • Çocuklar da Depresyona Girebilir

    Son bir aydır 9 yaşındaki kızlarının karın ağrısı, baş ağrısı şikayetleri ile okula gitmek istememe, gerekli gereksiz her şeye ağlama, kendi yatağında yatmak istememe gibi davranış değişiklikleri üzerine çocuk hekimine başvuran aileye ; yapılan muayene ve tıbbi tahlillerin normal olduğu, çocuğun şikayetlerinin psikolojik olabileceğini söylenmişti.
    Aileyle yaptığımız görüşmelerde daha ayrıntılı öykü aldığımızda yemek yeme probleminin de olduğunu, hatta son iki haftadır geceleri alt ıslattığını öğreniyoruz.
    Annesi : kızım “ okulda arkadaşlarım beni sevmiyor, kimse benimle oyun oynamak istemiyor, ben evde seninle kalmak istiyorum diyerek her sabah ağlıyor “ diyordu.
    Öğretmenden alınan bilgi de ise ; ”okulda arkadaşlarıyla asıl kendisi oynamak istemiyor, derslerde dalgın, son birkaç aydır daha içine kapandı, dersleri dinlemiyor” artık demişti.

    Çocukluk çağı depresyonu mutlaka tedavi edilmelidir.

    • Eğer ailede depresyonda olan başka bir birey varsa ve tedavi olmamışsa , mutlaka o birey de tedavi edilmelidir.

    • 7 yaş altındaki çocukların depresyon tedavisinde öncelikle oyun terapisi yer almaktadır.

    • Okul çağı veya ergenlik dönemindeki çocukların depresyon tedavisinde ise , psikoterapinin yanı sıra ilaç tedavisi kullanılmaktadır.

    • Eğer ” küçücük çocuk ilaç mı kullanırmış “ gibi bir düşünce ile tedavi geciktirilir ise problem daha da derinleşebilir.

  • Depreyon Tedavisinde İlaç Şart Mı?

    • “Ben ilaçların bir işe yaradığını düşünmüyorum”
    • “ Arkadaşım bir kutu ilaç bitirmiş hiçbir işe yaramamış”
    • “ Yan etkisi çok diyorlar , konuşarak tedavi istiyorum“
    • “ İlaçlar bağımlılık yapar kullanmak istemiyorum”
    • “ 2 yıldır ilaç kullanıyorum , başka bir yöntem yok mu”
    • “ Arkadaşım bana şu ilacı tavsiye etti, içtim bir işe yaramadı “

    Bu ve benzeri onlarca söylemle her gün karşılaşıyorum. Özellikle depresyon, anksiyete, panik atak tedavisinde ilaç içmek istemeyen ya da doktor doktor dolaşıp farklı ilaç deneyen ve iyileşmeyeceğine inanan birçok danışanım var.

    Oysa ki tıpta “HASTALIK” yok “HASTA” vardır. Yani her hasta kendine özgüdür ve kendine özel bir tedavi protokolü olmalıdır. Çünkü yaşadıkları olaylar, depresyona giriş nedenleri ya da çevresel faktörleri farklı farklıdır.

    Depresyon tedavisinde amaç, kişinin yaşadığı belirtilerin tam olarak yatışmasını sağlamanın yanı sıra toplumsal ve iş yaşamındaki işlevselliğini yeniden kazanmasını sağlamaktır. Bu nedenle sağlıklı bir tedavi  ne sadece ilaçla ne de sadece psikoterapi ile mümkündür.  Her ikisinin de beraber olduğu PSİKOFARMAKOTERAPİ dir.

    İLAÇLAR ARABANIN BENZİNİ GİBİDİR

    Son model bir araba düşünün , evinizin önünde park edilmiş ve sizden kullanmanız isteniyor. Eğer hiç benzini kalmamışsa bu arabayı çalıştıramazsınız bile. İlaçlar arabamızın benzini gibidir. Ancak bir bardak benzinle de çalışmaz , deponun tam dolabilmesi için zamana ihtiyaç vardır. Bu nedenle  ilacın yararlı etkilerinin görülebilmesi için;

    • Doktorunuzun önerdiği ilacı  zamanında ve düzenli almalısınız
    • faydasını hissetmek için 2-4 hafta gibi bir sürenin geçmesi ne müsaade etmelisiniz
    • Kendinizi iyi hissetseniz bile depreşmeyi ve yinelemeyi önlemek için en az 6 ay – 1 yıl kullanmaya devam etmelisiniz
    • Kendi başınıza bırakmamalı, doktorunuzun kontrolünde azaltılmış dozlarla bırakmalısınız
    • Bağımlılık yapma riski olan ilaçlar yeşil veya kırmızı reçete ile verilir. Beyaz reçete ile aldığınız ilaçlar bağımlılık yapmasa da çok uzun süre kullanımı çeşitli yan etkilere sebep olabilir, bu nedenle doktorunuzun tavsiye ettiği çeşitli testleri yaptırmalısınız

    PSİKOTERAPİ SÜRÜCÜ KURSUNA BENZER

    Arabanıza benzin koymak yetmiyor elbette. Eğer arabayı kullanmayı bilmiyorsanız veya ehliyetiniz var ama hala direksiyon eğitimine ihtiyacınız varsa ; yine arabayı kullanmakta zorlanırsınız. Eğer yeterince öğrenmezseniz kaza yapma riskiniz hep yüksek olacaktır.

    Psikoterapiyi sürücü kursu gibi düşünün. Araba gibi kendinizi ve sorunlarınızı iyi tanımalısınız, trafik kuralları gibi bireysel ve toplumsal yaşamanın kurallarını iyi bilmeli ve uygulayabilmelisiniz , arabanızın yedek parça ihtiyacı gibi hayatınızda sahip olduğunuz yeteneklerinizi, kişisel ve genetik özelliklerinizi iyi bilmeli , gerekirse yeni donanımlar edinmelisiniz.

    • Arabayı kullanmayı gerçekten bilmiyor olabilirsiniz, nerde hayatın frenine nerede gazına basacaksınız ,
    • Araba kullanmayı biliyorsunuzdur ama kısıtlı imkanlara sahibim diye bir kısır döngü içinde dolanıp duruyor olabilirsiniz
    • Gitmeyi düşündüğünüz hedefiniz net olmayabilir, sürekli yolunuzu değiştiriyor olabilirsiniz
    • Hedefiniz için gerekli donanıma sahip olmayabilirsiniz
    • Gerekli donanıma sahipsinizdir ama ya farkında değilsinizdir ya da donanımlarınızı yanlış kullanıyorsunuzdur

    İşte bu nedenle hayatınızda yaşadığınız güçlüklerle baş edebilmek için sadece ilaç tedavisi yetmemektedir. İlaç tedavisinin yanı sıra geçmiş bireysel ve ailesel öykünüzün alındığı, neden sonuç ilişkisinin kurulduğu , mevcut kişisel özelliklerinizin ortaya çıkarıldığı, yeni bir bakış açısı ile yeni  davranışlar kazanmanıza yardımcı olacak psikoterapi tedavisi de görmelisiniz.

     

    depresyon-tedavisi-ilac

  • Kanser ve Desresyon

    Kolon kanseri olduğunu öğrenen 62 yaşındaki erkek hastam, hastalığını öğrendiği ilk süreçte , önce “ bu mümkün değil, bu doktorlar bir şey bilmiyor “ diyerek hastalığını red etmişti. Ardından Ankara ve İstanbul’da çeşitli üniversitelere ve  doktorlar gitmiş, defalarca tetkikler yaptırıp yanlışlık var düşüncesini ispat etmeye çalışmıştı. Oğlu ve eşi sürekli onunla didişiyor, “baba bak geç kalıyoruz, bir an önce ameliyat olman gerekiyor “ diyorlardı. Teşhisin kesinleşmesi ile birlikte artık hastalığı kabullenmek zorunda olan hastada birden yemek yemek istememe, aşırı uyku isteği, sinirlilik, hatta eşine bu güne kadar hiç yapmadığı kadar hakaret ve eleştiri içeren cümleler sarf ediyordu. Oğlunun dışarı çıkmasına müsaade etmiyor, en küçük bir sese bile tahammül edemiyordu. Giderek içe kapanmış, hem cerrahi müdehaleyi hem de tıbbi tedaviyi reddediyordu. Hiçbir güç onu hastanenin kapısından içeri sokamıyordu. Ailesi çaresiz kalmış ve benden yardım istemişti. Burada hastanın yaşadığı şey ölüm korkusu, çaresizlik, çevreye bağımlı olma korkusu gibi düşünce ve kaygıların tetiklediği depresyondu. Kanser hastalarının  % 50 si tanı, tedavi veya hastalığın herhangi bir aşamasında tıbbi ve psikoterapik desteğe ihtiyaç duyacak düzeyde  depreyona girerler. Antidepresan kullanımının yanında alacakları psikolojik destek , hastanın iyileşme sürecine kesinlikle katkıda bulunacaktır.

    Depreyon Belirtileri:

    • İlgi ve zevk azalması
    • Sıkıntı, bunaltı, halsizlik
    • Ağlama isteği, karamsarlık
    • Uyku bozukluğu
    • İştahta aşırı azalma  ya da artma
    • Aşırı sinirlilik
    • Ölüm korkusu
    • Bedensel şikayetlerde artış
    • İçe kapanma
    • Alkol kullanma isteği
    • Tedaviyi reddetme ya da geciktirme
    • İntihar düşüncesi

    Depresyon riskini arttıran sebepler:

    • Daha önceden depresyon hikayesinin olması
    • Alkol veya madde kötüye kullanımın olması
    • Kanserin ileri evrede veya uzak organ tutulumu yapmış olması
    • Yeterince aile ve çevresel desteğinin olmaması
    • Kontrol edilmekte güçlük çekilen ağrının olması
    • Kemoterapiye bağlı yan etki
    • Hormonsal veya nörolojik değişiklikler ( hipotirodi, böbrek yetmezliği vb. )

    AİLE DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ

    Aile bireylerinin hastayı ve hastalığı algılayışı direk hastanın kendisini etkiler. İlişkilerinde dengeli, duygularını rahat ifade eden, aile içi çatışmaların az yaşandığı , iş birliğinin fazla olduğu, rol karmaşasının yaşanmadığı ailelerde hastanın kanser hastalığına uyumu daha kolay olmaktadır. Aşırı koruyucu ya da katı tutum ve davranışlarla çatışmaların sık yaşandığı ailelerde,  rollerin net olmadığı, sevgi , saygı ve ilginin az olduğu ailelerde tam tersi  hastalığa uyum güçleşmekte depresyon artmaktadır. Elbette hastalığın uzaması, peryodik hastaneye yatışlar, aile bireylerinin fiziksel ve duygusal kaynaklarının tükenmesine ve desteğinin azalmasına neden olabilmektedir. İşte tam bu noktada kanser hastalarının psikolojik olarak desteklendiği kadar ,  aile bireylerinin de doğru yönlendirilmeye, bilgilendirilmeye ve psikolojik desteğe ihtiyacı vardır.  

  • Çocuklar da Depresyona Girebilir

    Son bir aydır 9 yaşındaki kızlarının karın ağrısı, baş ağrısı şikayetleri ile okula gitmek istememe, gerekli gereksiz her şeye  ağlama, kendi yatağında yatmak istememe gibi davranış değişiklikleri üzerine çocuk hekimine başvuran aileye ; yapılan muayene ve tıbbi tahlillerin normal olduğu, çocuğun şikayetlerinin psikolojik olabileceğini söylenmişti.

    Aileyle  yaptığımız görüşmelerde daha ayrıntılı öykü aldığımızda yemek yeme probleminin de olduğunu, hatta son iki haftadır geceleri alt ıslattığını öğreniyoruz.

    Annesi : kızım  “ okulda arkadaşlarım beni sevmiyor, kimse benimle oyun oynamak istemiyor, ben evde seninle kalmak istiyorum diyerek her sabah ağlıyor “ diyordu.

    Öğretmenden alınan bilgi de ise ; ”okulda arkadaşlarıyla asıl kendisi oynamak istemiyor, derslerde dalgın, son birkaç aydır daha içine kapandı, dersleri dinlemiyor” artık demişti.

    Çocuklar ailelerinin aynasıdır

    Ailede yaşanılan sıkıntılar, tartışmalar , fiziksel veya ruhsal hastalıklar, boşanma aşamasına gelen evlilik problemleri sağlıklı çözümlenemediğinde çocuklara yansır.

    Depresyon aile içinde yayılma özelliği olan bir hastalıktır. Bu nedenle evde yaşayan aile bireylerinin de mutlaka gözden geçirilmesi gerekmektedir.  Çünkü bazen depresyonda olan ebeveyn her şeyi olumsuz görme nedeni ile çocuğun sorunlarını büyütebilir veya kendi problemleri ile o kadar ilgilidir ki çocuğunun yaşadığı sorunları fark edemeyebilir .

    Bu örneğimizde de anne baba arasında süregelen tartışmalar, babanın evi terk etmesi, annenin çalıştığı kurumdaki maddi ve yönetimsel sorunları nedeni ile evde yaşanılan kaos, çocuğun  fiziksel ihtiyaçlarının fazlasıyla karşılanırken, duygusal ihtiyaçlarının görmezden gelinmesi , tıpkı depresyonda olan annesi gibi çocuğun da depresyona girmesine neden olmuştu.

    Çocukluk çağı depresyonu mutlaka tedavi edilmelidir

    • Eğer ailede depresyonda olan başka bir birey varsa ve tedavi olmamışsa , mutlaka o birey de tedavi edilmelidir.
    • 7 yaş altındaki çocukların depresyon tedavisinde öncelikle oyun terapisi yer almaktadır.
    • Okul çağı veya ergenlik dönemindeki çocukların depresyon tedavisinde ise , psikoterapinin yanı sıra ilaç tedavisi kullanılmaktadır.
    • Eğer “küçücük çocuk ilaç mı kullanırmış” gibi bir düşünce ile tedavi geciktirilir ise  problem daha da derinleşebilir.

    Çocuklar Da Depresyona Girebilir