Kategori: Madde Bağımlılığı

  • Alkolik Ebeveynler

    Ne yazık ki toplumun büyük sorunlarından biri de alkolizm. Genellikle bu gerçeği ne alkolikler ne de aileleri kabul etmek istemezler.

    Alkolizm evin içinde yaşayan bir dinazor gibidir. Dışarıdan bakıldığında görmemek mümkün değildir. Fakat o evin halkı bu canavardan nasıl kurtulacaklarını bilemedikleri için onu görmezden gelmeyi tercih ederler. Ancak bu şekilde hayatlarını sürdürebilirler.

    Alkolik bir babaya sahip olan çocuklar, daha küçük yaşlarda sır tutmayı öğrenirler. Bir süre sonra her şey o kadar doğalmış gibi gelir ki , evdeki herkes üç maymunu oynayarak ( görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum) yaşamaya çalışır.

    Babası alkolik olan bir danışanım çocukluğunu bakın nasıl hatırlıyor;

    • Babam sert adamdı, sevgisini hiç göstermezdi
    • Bazen gecenin bir yarısı, sonuna kadar zili çalar “ yatıyor musunuz siz, babanıza hiç saygınız yok mu, insan babasını beklemez mi? “ diye bağırırdı. Bazen de sabaha karşı annem merak eder, onu balkonda beklerdi. Sonra ağabeyimi kaldırırdı; “ git bak bakalım nerde kaldı ? “ diye. Ağabeyim sokaklarda babamı arardı, bir yerlerde sızmış bulur, sürükleyerek eve getirirdi. Eğer kendinde değilse içimiz rahat ederdi, çünkü bizi dövecek , hatta kavga edecek hali bile olmazdı.
    • Çok küçüktüm, herkes babasını sırtında taşıyarak getirir sanırdım. Babamın ayakkabılarını çıkarmak benim görevimdi. İşin garip tarafı “ Biz ne yapıyoruz? Niye yapıyoruz” diye hiç sorgulamazdık.
    • Ailemizin büyük sırrıydı, hiç kimse bilmemeli, duymamalıydı. Sabah olduğunda babam işine giderdi, esnafla sohbet ederdi, her şeyin yolunda gittiği normal bir aile gibi yaşardık.
    • Maalesef ne bir gün top oynadık, ne de maç seyrettik, hep “ vaktim yok, yorgunum “ derdi , evde asla gürültü istemezdi
    • Yıllar sonra fark ettim, yaşadığımız bu büyük işkence; annemi ve bizi birbirimize bağlayan en önemli ve tek bağdı.

    Alkolik bir ebeveyne sahip olan çocuklar;

    • “Normal aile” oyunu oynanırken, derin yaralar alırlar
    • Küçük yaştan itibaren sır tutmayı öğrenirler
    • Alkolik olan bireyle çocuk gibi ilgilenilmek zorunda kalındığından, evdeki asıl çocukların fiziksel ve duygusal ihtiyaçları görmezden gelinir
    • Özgüvenlerini kaybederler
    • Utandıkları için, arkadaş edinmekte güçlük çekerler
    • Ya çekingen ve içe kapanık olurlar, ya da hırçın ve saldırgan
    • Gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini sürekli inkar etmek zorunda kalırlar
    • Alkolik olan ebeveynlerini iyileştiremedikleri için suçluluk duygusu yaşarlar
    • Gerçek duygu ve düşüncelerini saklamak için yalan söylerler
    • Bir gün büyüdüklerinde de başkalarının kendilerine yalan söylediğini sanarak, kimseye güvenemezler
    • Büyük sırrı paylaşan aile bireylerine karşı sadakatla bağlı olurlar
    • Bu sadakat duyguları, ileride eşlerine ya da ait olmaya çalıştıkları gruplara karşı körü körüne bağlılık şeklinde devam eder

    ·   Genellikle farkında olmadan tıpkı kendi ebeveynleri gibi aciz ve çaresiz olan eşler seçerler. Kurtarıcı misyonu edinerek, onu korur, kollar iyileştirmeye çalışırlar

  • KUMAR BAĞIMLILIĞI

    KUMAR BAĞIMLILIĞI

    Maaşlarının 3 katından fazlasını İDDİA  ya da AT YARIŞI gibi oyunlara yatırdığını söyleyen bir danışanım eşinden boşanmak istediğini söylüyordu. “ 7 yıllık evliyiz, iki çocucğumuz var, evin ihtiyaçlarını bile maaşımızla tam karşılayamıyorken bir de gidip sürekli parayı kumara yatırıyor doktor hanım, başka çarem kalmadı, ya boşanıyoruz avukata gidelim ya da tedavi olmayı kabul et “ dedim .

    Eşi ise yaşadıklarını şöyle anlatıyordu;” aslında bağımlı falan değilim. Lise 2 den beri arkadaşlarla ganyan bayine takılırız. Başlangıçta öylesine harçlıklarımızla oynuyorduk, hatta bir keresinde 1500 Tl kazandım. Benim için büyük paraydı ama sonra üst üste kaybetmeye başladım. Üstüne düğün borçlarımız eklendi, bu son olacak bir kez daha oynayıp bırakıcam dedim. Eşimden habersiz bütün altınlarını sattım, kazanacağıma emindim. Kötü bir niyetim yoktu, kazandığım parayla tekrar altınları yerine koyacaktım. Ama şanssızlık işte hepsini kaybettim. Bu sefer altınları yerine koymak için diğer tüm şans oyunlarına para yatırmaya başladım.

    Eşim fark edince çok kötü kavga çıkardı, aileme söyledi. Babam ödemeyi kabul etti, büyük bir badire atlattık. 1 yıl oynamadım. Bir gün arkadaşım geldi, çok güvendiği bir at olduğunu bu sefer kesin kazanacağını söyledi ve onunla ortak girmemi istedi. Teklif çok cazipti kabul ettim, sonrası ise işte bildiğiniz gibi, yine her şeyi berbat ettim. “ HAYIR”  diyemiyorum, eşimi ve çocuklarımı seviyorum, ayrılmak da istemiyorum. Ben şimdi ne yapacağım doktor hanım?

    DUYGUSAL GÜVENSİZLİK

    Yukarıdaki danışan örneğinde de gördüğümüz gibi, at yarışı, iddia, makine oyunları ya da kağıt oyunlarına olan ilginin hobi olmaktan çıkıp, patolojik kumar bağımlılığına dönüştüğünü çok görüyoruz. Özellikle de ulaşılabilirliği kolaylaştıran bilgisayar ve cep telefonları gibi teknolojik gelişmelerin de kumar bağımlılığının artışında rolü büyük.

    Aslında özgüveni düşük, gerçekleri kabul etmede isteksiz, “Hayır” deme becerisi düşük, hayalperest, neden sonuç ilişkisini kurmakta güçlük çeken kişilerin kendisine ve çevresine zarar verecek düzeyde kumar oynadığını görüyoruz.

    Yaşamlarındaki gerçeklerden uzaklaşmak ve problemlerini unutmak isteyip, mevcut problemlerini yadsımanın kolaylığını keşfettiklerinde, geçici haz duygusu peşinde  kendini ispat edebilme duygusu içinde var olmaya çalışıyorlar.

    TANI KRİTERLERİ:

    • Zihin meşguliyeti: Kişinin aklında sürekli kumar oynama davranışlarının olması.
    • Tolerans: İstediği heyecanı sağlayabilmek için giderek artan miktarlarda parayla kumar oynaması.
    • Kaçış: Sorunlarından kaçması veya kendisini rahatsız edici duygulardan uzaklaşması için kumar oynaması.
    • Peşine düşme: Para kaybettikten sonra kaybettiklerini kazanmak için tekrar kumar oynaması. Kaybettiklerinin peşine düşmesi patolojik kumar bağımlılığının en önemli belirtilerinden biridir.
    • Yalan söyleme: Kumar alışkanlığının seviyesini gizlemek için aile üyelerine, danışmana ve diğer kişilere yalan söylemesi.
    • Yasa dışı eylemler: Kumar alışkanlığını finanse edebilmesi için yasal olmayan işlere girişmesi.
    • Zarar görmüş önemli ilişkiler: Kumar oynama davranışı yüzünden ilişkilerini, mesleğini ve eğitimsel olanaklarını tehlikeye atması veya kaybetmesi.
    • Bailout: Kumar sonucunda yaşadığı mali sıkıntılardan kurtulması için çevresindekilere güvenmesi.
    • Kontrol kaybı:  Kumar alışkanlığını kaybetmesi kontrol edebilmesi ya da kesebilmesi için tekrar eden başarısız denemelerde bulunması.

    Kumar oynayan kişilerde bu belirtilerden 5 veya daha fazlasının olması patolojik kumar bağımlılığının, 3 veya 4 tanesinin olması problem olabilecek kumar alışkanlığının, 1 veya 2 tane olması riskli kumar oynama alışkanlığının göstergesidir.

     

    Not: Haftaya Kumar Bağımlılığının tedavisini paylaşacağım.

    Danışan Öyküleri etik ilkeler gereği değiştirilmiştir.

     

  • ESRAR BAĞIMLILIĞI

     

    Okuldan başım ağrıyor, karnım ağrıyor bahanesi ile sürekli kaçıp gelen 15 yaşındaki oğlunun hasta olabileceğini sanan annesi onu doktora götürmek istediğinde şiddetle karşı çıkıyor ve galiba gribim, uyuyunca geçer diyerek yatıyordu.

     

    Birkaç hafta sonra annesi oğlunun yatak çarşafını değiştirirken yastığının kılıfının içine sokulmuş, sigara benzeri bir şey bulmuştu. Bir yandan anne yaşadığı şoku  atlatmaya çalışırken bunun ne olabileceğini anlamaya çalışıyordu. Dışındaki kağıdı çıkardı, ve içindeki otu koklamaya başladı,  bu bildiği sigaralara benzemiyordu.

     

    Esrar olduğunu anlamıştı , ancak bu nasıl mümkün olabilirdi ki? Anne ve baba olarak kavga etmeyen, iyi anlaşan bir çiftlerdi, üstelik çocuğunun her türlü ihtiyacı ile ilgileniyorlar, ellerinde avuçlarında ne varsa veriyorlardı. Sırf oğlu ders çalışsın diye evle ilgili hiçbir sorumluluğu vermiyorlar, akşamları ders çalışacağım deyip odasına kapandığında veya dışarı çıkmak yerine bilgisayar başına oturduğunda onu rahatsız bile etmiyorlardı.

     

    Anne oğlunu izlemeye başladı, telefonunu karıştırırken , arkadaşı ile mesajlarının birinde haptan ve ottan konuştuklarını fark etti. Büyük bir hışımla oğlunun üzerine yürürdü, bir kaç gündür yaşadığı endişenin ve sinir  bozukluğunun etkisi ile ona bağırmaya, hakaret etmeye başlamıştı.

     

    Oğlu inkar ediyordu ancak, annesi  telefonundaki mesajları yakaladım diyerek onu yüzleştirdi. Oğlunun bu yakalanmaya tepkisi kötü oldu. Annesinin onu gizlice dinlemesine , eşyalarını karıştırmasına çok kızmıştı ve buna hakkı olmadığını inanıyordu. Karşılıklı bağırıp, küstüler. Oğlu kapıyı çarpıp çıktı, gece ona kadar eve gelmedi.

     

    Anne babaya bir şey söylemekten çekinip, bu durumu ondan saklamaya karar verdi. Ama oğlunun eve geç gelmesi onu daha da endişelendirdi, madde kullanmaya devam edeceği korkusu ile babasına tüm olayları anlattı..

     

    Babası bunları duyunca çılgına dönmüştü, gece kapı çalındı ve oğlu kıpkırmızı gözlerle sanki sarhoş gibi eve geldi, babası bağırarak oğlunun üzerine yürüdü, oğlu da babasına ilk defa karşılık verdi, o da bağırdı. Babası sonunda oğluna vurmaya başladı, anne araya girdi, ortalık sakinleşti ve bu yaşanılanları herkesten gizleyerek bir ay geçirdiler.

     

    Anne ve baba oğullarının evden çıkmasını yasakladılar. Çocuk okuldan eve, evden okula gitmeye başladı. Kimseyle konuşmasına izin vermiyorlardı. Bilgisayarı kaldırdılar, cep telefonunu elinden aldılar.

    Bütün harçlığını da kesmişlerdi. Ancak bir gün okuldan aradılar ve okulda yapıştırıcı koklarken yakalandığını söylediler.

    Bunu üzerine baba, hızla okula gitti, onu zorla hastaneye götürmeye ve yatırmaya karar verdi. Doktorların bir kısmı ayaktan tedavi olabileceğini söyleyerek yatırmadılar, ancak babası başka bir şehirde oğlunu yatıracak hastane buldu. Hastaneden çıkınca kesinlikle düzeleceğine inanıyordu.

    Ancak iki hafta sonra hastaneye dışarıdan madde sokulduğunu ve oğlunun bu maddeyi kullandığını öğrendi. Baba artık uzmanlara da inanmıyordu. Sorunu kendi bildiği yöntemlerle çözmeye karar vermişti.

    Oğlunu okuldan aldı ve bir işe verdi. Çocuk bütün gün işyerinde çalışıyordu. Ona hiç para vermiyordu. Bir gün eve polis geldi. Oğlunun arkadaşlarıyla bir şeyler çalarken yakalandığını karakolda olduğunu söylediler, baba tekrar yıkıldı, her şeyi yaptığına inanıyordu.

    Bu nedenle evde yaşanan büyük kavganın arkasından oğlunu  evlatlıktan reddettiğini söylerek evden ayrılmasını söyledi…

    Gençler alkol, esrar, extasy gibi tuzaklara düşüyor, peki ya toplum?

    Maalesef ki her geçen gün esrar tuzağına düşen genç sayısı ve yaşanılan bu hikayeler artıyor. Ve yine maalesef ki toplumun bütün bireyleri üç maymunu oynuyor. Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.

    Ocak ayı boyunca sizlerle madde kullanan gençleri , ailelerin yaklaşımlarını ve onları bu tuzağa düşmekten nasıl kurtarabiliriz i paylaşacağım.

    Haftaya buluşmak üzere….

  • BONZAİ GERÇEĞİ

    BONZAİ GERÇEĞİ

     

    “ Ortaokulda arkadaşlarla sigara içiyorduk. Bir gün annem cebimde paket taşıdığımı görünce çok kızmıştı. Ben de “ ne var sanki babam içmiyor mu? Amcalarım içmiyor mu? “ diye bağırarak kendim savunmuştum. Annem ne diyeceğini bilemedi sonra da karışmadı.

     

    Lise birinci sınıfa geçtiğimizde arkadaşlarımdan birisi sigaranın artık çocuk işi olduğunu , bizim büyüdüğümüzü ve daha eğlenceli şeyler içmemiz gerektiğini söyleyerek ot ( esrar ) getirdi . İlk sarıp içtiğimizde kafam bin beş yüz olmuştu. O gün acayip eğlendik. Gözlerim kıpkırmızı olmuştu, annem anlar diye çok korkmuştum. Arkadaşım eczanede satılan göz allerjisi için olan damladan alıp damlat hiçbir şey kalmaz dedi. Giderek içme sıklığımızı ve miktarımızı arttırdık.

     

    Altı yedi ay sonra annemler fark etti. Babamdan feci bir dayak yedim.  Sonra annem her gün bırakmam için yalvardı. Ben de onlara “ esrar bağımlılık yapmaz, ot ya bitkisel bir şey, o nedenle rahat olun diyordum. Hem ne var ki , sadece bizim okulda değil bir çok okulda içiliyor. Sigara gibi bir şey yani. Çok para da değil. Ben istediğim zaman içmem “  diyordum.

     

    Lise ikinci sınıfta okulu bırakmak istedim, babamdan yine dayak yedim. Beni döverek korkutacağını sanıyor, ama yanılıyordu. Biz arkadaşlarla kötü bir şey yapmıyoruz ki, sadece eğleniyoruz.

    İki yıl önce bir arkadaşın doğum günüydü, ona gerçekten kafa uçurucu bir hediye almak istedik. Mahalledeki abi bize siz artık büyüdünüz, otla işiniz olmaz size kimyasal esrar             ( bonzai) vereceğim dedi.  Arkadaşlarla bir kullandık, 3 saat sonra gözümü açtığımda 8 km ötedeki lunaparkta bir direğin en tepesinde fark ettim kendimi. Oraya nasıl gittim, neler oldu, hiç hatırlamıyorum.

     

    Sırılsıklam terlemiştim, sanki bu dünyadan başka  bir yere  gitmiş, öldüğümü görmüştüm. Sonra öğrendim ki bonzai içtikten sonra Ölüm tribine giriyormuşsun. Her an kalp krizi geçirip öleceğimi sanıyordum. Vücudumda karıncalanmalar oldu, felç olacakmış gibi hissediyordum. Beynimi kontrol edemez oldum.

    Sonra beni hastaneye kaldırmışlar. Kaç kez söz verdim bir daha içmeyeceğim, diye. Ruh Sağlığı Hastanesi AMATEM ( Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi ) de yattım.  Dayanamayıp yine içtim. Bu kadar tehlikeli bir şey olduğunu öğrendiğimde artık çok geçti…”

    Maalesef uyuşturucu bağımlısı bir gencin öyküsünü okudunuz. Sigara ile başlayan madde kullanımı , ölümün kıyısına kadar yaklaştırmış onu.  En az yedi kez hastanede yatmış olan bu genç de ailesi de varını yoğunu kaybettiler.

    Haftaya bonzai gerçeğini yazmaya devam edeceğim.

     

    24 Temmuz 2014

    BONZAİ GERÇEĞİ

    Yeni bir sentetik uyuşturucu furyası ile karşı karşıyayız. Türkiye’nin dört bir yanında esrar, extasy, bonzai, kokain ve eroin satışları giderek artıyor. Hedef kitle çocuklar. Onların harçlıklarıyla alabilecekleri kadar ucuza satılıyor. Parası olmayanı bilerek önce alıştırıyorlar sonra  torbacı yani satıcı olarak kullanıyorlar.

    Her gün yazılı ve görsel basında yeni bir ölüm haberini okuyoruz. Bağımlı olduktan sonra doktora koşuluyor. Oysa amacımız bağımlı olmadan önce Madde Bağımlılığını önlemek olmalı. Bu da önce halkın sonra çocukların bilinçlenmesi ve ardından çok sağlam yasal düzenlemelerle olur ancak.

    Bozai Gerçeği:

    • Bonzai ağacını kullanarak ve üzerine kimyasallar sıkarak üretilen , sentetik bir uyuşturucudur. Yani bonzai bir esrar çeşidi değildir.
    • Bonzai yasal bir bitki olduğu için yetiştirilmesini engelleyen bir kanun yoktur. Zaten tehlikeli kılan şey bitkinin kendisi değil, üzerine sıkılan sentetik kimyasal maddedir.
    • Bu uyuşturucunun üretilmesindeki amaç yasal yollardan ülkelere internet kanalından ihraç edebilmektir. Ancak yüksek bağımlılık potansiyeli olan ve hiçbir tıbbi yararı olmayan bu madde 2011 yılında yasadışı maddeler sınıfına alınmış ve alınması, satılması, kullanılması ve bulundurulması suç kapsamında değerlendirilmiştir.
    • Marijuna’nın içinde bulunan THC maddesine ek olarak JWH-018, JWH-073, CP-47,497, JWH-200, ve cannabicyclohexanol kimyasallarını barındırmasından ötürü ölümle sonuçlanabilecek ciddi etkileri vardır.
    • Genelde hedef kitle eski esrar kullanıcıları ve gençlik döneminde olan yeni nesildir.
    • Özellikle alkol ile kullanımı ciddi sonuçlar doğurabildiği gibi ertesi gün etkisi saatlerce sürebilir. Halüsinasyon, panik atak, kusma, aşırı heyecan ve göz bebeklerinin şişmesi, yoğun baş ağrısı gibi…
    • Tek dumanda bile ölüm riski çok yüksektir.
    • Eroin ortalama 1 ay civarında bağımlılık yapar. Bonzai de buna benzer bir hızla bağımlılık yapar.
    • Esrardan 150 kat daha fazla etkili olup, kullanıcıyı şizofreni yapma ihtimali de 150 kat fazladır.
    • Bir uyuşturucu ne kadar hızlı bağımlılık yaparsa kişinin toplumdan kopuşu ve suça karışması o kadar hızlı olur. Vücut alıştıktan sonra madde geri çekilince müthiş ağrılar, burun akıntısı, göz yaşarması çok ağır bir fiziksel tablo yaratır.

    Haftaya madde bağımlılığını önlemek için toplumun her kesimine düşen görevleri paylaşacağım

    .bonzai-gercegi

  • Ameliyattan Önce Sigarayı Bırak, Cerrahi Komplikasyon Riskini Azalt…

    Sigara Bağımlılığına son vermek için birçok çalışma yapan Aile ve Evlilik Terapisti Dr. Obengül Ejder, ameliyat olacak sigara kullanıcısı hastalara bazı önerilerde bulundu.
    Sigarayı bırakmanın cerrahiye bağlı komplikasyonları azaltmakla kalmayacağını aynı zamanda kişinin ömrünü uzatacağını vurgulayan Dr. Obengül Ejder, sigarayı bırakmanın yararlarını, “Hayatınıza 6-8 yıl eklemek. Akciğer kanseri ve kalp hastalığı riskinizi azaltmak. Sigaraya ve neden olduğu hastalıklara harcadığınız parayı biriktirmek. Sevdiğiniz insanların pasif içici olmasını engelleyerek dumana maruz kalmalarını önlemek.” olarak sıraladı.
    “Sigarayı ne kadar erken bırakırsanız ameliyata bağlı komplikasyon risklerinden uzaklaşma şansınız o kadar artar.” diyen Terapist Dr. Ejder şunları söyledi;
    “Özellikle ameliyat günü sigara içmemeniz çok önemlidir. Şanslıyız ki vücudumuz sigarayı bırakır bırakmaz saatler içinde iyileşmeye başlar. Sigarayı bıraktıktan 12 saat sonra kandaki nikotin ve karbon monoksit seviyeleri düştüğü için kalbiniz ve akciğerleriniz daha iyi çalışmaya başlar. Kan akımının iyileşmesi 1 günden kısa sürer ve buda operasyon sonrası komplikasyonları azaltır. Bu yüzden hastalarımıza ameliyattan önce ve sonra mümkün olduğunca uzun bir süre sigara içmemeyi – hatta sigarayı bırakmayı öneriyoruz. Eğer ameliyat günü bile sigarayı bıraksanız cerrahi komplikasyon riskini azaltırsınız.”
    “Ameliyattan Önce ve Sonra Sigara İçilmemeli.”
    “Cerrahinin tipine bakmaksızın ameliyat öncesi ve sonrası sigara vücudunuzu etkiler. Bu yüzden hastalarımıza ameliyattan önce ve sonra mümkün olduğunca uzun bir süre sigara içmemeyi – hatta sigarayı bırakmayı öneriyoruz. Cerrahiden sonra sigaraya devam etmek kişinin komplikasyon riskini uzatır (cerrahi yeri enfeksiyonu gibi). Daha az komplikasyonun anlamı daha az hastanede kalıştır sigara içenlere duyurulur…
    “Anestezi Hekimine Sigara İçip İçmediğinizi Mutlaka İletmelisiniz.”
    “Sigara kullananalar cerrahi sırasında özel ilgi ve tedaviye ihtiyaç duyarlar. Sigara kullanımına bağlı hastalıklar hem anesteziye bağlı riskleri hem de cerrahi bağlı riskleri arttırır, iyileşmeyi uzatır. Tersine, sigara içmeyenlerde daha iyi çalışan kalp, kan damarları, akciğer ve sinir sistemine bağlı olarak anestezi daha güvenli ve tahmin edilebilirdir.
    Anestezistler operasyon odasında hastaların tüm vücut sağlığından sorumlu uzmanlardır. Dolayısıyla sigaraya bağlı komplikasyonların tedavisi anestezi uzmanlarının işidir. Anestezistler sigarayı bırakan bir hastanın bundan ne kadar fayda sağladığına şahitlik ederler bu yüzden de hastalarını sigara konusunda uyarırlar. Dolayısıyla anestezi uzman doktorunun sigara içip içmediğinizi bilmesi ve komplikasyon olmaması için gerekli önlemleri alması önemlidir.”

  • Sigara neden bağımlılık yapıyor?

    • Tütün dumanındaki nikotin, tıpkı alkol, anfetamin, kokain, eroin gibi, zihni ve ruh halini değişikliğe uğratan bir maddedir. Beynin haz yollarını etkileyerek ‘dopamin’ salgılatır. Beynin hazla ilgili sinir hücreleri arasında sinyal alışverişini gerçekleştiren dopamin bize hak etmediğimiz bir haz verir. Bu hazzı tekrar yaşamak için tekrar sigara içeriz. Bir süre sonra beynimiz nikotine bağımlılık kazanır.

    Sigara sağlığa ne kadar süre sonra zarar vermeye başlar?

    • Sigaranın sağlığa zararı içildiği anda başlar. Dumanda bulunan katranın içinde 4000 dolayında kimyasal madde vardır.
    • Bunlar arasında bulunan asitler, alkol aldehitler, ketonlar, siyanür, karbon monoksit gibi maddeler doğrudan zehir etkisi gösterirler ve organlarda tahribat yaparlar
    • Sigara dumanı ağız, dil, boğaz, yemek borusu, nefes boruları, akciğerler ve mideye doğrudan ulaşır. Dumanın içinde bulunan zararlı maddeler de saniyeler içinde kalp, beyin, kan damarları, böbrekler, mesane gibi pek çok organa ulaşır ve zarar verir.

    Dumanda bulunan karbon monoksitin etkileri nelerdir?

    • Sigara dumanının içinde %4 oranında karbon monoksit bulunur. Bu gaz, alyuvarlardaki hemoglobine bağlanarak hemoglobinin oksijen taşımasını engeller. Sigara içenlerde hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesi %2,5 ile %15 arasında azalır. Bunun sonucunda organlar yeterli oksijen alamazlar.

    Sigaranın bütün zararları kalıcı ve sürekli midir?

    • Eğer iş işten geçmeden sigara bırakılırsa vücut kendini yenileme fırsatı bulabilir. Sigarayı bırakanlarda özellikle kalp hastalığı ve kanser riskinde azalma olmaktadır.
    • Sigarayı bıraktıktan sonra bir yıl geçince kalp krizi riski yarıya inmektedir. Sekiz yıl sonra ise kalp hastalığı ve kanser riski sigara içmemiş bir kişi ile eşit düzeye yaklaşmaktadır.

     

  • Kumar Bağımlılığı Tedavisi

    Kumar oynama alışkanlığı patolojik seviyelerde olan kişilerde küçük yaşta kumarla tanışmış olması , kumar oynanan yerlere yakın mesafelerde oturması, aile bireylerinde kumar bağımlısı birilerinin bulunması gibi faktörler önemli risk faktörleridir.
    Dolayısıyla tedavinin ilk basamağında danışanın ayrıntılı bir geçmiş yaşam öyküsünün alınması çok önemli. Ardından altta yatan başka bir psikolojik bozukluğun olup olmadığının tespit edilmesi gerekli. Çünkü yapılan bir çok araştırmada kumar bağımlılığı ile alkol ve diğer madde bağımlılıkları, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk ( takıntı hastalığı ) anksiyete, dikkat eksikliği , hiperaktivite bozukluğu ve kişilik bozuklukları arasında anlamlı bir ilişki olduğu gösterilmiş( Ibanez, 2001 )
    Bazen Parkinson ilaçları gibi ilaçların kişilerde bazı davranış değişikleri ( aşırı seks düşkünlüğü, kumar oynama isteğinde artma gibi ) yaptığını bildiğimiz için de danışanın ilaç kullanım öyküsü de çok önemli.

    TEDAVİ AŞAMALARI

    ·Öncelikle kişide farkındalık geliştirilmek
    ·Bağımlılık kavramını öğrenmesi ve bağımlılık sorununu kabul etmesini sağlanmak
    ·İnkar mekanizmasını kırarak sorunlarıyla yüzleşmesini sağlamak
    ·Bilişsel davranışçı terapi ile kumar oynama dürtüsü ile nasıl başa çıkabileceklerini göstermek
    ·Öfke, sabırsızlık, tembellik ve kendine acıma gibi duyguların, kişileri tekrar kumar oynamaya ittiğinden dolayı, kumardan uzak durabilmek için yaşam tarzının değiştirilmesi, olumsuz alışkanlıkların yerine olumlu davranışların konulması gerekmektedir.
    ·Problemlerini bastırmak için kaçmak dışında neler yapabileceklerini, finansal, işle ilgili ve ilişkisel problemlerini nasıl çözebileceklerini öğretmek, “hayır “ diyebilme becerilerinin geliştirmesine yardım etmek
    ·Eğer eşlik eden depresyon, alkol veya madde kullanımı gibi başka bir tıbbi sorunu var ise tedavi etmek
    ·Aile bireyleriyle çalışmak ve onları da tedavi programına dahil etmek ( K.Ögel, 2001)
    Unutmayın ki sadece paranızı değil başta aileniz olmak üzere değerli olan her şeyinizi kaybetme riskiniz var. Bu nedenle geç olmadan tedavi olmayı seçmelisiniz.

    Tedavi olmayı istemek ve bir terapiste gitmek güçsüz olduğunuzu ya da problemlerinizle baş edemediğinizi göstermez. Terapi, yardıma ihtiyacı olduğunu fark edecek kadar akıllı insanlar içindir. Terapi, hayatınız boyunca kalıcı olacak yeni araçlar ve düşünceler kazanmanızı sağlayabilir.

    cocugunuzun-ogrenme-stilleri

    10968404_885857354797984_7450563612312410674_n

  • Çocuklarımızı Bağımlılıktan Nasıl Koruruz?

    —Başta siz sigara , alkol gibi maddelerden uzak durarak ona iyi bir model ve örnek olun
    —Maddeler ve olumsuz etkileri hakkında onları sürekli korkutmayın, akıl vermek yerine yeterince bilgilenip onunla gerçek bilgilere dayalı konuşun
    —Çocuğunuzun arkadaşlarını ve onların ailelerini tanıyın ve arkadaşlıklar kurun. Mutlaka birlikte vakit geçirin
    —Evdeki, okuldaki, sosyal yaşamdaki sorumluluklarını onun yerine yüklenmeyin.
    —Sınav odaklı, performans kaygılı, şartlı , takdir ve onay peşinde koşan bir genç yetiştirmeyin
    —Çok fazla baskı kurup, onun hayatını avcunuzun içine alıp yönlendirmeyin . İstemediği şeylere “ HAYIR “ diyebilmelerini sağlayın.
    —Sizden korkmadan, okulda ya da sosyal ortamda yaşadığı olayları size anlatmasını sağlayın. Unutmayın ki korku; ardından yalan getirir.
    —Sınırlar koyun, bu sınırlar “esnek ama gevşek değil”, “belirli ama katı değil”, “ tutarlı ama değişmez değil”, “yaptırımı olan ama zorlayıcı değil” nitelikte olmalıdır.
    —Evde belirlenen sınırlara ve kurallara önce siz uyun , çocuğunuz uymuyor ise suçlayıp cezalandırmak yerine birlikte nedenlerini konuşun
    —Aile içinde zaman zaman sorunlar yaşayabilirsiniz. Yaşadığınız anlaşmazlık ve tartışmalarda hiç sorun yokmuş gibi davranmayın.
    —Olayları görmezden gelip sahte bir uyum içinde yaşayıp, hep bir tarafın ezdiği, diğer tarafın boyun eğdiği sağlıksız bir ilişki sürdürmeyin.
    —Sorunlarınızın çözümünde çocuklara sarılıp, onları kullanmayın. Çatışmaları çocuklarınız üzerinden yönetmeyin.

  • Gençler Esrarın Size Neler Yaptığını Biliyor musunuz?

    Yüksek dozda alındığında bunaltı, ruhsal çöküntü, aşırı uçlara varan ruhsal değişiklikler , çevreye karşı ilgisizlik, çalışma ve hareket gücünde düşme, konsatrasyon yeteneğinde kayıp yaşarlar.

    Uzun süre kullananlarda karakter değişimi, uyku hali, uyuşukluk, dengesizlik, fazla terleme, kaslarda eşgüdüm bozukluğu , bazı motor yetilerin kaybı, ayaklarda karıncalanma , göğüs sıkışması yaşanabilir.

    Akciğer kanseri , bronşit, astım gibi solunum yolu hastalıklarına yakalanma olasılıkları sigaradan 70 kat daha fazladır.

    Kısa süreli hafıza etkilendiği gibi, bellek işlevleri zarar görür, öğrenme ile ilgili fonksiyonlar bozulur.

    Esrar kullanan öğrenciler diğerlerine göre daha düşük notlar almakta ve liseden mezun olma olasılıkları düşmektedir

    Sık kullananlarda paranoid tipte psikoz yaratır; hezeyanlar gözlenir. Uzun süreli kullanımı, kalıcı bir psikotik tablonun oluşmasına neden olabilir.

    Bağışıklık sisteminin bulaşıcı hastalıklar ve kanserle başa çıkma kapasitesini azaltır.

    Ani şeker düşüklüğü yaptığı için Şeker hastalığına iyi geldiği söylense de bu düşüş kalıcı değil geçicidir. Aksine Diyabet Hastalığını ileri safhalara taşır.

  • Bonzai Gerçeği – II

    Yeni bir sentetik uyuşturucu furyası ile karşı karşıyayız. Türkiye’nin dört bir yanında esrar, extasy, bonzai, kokain ve eroin satışları giderek artıyor. Hedef kitle çocuklar. Onların harçlıklarıyla alabilecekleri kadar ucuza satılıyor. Parası olmayanı bilerek önce alıştırıyorlar sonra  torbacı yani satıcı olarak kullanıyorlar.

    Her gün yazılı ve görsel basında yeni bir ölüm haberini okuyoruz. Bağımlı olduktan sonra doktora koşuluyor. Oysa amacımız bağımlı olmadan önce Madde Bağımlılığını önlemek olmalı. Bu da önce halkın sonra çocukların bilinçlenmesi ve ardından çok sağlam yasal düzenlemelerle olur ancak.

    Bozai Gerçeği:

    • Bonzai ağacını kullanarak ve üzerine kimyasallar sıkarak üretilen , sentetik bir uyuşturucudur. Yani bonzai bir esrar çeşidi değildir.
    • Bonzai yasal bir bitki olduğu için yetiştirilmesini engelleyen bir kanun yoktur. Zaten tehlikeli kılan şey bitkinin kendisi değil, üzerine sıkılan sentetik kimyasal maddedir.
    • Bu uyuşturucunun üretilmesindeki amaç yasal yollardan ülkelere internet kanalından ihraç edebilmektir. Ancak yüksek bağımlılık potansiyeli olan ve hiçbir tıbbi yararı olmayan bu madde 2011 yılında yasadışı maddeler sınıfına alınmış ve alınması, satılması, kullanılması ve bulundurulması suç kapsamında değerlendirilmiştir.
    • Marijuna’nın içinde bulunan THC maddesine ek olarak JWH-018, JWH-073, CP-47,497, JWH-200, ve cannabicyclohexanol kimyasallarını barındırmasından ötürü ölümle sonuçlanabilecek ciddi etkileri vardır.
    • Genelde hedef kitle eski esrar kullanıcıları ve gençlik döneminde olan yeni nesildir.
    • Özellikle alkol ile kullanımı ciddi sonuçlar doğurabildiği gibi ertesi gün etkisi saatlerce sürebilir. Halüsinasyon, panik atak, kusma, aşırı heyecan ve göz bebeklerinin şişmesi, yoğun baş ağrısı gibi…
    • Tek dumanda bile ölüm riski çok yüksektir.
    • Eroin ortalama 1 ay civarında bağımlılık yapar. Bonzai de buna benzer bir hızla bağımlılık yapar.
    • Esrardan 150 kat daha fazla etkili olup, kullanıcıyı şizofreni yapma ihtimali de 150 kat fazladır.
    • Bir uyuşturucu ne kadar hızlı bağımlılık yaparsa kişinin toplumdan kopuşu ve suça karışması o kadar hızlı olur. Vücut alıştıktan sonra madde geri çekilince müthiş ağrılar, burun akıntısı, göz yaşarması çok ağır bir fiziksel tablo yaratır.