Etiket: alkolik anne baba

  • Alkolik Ebeveynler

    Ne yazık ki toplumun büyük sorunlarından biri de alkolizm. Genellikle bu gerçeği ne alkolikler ne de aileleri kabul etmek istemezler.

    Alkolizm evin içinde yaşayan bir dinazor gibidir. Dışarıdan bakıldığında görmemek mümkün değildir. Fakat o evin halkı bu canavardan nasıl kurtulacaklarını bilemedikleri için onu görmezden gelmeyi tercih ederler. Ancak bu şekilde hayatlarını sürdürebilirler.

    Alkolik bir babaya sahip olan çocuklar, daha küçük yaşlarda sır tutmayı öğrenirler. Bir süre sonra her şey o kadar doğalmış gibi gelir ki , evdeki herkes üç maymunu oynayarak ( görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum) yaşamaya çalışır.

    Babası alkolik olan bir danışanım çocukluğunu bakın nasıl hatırlıyor;

    • Babam sert adamdı, sevgisini hiç göstermezdi
    • Bazen gecenin bir yarısı, sonuna kadar zili çalar “ yatıyor musunuz siz, babanıza hiç saygınız yok mu, insan babasını beklemez mi? “ diye bağırırdı. Bazen de sabaha karşı annem merak eder, onu balkonda beklerdi. Sonra ağabeyimi kaldırırdı; “ git bak bakalım nerde kaldı ? “ diye. Ağabeyim sokaklarda babamı arardı, bir yerlerde sızmış bulur, sürükleyerek eve getirirdi. Eğer kendinde değilse içimiz rahat ederdi, çünkü bizi dövecek , hatta kavga edecek hali bile olmazdı.
    • Çok küçüktüm, herkes babasını sırtında taşıyarak getirir sanırdım. Babamın ayakkabılarını çıkarmak benim görevimdi. İşin garip tarafı “ Biz ne yapıyoruz? Niye yapıyoruz” diye hiç sorgulamazdık.
    • Ailemizin büyük sırrıydı, hiç kimse bilmemeli, duymamalıydı. Sabah olduğunda babam işine giderdi, esnafla sohbet ederdi, her şeyin yolunda gittiği normal bir aile gibi yaşardık.
    • Maalesef ne bir gün top oynadık, ne de maç seyrettik, hep “ vaktim yok, yorgunum “ derdi , evde asla gürültü istemezdi
    • Yıllar sonra fark ettim, yaşadığımız bu büyük işkence; annemi ve bizi birbirimize bağlayan en önemli ve tek bağdı.

    Alkolik bir ebeveyne sahip olan çocuklar;

    • “Normal aile” oyunu oynanırken, derin yaralar alırlar
    • Küçük yaştan itibaren sır tutmayı öğrenirler
    • Alkolik olan bireyle çocuk gibi ilgilenilmek zorunda kalındığından, evdeki asıl çocukların fiziksel ve duygusal ihtiyaçları görmezden gelinir
    • Özgüvenlerini kaybederler
    • Utandıkları için, arkadaş edinmekte güçlük çekerler
    • Ya çekingen ve içe kapanık olurlar, ya da hırçın ve saldırgan
    • Gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini sürekli inkar etmek zorunda kalırlar
    • Alkolik olan ebeveynlerini iyileştiremedikleri için suçluluk duygusu yaşarlar
    • Gerçek duygu ve düşüncelerini saklamak için yalan söylerler
    • Bir gün büyüdüklerinde de başkalarının kendilerine yalan söylediğini sanarak, kimseye güvenemezler
    • Büyük sırrı paylaşan aile bireylerine karşı sadakatla bağlı olurlar
    • Bu sadakat duyguları, ileride eşlerine ya da ait olmaya çalıştıkları gruplara karşı körü körüne bağlılık şeklinde devam eder

    ·   Genellikle farkında olmadan tıpkı kendi ebeveynleri gibi aciz ve çaresiz olan eşler seçerler. Kurtarıcı misyonu edinerek, onu korur, kollar iyileştirmeye çalışırlar

  • TOKSİK ANA BABALAR

    Hepimiz anne babalarımızın içimize ektikleri zihinsel ve duygusal tohumlarla büyüyoruz. Sağlıklı ailelerde bu tohumlar; sevgi, saygı, bağımsızlık ile ekilirken, ne yazık ki pek çok ailede korku, suçluluk, baskı ile ekiliyor.
    Bu tohumlar biz büyüdükçe filizleniyor, yetişkin olduğumuzda duygularımızı, davranışlarımızı, dolayısıyla başkaları ile olan ilişkilerimizi etkiliyor.

    Elbette ki mükemmel anne baba olmak imkansız. Birçok anne –babanın bazen öfkesini kontrol edemeyip bağırdığı, bazen aşırı kontrolcü ve müdahaleci davrandığı olmuştur. Ancak çocuklar için asıl önemli olan onların gözlerindeki samimiyet ve gerçek sevgi akışıdır. Çocuklar sevgi, saygı ve güven duydukları anne-babalarını yeri geldiğinde nasıl idare edeceklerini bilirler.
    Ancak bazı çocuklar vardır ki aynı şansa sahip değillerdir. Yıllarca baskı altında kalan, sözel, fiziksel ya da cinsel tacize uğrayan çocuklar, bir süre sonra filizlerinin kırılmasına engel olamazlar, sonunda duygularını toprağın altına yani bilinç altlarına gömmek zorunda kalırlar.

    Aile Terapisi alanında uzun yıllar çalışmış olan Suzan Forward , çocuklarının filizlerini kıran bu tür ebeveynlere Toksik Anne-Babalar diyor. Doğrusu bu benzetme benim de çok hoşuma gitti. Çünkü; bir çocuğun kişilik gelişiminin 7 yaşına kadar şekillendiğini düşünecek olursak, daha gelişim aşmasındaki çocukların tüm hücrelerinin birlikte yaşadıkları anne – babaları tarafından zehirlendiğini ve kişilik gelişimlerinin en temelden sarsıldığını görüyoruz.

    Hangi anne babalar bu toksik etkiyi bırakıyor?

    Yetersiz anne- babalar: Sürekli kendi problemlerine odaklanan, zayıf ve edilgen yapıları ile çocuklarını kendilerine bakmak zorunda bırakarak, birer küçük anne – babaya dönüştürenler

    Kontrolcü anne – babalar : Çocuklarının hayatlarına sürekli yardım bahanesi ile müdahale eden, suçluluk duygusu yaratarak çocuklarını manipülatif davranışlar ile yöneten, bireyselleşmelerine engel olanlar

    Sözel tacizci anne- babalar: Çocuklarını alaycı, iğneleyici ve küçümser yorumlar ile sözleriyle döven, sürekli aşağılayarak demoralize edip, özgüvenlerini çalanlar

    Fiziksel tacizci anne- babalar: Kendi davranışlarından sürekli çocuklarını sorumlu tutan, onları suçlayan , içlerindeki öfkeyle yüzleşmek yerine öfkelerini çocuklarından döverek çıkaranlar.

    Cinsel tacizci anne – babalar : Çocuklarının masumiyetlerinden yararlanarak, gizlice baştan çıkartan, cinsel istismarda bulunan ya da bulunulmasına müsaade eden , telafisi imkansız derin izler bırakanlar.

    Madde bağımlısı – alkolik anne babalar: Gerçeklerden kaçan, düzensiz ruh durumları ile boğuşup zayıf karakterde olan , bağımlılıkları nedeni ile anne- babalık görevlerini yerine getirmeyip, çocuklarının geleceğini karartanlar.