Kategori: Çocuk – Ergen Danışmanlığı

  • Anne baba soruları

    Çocuklar aile olmayı; anne ve babalarını modelleyerek öğrenirler.
    “ Çocuklarınız sizinle birlikte yatıyor mu? “ diye bir soru sorsam, acaba ne cevap verirdiniz?
    Seminerlerimde en sık sorduğum sorulardan birisidir. Genellikle katılımcıların yüzde yetmişi “ evet “ diye yanıtlıyorlar.
    Hatta eşinin kendisine olan ilgisizliğinden yakınan bir danışanım yaşları 13 ve 9 olan iki çocuğu ile birlikte yattıklarını , bir diğer odada kendi annesinin yattığını, eşinin ise 9 yıldır salonda yattığını söylemişti. Bu ve benzeri örneklerle o kadar sık karşılaşıyorum ki; maalesef aileler giderek çocuk odaklı yaşar hale geldiler. Kendi özel hayatlarından vazgeçerek çocuklarına olan sevgilerini göstermeye çalışmaktalar.
    Oysa ki çocuklar kadın ve erkek rollerini, anne ve baba olmayı, aile olmayı ve ailenin kurallarını kendi anne ve babalarını modelleyerek öğrenirler. Ona bu fırsatı vermelisiniz.

    “Çocukların anne-babaları ile aynı odada yatmaları doğru mudur?”

    İlk 6 -8 ay bebekler anne sütü aldıkları ve sık uyandıkları için anne ve babalarıyla aynı odada yatmaları doğaldır. Ancak 8 aydan sonra artık kendi odalarında yatmalarına müsaade etmelisiniz. Müsaade etmek diyorum, çünkü bu aylardaki bebekler odalarına gittiklerinde bu duruma çabuk alışırlar.
    Eğer çalışan anne ve baba iseniz, çocuklarınız sizi çok özlüyordur. O zaman haftanın bir gecesini çocuklarla birlikte yatma gecesi seçebilirsiniz. Yatakta onlarla oyun oynayabilir, hikayeler anlatabilir, sohbetler edebilirsiniz.

    “Kız ve erkek kardeşler aynı odada yatabilir mi?”

    5 yaşına kadar farklı cinsten kardeşler aynı odada yatabilirlerse de bu yaşta “utanma duygusunun gelişmesi (giyinme ve soyunmada) nedeni ve cinselliği keşfetme merakı nedeniyle çocuklar arasında cinsel içerikli oyunların oynanması söz konusu olabilecektir. Bu nedenle eğer uygun oda var ise kız ve erkek çocukların odaları 5 yaştan itibaren ayrılabilir.

    “Çocuğumla birlikte banyoya girmem sakınca yaratır mı?”

    Genellikle 3 yaşa kadar çocuklar anne babanın çıplaklığını çok fazla önemsemeyebilir. 4-5 yaşından itibaren bunun farkına varacaktır. Bu yaşlarda anne babanın banyo yaparken iç çamaşırı giymesinde yarar vardır. 6 yaşından sonra çocuklarınızı kendi banyolarını yapabilmeleri için teşvik etmelisiniz.

  • SINAVDA NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ?

    Her yıl olduğu gibi, bu yıl da gençler yaşamlarından bir çok şeyde fedakarlık ederek, sınavlara hazırlanırken aileleri de onlarla beraber bu maratonda yer aldı.

    Aslında aileler çocukları için daha endişeli ve bu endişe onlar fark etmese de çocuklarına direk yansıyor. Çocuklarınızın “ailemi hayal kırıklığına uğratır mıyım ? Onların gözünde değersizleşir miyim? “ korkusu, tüm sınavların yaratacağı kaygıdan daha büyük bir kaygı yaratır.

    İşte bu kaygı; sınav sırasında öğrencinin bildiklerini aktarmasına engel olabilir ve sınav sonuçlarını etkileyebilir.

    Stres günümüzde tamamıyla olumsuz bir olay gibi algılanmasına rağmen, aslında karşılaşılan güç durumla başa çıkmak için bireyi harekete geçirebilecek bir olaydır. Kişinin sorumluluğunda olayın zamanında ve yeterince başarı ile sonuçlandırmasını sağlar.

    Aşırı stres;

    • Uykuya dalamama,
    • Kendini yorgun hissetme,
    • Karın ağrısı,
    • Kalp çarpıntısı
    • Hazımsızlık,
    • Barsak faaliyetlerinde değişiklik,
    • Kendini huzursuz hissetme ve hatta depresyona girmeye sebep olabilir.

    Sınavdan önce öğrenciler nelere dikkat etmeli?

    1. Kaygının asıl kaynağı karşılaşılan durum (sınav) değil, kişinin bu durum hakkındaki yorumudur Her şeyden önce bu sınavı hayatınız boyunca karşılaşacağınız imtihanlardan sadece biri olarak kabul edin ve gözünüzde büyütmeyin.

    2. Sınavın her şey olmadığını, zekânızın ölçülmediğini, sınavı kazanmak kadar kaybetmenin de normal olduğunu bilin.

    3..Olumsuz düşüncelerle beklentilerinizi ve planlarınızı ilişkilendirmeyin. Geçmişteki başarılarınızı hatırlayın ve bu başarıları tekrarlayabileceğinizi düşünün.
    4. Sınava yakın günlerde daha çok ders çalışmak yerine, fiziksel aktiviteleri artırabilir, dozunda olmak şartıyla eğlenceli sporlara veya dinlendirici aktivitelere yer verebilirsiniz.
    5. Açık havaya çıkmak gerginliği ve kaygıyı azaltır; enerjiyi artırır; olumlu düşünceleri pekiştirir.
    6. Gündelik yaşantınızdaki gibi yeme içmeye devam edin, Her besin grubundan yeterince alarak vücut direncinizi koruyun. Sınav öncesinde rejim yapmayın. Bunun tam tersi, aşırı yeme isteği de zararlıdır. Sınav öncesi fazla miktarda aşırı şekerli sıvı tüketimi yapmayın (tuvalet ihtiyacı artırdığı için).
    7. Sınava gireceğiniz okulu önceden görmekte fayda vardır. İnsanlar genellikle alışık olmadıkları ortamda rahat edemezler ve bu durum kaygı düzeyini artırabilir. Sınava gireceğiniz ortamı önceden görmeniz, sınav salonuna girmeniz, o havayı teneffüs etmeniz, sizi rahatlatacaktır.
    8. Kaygınızı arttıracak kişilerle sohbet etmeyin, Motivasyonunuzu artıracak kişilerle sohbet edin.

    Sınav sırasında nelere dikkat etmeli?

    1. Sıraya oturduğunuzda rahat olduğunuza emin olun. Tuvalete gitme ihtiyacınız varsa giderin. Eğer çok terliyor ya da üşüyorsanız kıyafetlerinizde ona göre bir ayarlama yapın.
    2. Heyecanlanmaya başladığınızı fark ettiğinizde, bunun doğal olduğunu, hatta sınavda başarılı olabilmek için bu heyecanın gerekli olduğunu kendinize telkin edin.

    3. Sınav anında kendinize güvenin. Bir yıl boyunca çalıştınız “Sınava çalıştım ve yüksek not almak için elimden geleni yapacağım. Ancak alamazsam da bir telafisi mutlaka olacaktır. Bu dünyanın sonu değil,” diye düşünmek doğru olur.

    4. Zamanınızı iyi kullanmaya ve planlamaya çalışın. Sınav sırasında önce bir tur tüm soruları çözün, ikinci turda sadece yapamadığınız sorulara bakın. Uygun olan her soruya 1 dakika ayırmanız ve zor olan soruları en sona bırakmanızdır.
    5. Zor sorularda heyecanlanma ve ümitsizliğe kapılmamak için; Sınavın sonuna kadar da kaybedilmiş hiçbir şeyinizin olmadığını düşünerek, , yapamadığınız soruda beklemek ve uğraşmak yerine, o soruyu atlayın.

    5. Soruların sırasına göre gitmek zorunda değilsiniz. En iyi hazırlandığınızı düşündüğünüz konuyla ilgili sorudan başlayın. Acele etmeyin. Sorudaki yönergeyi dikkatle okuyun. Olumsuz ifadelere özellikle dikkat edin.

    6. Kaydırma yapmamak için, zaman baskısıyla işaretlemede hatalar meydana gelince bilinen sorular tamamen karışarak sonucu etkiler. Cevapları toplu bir şekilde optik forma işlemek yerine tek tek kodlama yapmak sorunu azaltmaya yardımcı olacaktır.
    7. Sınavda diğer öğrencilere ilgilenmeyin, Sınavda sadece kendinizle ilgilenin. Bazı öğrenciler daha hızlı soru çözüyor olabilirler. Ancak önemli olan soru çözümünde hız ve isabet arasındaki dengeyi bulabilmektir.

  • Hayatın Kendisi Bir Sınav …

    Bu sabah radyoda bir programa denk geldim, sunucu: “ Hangi üniversiteyi bitirdiniz ve şimdi ne iş yapıyorsunuz?” diye bir soru yöneltti, dinleyiciler hem mail yolu ile hem de telefonla cevap verdiler.
    – Beden Eğitimi mezunuyum, kasaplık yapıyorum
    – Çevre Mühendisliği mezunuyum , adliyede katibim
    – Jeoloji mühendisiyim, çobanlık yapıyorum
    – Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü mezunuyum, tır şoförlüğü yapıyorum, gibi yüzlerce cevap geldi.

    Evet Türkiye gerçeği bu maalesef ki…Hem gençler seçecekleri bölüm hakkında yeterince bilgi sahibi değiller, hem de mezun olduklarında mesleklerini hakkıyla icra edecekleri iş olanağı yok.

    Ama yine de sistem gereği bu zorlu maratona girmek zorundalar. SBS, YGS, LGS, KPSS derken hem öğrenciler hem de aileler geleceklerini şekillendirecek olan bu sınav maratonu için yaşamlarından bir çok şeyde fedakarlık ettiler.

    Sonunda haziran ayı geldi ve öğrencilerin “ sınav kaygısı “ başladı. Çünkü; gerek aileleri tarafından gerekse öğretmenleri tarafından “ hayatınızın sınavı” “ bu son şansınız ” gibi cümleler ile sınava yüklenen anlamlar; öğrencilerin zihinlerde olumsuz düşüncelere, olumsuz düşünceler de kaygıya dönüşüyor.

    “Ya kazanamazsam” “Başkaları hakkımda ne düşünür, ya alay ederlerse “ “ Ailemi hayal kırıklığına uğratır mıyım ? Onların gözünde değersizleşir miyim? “ gibi düşünceler ile de korkuları ve yaşadıkları kaygı artıyor. Bu artan kaygı durumu sınav sırasında öğrencinin bildiklerini aktarmasına engel olabiliyor ve sınav sonuçlarını etkileyebiliyor.

    Oysa ki bu sınav, gençlerin gireceği ne ilk ne de son sınav olacak. Meslekleri ne olursa olsun, hayatın kendisi bir sınav ;

    – Toplum içinde söz sahibi olabilmek,
    – Kendini değerli görebilmek
    – Çalışkan ve yaratıcı olabilmek,
    – Hatalardan ders çıkarabilmek,
    – Yaşadıkları olumsuzlukların sorumluluğunu alabilmek
    – Problemlere değil, çözüm yollarına odaklanabilmek
    – Katı tutumlu, ya hep, ya hiç mantığı ile değil de , yaşananlara esnek bir tutumla yaklaşabilmek asıl sınav

    Sınavdan önce öğrenciler nelere dikkat etmeli?

    1. Kaygının asıl kaynağı sınav değil, sınav hakkındaki yorumuzdur. Şu ana kadar yüzlerce deneme sınavına girdiniz, şimdi gireceğiniz bu son deneme sınavı olarak görün

    2. Olumsuz düşüncelere odaklanmayın. Olumsuz düşünceler olumsuz duyguları getirecektir. Geçmişteki başarılarınızı hatırlayın ve bu başarıları tekrarlayabileceğinizi düşünün.
    3. Zihin pozitif mesajları , net bir şekilde dile getirilirse algılamakta. O nedenle ” Yapamam ,edemem, başaramam, ne yapacağım” gibi sözleri kullanmak yerine; “ yapacağım, başaracağım, üstesinden geleceğim” gibi kelimeleri sık sık tekrarlayın.
    4. Sınava birkaç gün kala çok fazla ders çalışmayın. Arkadaşlarınızla veya ailenizle eğlenceli vakit geçirin. Kaygınızı arttıracak kişilerle sohbet etmeyin, motivasyonunuzu artıracak kişilerle sohbet edin.
    5. Beslenme alışkanlıklarınızda ani değişiklikler yapmayın. Her besin grubundan yeterince alarak vücut direncinizi koruyun. Sınav öncesi rejim yapmayın.
    6. Sınava gireceğiniz ortamı önceden görün , zihninizde canlandırarak , zihinsel antreman yapın.
    7. Bu sınavın tamamen bir bilgi ölçme mekanizması olduğunu , kişiliğinizi ve değerinizi ölçmediğine inanın.

    Aileler için öneriler

    1.” Bu sınavda göreceğiz seni, başarısız olursan sonuçlarına katlanırsın!,” “ Sınavı kazanamazsan bütün emeklerimiz boşa gider!” “ gibi sözlerle çocuğunuzu korkutmayın.
    2. Evde olağanüstü bir ortam ve durum varmış gibi davranmayın. Çocuğunuza sınav öncesi aşırı ilgili, alakalı ya da sinirli davranmayın, her zamanki gibi davranın. Çocuğunuzun sakin olmasını istiyorsanız önce siz sakin olun.
    3. Sınavlar hayatın her kademesinde olacaktır, sınav uğruna çocuğunuzla olan ilişkilerinizi bozmayın ,yapamayacağınız tehditlerde ya da vaatlerde bulunmayın.
    4 Çocuğunuzun eğilimlerini ve potansiyelini tanımaya çalışın. Onu olduğu gibi kabul edin, zorlamayın.
    5. . Başkaları ile çocuğunuzu kıyaslamayın ve aldığı puanları karşılaştırmayın.
    6 Yaşadığı kaygıları küçümsemeyin, önemsemezlik etmeyin , onu dinleyin.

    7. Çocuğunuzun sınava dair olumsuz düşüncelerini fark edin, onunla konuşup olumlamalar ile onu rahatlatın

  • Cam fanusta yaşayan çocuklar

    “Büyümek istiyorum artık, sorumluluk almak istiyorum, bana bir bebekmişim gibi davranmanızdan nefret ediyorum.
    Şimdiye kadar benim yatağımı siz topladınız, okul servisine siz bindirdiniz arkamdan çoğu zaman takip ettiniz, hatta bazen okula gelip öğlen yemeklerimi yiyip yemediğimi kontrol ettiniz. Dershane güvenli değil diye, öğretmenlerimi eve getirdiniz. 16 yaşındayım, hala ne yemem gerektiğine, ne zaman yıkanacağıma, hatta banyoda kalacağım zamana bile siz karar veriyorsunuz,
    Arkadaşımda kalmaya gidemiyorum, çünkü ailesini tanımadığınızı söylüyorsunuz. İyi de benim 4 yıllık arkadaşım, ailesini tanıma zahmetine hiç girmediniz ki… Çünkü hep çok meşgulsünüz, arkadaşımın anne babasını bir kez bile davet edecek ya da onlara kahve içmeye gidecek zamanınız yok…
    Biliyorum her şeyi benim iyiliğim için yapıyorsunuz, ama artık büyümek istiyorum. Kendi sorumluluklarımı taşımak, kendi yatağımı kendim toplamak, ders planımı kendim yapmak, sokağa tek başına çıkabilmek istiyorum.
    Cam fanusumu kırmak , yardıma ihtiyacım olduğunda içimdeki zeki ve düşünceli insanın açığa çıkıp, bana yardım elini uzatmasını istiyorum.
    Benim için endişe duymanızı anlayabiliyorum. Bütün ihtiyaçlarımı karşılayarak benim sorunsuz bir yaşam sürdürmemi , dikensiz gül bahçelerinde yaşamamı istiyorsunuz. Ve belki de bu yüzden benim adıma düşünüp, benim adıma karar alıp, benim yapmam gereken her şeyi siz yapıyorsunuz.
    Biliyorum ki kıyıdan ayrılamadığım sürece açık denizlerde yüzemeyeceğim. Her zaman benim güvenliğimi düşündüğünüz ve bu yüzden boğulmamam için kıyıda kalmamı istediniz. Ama ben okyanusları merak ediyorum. Kıyıda çırpınmak değil, su yutarak da olsa yüzmeyi öğrenmek istiyorum.

    Aslında siz de biliyorsunuz , hayat koşulları her zaman istediğim şeyleri bana sunmayacak, sizin şefkatli kollarınız gibi değil yaşam… Bu yüzden hangi sorunla karşılaşırsam karşılaşayım ayakta kalmak istiyorum. Desteğiniz için çok teşekkür ederim. Ama desteksiz ayakta kalmanın ne olduğunu da öğrenmek istiyorum. .

    Risk almak istiyorum.
    Ben hayatımı hiç kendi ellerime alamadım ki! Siz olmadığınızda kim yönlendirecek beni? Kim benim davranışlarımı belirleyecek? İş hayatımda ya da özel hayatımda sorunlarla karşılaştığımda kim benim adıma çözüm bulacak?

    Hayatımda hep birilerinden destek almak zorunda hissedeceğim , belki bu desteği yanlış yerlerde arayacağım. Belki de bu yüzden kötü insanlara katlanmak zorunda kalacağım.
    Anneceğim, babacağım ne olur artık büyümeme izin verin ve cam fanusun içinden gerçek hayata atılayım…

  • KAYBOLAN YILLARIM

    Üniversite sınavlarına hazırlanan bir genç danışanım ağlayarak şöyle diyordu geçenlerde;

    İlkokuldan beri hiç bitmedi şu sınavlar. Hep okul derslerinin dışında fazladan çalışmak zorunda kaldım. Her seferinde “ bu yıl bitsin, bu sınav bir geçsin , bak çok rahat edeceksin “ diyorlardı.
    Öğretmenlerim, ailem benden hep daha fazlasını istiyordu. Okulumun , dershanemin, özel ders hocalarımın reklam kaynağı olmalıydım. Babamın benim için çalıştığını biliyordum, onun benim için harcadığı tüm paraların KDV si olarak dönecekti kazandığım sınav. Annemin ise zamanında okuyamadığı tüm okulları okumalı, tüm dilleri öğrenmeli, hayalini kurduğu meslekleri kazanmalıydım.
    Beden eğitimi, ,müzik, resim dersleri okul ve ailem için hep gereksiz derslerdi, tüm spor ve sanatsal faaliyetler ise zaman kaybı.
    Ben yıllardır kandırılıyorum, her bahar, her kış, her yaz bir sonraki hedef için koşuyorum. Birini yakalıyorum, ötekini gösteriyorlar. Biliyor musunuz, eve gittiğimde hiç hoş geldin bir tanem, günün nasıl geçti, nasılsın, yorgun musun? Arkadaşlarınla neler yaptınız, nelere güldünüz, nelere üzüldünüz? Diye hiç karşılanmadım. “ Ödevin var mı, yazılın nasıl geçti, kaç puan aldın? Ek test çözecek misin? “ soruları daha öncelikliydi.
    Çözdüğüm test sayısına göre öğretmenlerimden ya da annemden takdir aldım. Doğum günü kutlamalarına , arkadaş gezmelerine gidebilmek için, on-on beş test fazladan çözmek zorunda kaldım.
    Evimizde arkadaşlarımı hiç ağırlayamadım, onların evinde hiç kalamadım. Ailem arkadaşlarımın aileleri ile hiç tanışmadı. Ne isimlerini bilirler ne de evlerini ama sınavdaki sıralamada kim önde onu iyi bilirler.
    Çocukken oyuncaklarım olurdu, ama oynayacak arkadaşım ve zamanım olmazdı. Büyüdüm yine ders dışında arkadaşım yok, yine hiçbir şeye zamanım yok. Zaten hangi sorunun ya da hangi sınavın iptal edileceği de belli değil. Söyler misiniz geleceğin peşinden koşarken kaybolan yıllarımı bana kim geri verecek?

  • ÇOCUKLARA CİNSEL BİLGİ NASIL VERİLMELİ

    Pek çok anne baba çocukları cinsellikle ilgili bir şeyi merak edip sorduğunda veya herhangi bir oyun oynarken fark ettirdiğinde ne yapacaklarını bilememekteler. Bazen panikle bağırıp çocuklarını azarlayarak susturmaya çalışmakta , bazen de hazır olmadıkları bir zamanda yaşlarından büyük ve soyut kavramlardan bahsederek anlayamayacakları bir dille iyice çıkmaza girebilirler.
    Çocuklarınızla cinselliği konuşabilmek için aile içinde hoşgörü, paylaşım ve güven duygusunun yerleşmiş olması gerekmektedir. Eğer birbirinize yeterince zaman ayıracak bir ilişkiniz varsa çocuklarınız sizinle her türlü konuyu konuşabilecek ve soru sorabilecektir.
    En çok sorulan sorular ve önerilerim
    Komşumun 4 yaşındaki oğlu ile aynı yaştaki kızım oyun oynuyorlardı . Arkadaşı kızıma ”ben doktorum, soyunman lazım, seni muayene edeceğim” diyordu. Panikle odaya girdim ikisini de yarı çıplak buldum. Panikle oğlanı giydirp evine yolladım, kızıma da kızıp bir daha onunla böyle oyunlar oynamak yok diyerek bağırıp , odasına kilitleyerek cezalandırdım.sizce ne yapmalıydım doktor hanım?
    Annenin bu tavrı sonucu iki çocuk da suçluluk duyarak , yaptıklarının yanlış olduğu mesajını almış oldular. Böylece merak ettikleri cinsellikle ilgili soru sorma yolları kapanmış oldu. Oysa ki bu çocuklar oyun ortamında bedenlerinin farklarını merak ediyorlardı ve öğrenmeye çalışıyorlardı.
    Anne odaya girdiğinde oyunu durudurmalı, sakin bir şekilde “ sanırım siz bedenlerinizin neden farklı geliştiğini merak ediyorsunuz. Şimdi güzelce giyinin ve ben size ‘ neden kızlar ve erkekler farklı gelişirler’ i anlatayım.” diyerek çocukların boyuna inmeli ve onlarla göz teması kurarak,
    “ kızların cinsel organları içe doğru gelişir, bu girişe vagina denir. Büyüyüp çocuk sahibi olmak istediklerinde çocuk doğurabilmeleri için , karınlarının içinde iki tane yumurtalığı ve bebeğin yaşayacağı bir evi olur. Buna da rahim denir. Bebeklerini emzirebilmeleri için de memeleri on iki yaşından itibaren büyür ve süt verecek hale gelir. “
    “ erkek çocuklarının ise cinsel organları dışa doğru gelişir, iki tane yumurtalıkları ve bir tane penisleri vardır“
    Bu kadar bilgi bu yaş çocuklar için yeterlidir. Böylece ne zaman merak etseler korkmadan, suçlanmadan annelerine soru sorabilecekleri ve doğru cevabı alabilecekleri mesajı çocuklara verilmiş olacaktır.
    Bir akşam üzeri 9 yaşındaki kızım okuldan geldikten sonra odasında oynamaya başladı. İçeri girdiğimde çıplaktı ve oyuncak bebeği ile öpüşmeye çalışıyordu. Kendimi çok kötü hissettim, hemen bebeği elinden aldım ve kızıma bir tokat attım , sen ne yaptığını sanıyorsun, Allah seni görür ve çarpar dedim. “ Sonra ona vurduğum için çok pişman oldum, sizce ne yapmalıydım?
    Çocuklarınıza cinselliğin utanılacak ve ayıp ve günah bir şey olduğu mesajını vererek onun bir ömür boyu cinsellikten suçluluk duymasına neden olabilirsiniz. Oysa şöyle yaklaşmalıydınız;
    Ön ergenlik dönemi dediğimiz bu yaşlarda daha önce doğru cinsel bilgi almamış olan çocuğunuzun merakını fark ederek, sakin bir şekilde “ hadi gel seninle oyun oynayalım, ancak böyle çıplak oynanmaz, önce giyinelim . Sanıyorum bebeğinin sevgiye ve şefkate ihtiyacı var, ona sarılalım ve yanağından öpelim.” Diyerek oyunun seyrini değiştirmelisiniz.
    “ çocuklar büyüdükçe boyları ve zekaları geliştiği kadar onları büyüten hormonları da gelişir. Bu nedenle yetişkinlerin birbirlerini sevme şekillerini merak ediyor olabilirsin. Ancak yetişkin olduktan sonra birbirlerini çok seven bir kadınla bir erkek sarılıp , öpüşebilir, evlenebilir ve aynı yatakta yatabilir. “ bilgisi bu yaş çocuklar için yeterli olacaktır.
    *Haftaya “ ergenlik dönemindeki gençlere cinsel bilgi nasıl verilmeli” yi paylaşacağım.
    10999414_901019909948395_8913152682530269365_n

  • Çocuklar da Depresyona Girebilir

    Son bir aydır 9 yaşındaki kızlarının karın ağrısı, baş ağrısı şikayetleri ile okula gitmek istememe, gerekli gereksiz her şeye ağlama, kendi yatağında yatmak istememe gibi davranış değişiklikleri üzerine çocuk hekimine başvuran aileye ; yapılan muayene ve tıbbi tahlillerin normal olduğu, çocuğun şikayetlerinin psikolojik olabileceğini söylenmişti.
    Aileyle yaptığımız görüşmelerde daha ayrıntılı öykü aldığımızda yemek yeme probleminin de olduğunu, hatta son iki haftadır geceleri alt ıslattığını öğreniyoruz.
    Annesi : kızım “ okulda arkadaşlarım beni sevmiyor, kimse benimle oyun oynamak istemiyor, ben evde seninle kalmak istiyorum diyerek her sabah ağlıyor “ diyordu.
    Öğretmenden alınan bilgi de ise ; ”okulda arkadaşlarıyla asıl kendisi oynamak istemiyor, derslerde dalgın, son birkaç aydır daha içine kapandı, dersleri dinlemiyor” artık demişti.

    Çocukluk çağı depresyonu mutlaka tedavi edilmelidir.

    • Eğer ailede depresyonda olan başka bir birey varsa ve tedavi olmamışsa , mutlaka o birey de tedavi edilmelidir.

    • 7 yaş altındaki çocukların depresyon tedavisinde öncelikle oyun terapisi yer almaktadır.

    • Okul çağı veya ergenlik dönemindeki çocukların depresyon tedavisinde ise , psikoterapinin yanı sıra ilaç tedavisi kullanılmaktadır.

    • Eğer ” küçücük çocuk ilaç mı kullanırmış “ gibi bir düşünce ile tedavi geciktirilir ise problem daha da derinleşebilir.

  • Cinsel İstismar nedir? Nasıl çocuğumu korumalıyım?

    Cinsel istismar, bir çocuk ya da yetişkinin başka çocuk/çocukların veya başka yetişkin/yetişkinlerin, istemediği cinsel davranışlarına maruz kalmasıdır. Cinsel istismar, genelde çocuğa yakın olan kişiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu tür eylemler yinelenen tarzda olduğunda çocuk için daha ağır sonuçlar doğurabilir.
    Çimdikleme, okşama, sıkıştırma, öpme, el ile sarkıntılık etme, laf atma, uygunsuz sözcüklerle rahatsız etme, cinsel ilişkiye teşebbüs, tecavüz cinsel istismar kapsamına girer. İstismarın verdiği hasar; sürekliliğine, çocuğun yaşına, istismar edenin çocuğa olan yakınlığına, bağlılık derecesine ve aradaki yaş farkına, fiziksel zorlama ve şiddet içermesine, istismar davranışının derecesine bağlı olarak değişir.
    Cinsel istismarın derecesi ne olursa olsun unutulmamalıdır ki kimse cinsel istismara maruz kalmak istemez; kimse cinsel istismarı hak etmez; hiçbir davranış cinsel istismarı, taciz ve tecavüzü haklı gösteremez ve her türlü cinsel istismar kanunlar ve toplum önünde suçtur.

    Soru: Çocuğuma cinsel bilgiler verirken nelere dikkat etmeliyim?
    Cevap: Çocuklarınıza cinsel eğitim verirken ya da onun sorduğu bir soruyu cevaplarken,
    Çocuktan talep geldiği zaman veya ana-baba gereksinim duyulduğunu hissettiği
    zaman verilen bilgi en uygunudur.
    Çocuğun gelişim dönemine uygun bilgilendirme yapılmalıdır. Yaşından fazla bilgi çocukta kafa karışıklığı yapabilir.
    Kısa, gerçek ve net cevaplar vermelisiniz.
    Yetişkinin beden dili, konuşulanların içeriğinden ve kullanılan dilden daha önemlidir. Bu nedenle konuşurken yüz ifadenize, ses tonunuza dikkat etmelisiniz.
    Çocuk hangi ebeveyne soru yöneltiyorsa cevabı o ebeveyn vermelidir.
    Cinsel organlar çeşitli adlandırmalar ile değil “vajina”, “penis” , “testis”, “meme” gibi bilimsel adları ile öğretilmelidir.
    Erkek çocuğa, penise sahip olmanın bir üstünlük olmadığı yetişkinlerin bu organa odaklanmayıp doğal olarak algılamalarıyla öğretilebilir.
    Çocuğun ana-babasının vücudunu görmek ister. Bunu doğal olarak kabul etmek gerekir. Çocuk ne kadar küçük yaşta anne baba farkını görürse o kadar az soru sorma ihtiyacı hisseder.
    Reddetme ve azarlama tepkileri gösterilmemelidir. Çocuk kendini suçlu hissetmemelidir.
    Çocuğa cinsel organını keşfederken, bunu herkesin önünde uygun olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğa vücuduna sahip çıkabileceği, başkalarının dokunma isteğine hayır diye cevap vereceği anlatılmalıdır.

    Soru: Çocuğumu cinsel istismardan korumak için ne yapmalıyım?
    Cevap:
    Anne baba olarak, cinsel istismar konusunda bilgili ve bilinçli olmalısınız
    Çocuğunuza yeterince ilgi ve şefkat göstermeli, güven ve sevginizi hissettirmelisiniz.
    Çocukla açık iletişim kurmalı, sizden korkmamasını sağlamalısınız ki size olası yaklaşımları rahatlıkla anlatabilsin
    Çocuğu severken sevgi göstermenin yolu ellemek, sağını solunu çimdiklemek, ısırmak değildir. Böyle sevilen çocuklar sevgiyi göstermenin yolunun “dokunmak” olduğu yargısına sahip olurlar. Bu da istismar ile sevgi göstermeyi ayırt edememelerine neden olur.
    Yabancı insanlarla öpüşmemesi, yanına fazla yaklaşmalarına izin vermemesi ve kuşkulu davranışların neler olduğunu öğretilmelidir.
    Hayır deme becerisi öğretilmelidir. Günlük yaşamda hayır diyemeyen çocuk böyle bir durumda da “HAYIR” deme becerisini gösteremeyebilir.
    “ Hiç kimsenin senin, özel yerlerine dokunmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin seni, kendi özel yerlerine dokundurtmaya da hakkı yoktur. Birisinin senden özel yerlerine dokunmanı istemesi ya da seninkilere dokunması saklayacağın bir sır değildir. Anlatmama sözü vermiş olsan bile, anlatırsan başına çok kötü şeyler geleceği söylenmiş olsa bile, böyle bir şey olursa anlatmalısın. Mutlaka söylemelisin. Sır saklaman gerektiği doğrudur. Ama bu saklanmaması gereken kötü bir sırdır.”

    Soru: Çocuğum ergenlik yaşında; onun cinsel istismara uğramaması için ne yapmalıyım?
    Cevap: Çocuğunuzla bir arkadaş gibi konuşmalısınız, şu konularda onunla açık ve net konuşmalısınız…
    Genç kendi cinsel arzularını ve sorunlarını bilmelidir.
    Hoşlanmadığı bir durumla karşılaştığında net olarak hayır diyebilmelidir.
    Yanlış anlaşılmamak için duyguları, davranışları ve sözlerinin uyum içinde olması gerektiğini bilmelidir.
    Kendi başına gidip dönemeyeceği yere iyi tanımadığı birinin eşliğinde gitmemelidir.
    Yaşı tutmuyorsa disko, bar, vb. yerlere gitmemeli, başkalarından içecek ve yiyecek almamalıdır.
    Alkol ve uyuşturucular sağlıklı düşünmeyi ve kendini ifade etmeyi engelleyebileceği için bunlardan uzak durmalıdır.
    Arkadaşının yönlendirici olmasına izin vermemelidir.
    Süreklilik arz eden istismar davranışlarını mutlaka yakınlarına bildirmelidir.
    Cinsel istismara (saldırı, tecavüz, vb.) uğradığında hemen kendisini anlayabilecek, destek ve yardımcı olabilecek bir yakını ile bu durumu paylaşmalıdır.

    Soru: “Çocuğumun hangi davranışları bir uzmana başvurmamı gerektirir?”
    Cevap: Eğer çocuğunuz şu davranışları sergiliyor ise;
    • Banyo yapanları uyarılmasına rağmen ısrarla izlemeyi sürdürmek.
    • Anne-baba “hayır” dedikten ve sürekli uyardıktan sonra, ısrarla ve sürekli olarak “kötü söz” söylemeye devam etmek
    • Sürekli ve ısrarlı olarak, kendinden daha küçük çocukları cinsiyet ve cinsellikle ilgili oyunlar oynamaya zorlamak.
    • Arkadaşlarını “doktorculuk” oynamaya ve üzerindeki giysileri çıkarmaya zorlamak.
    • Yabancı ya da yakın yetişkinler tarafından sarılıp, öpülmekten, dokunulmasından, iletişime geçmekten korkmak.
    • Oyunlarda kadın ya da erkek rollerini üzgün, kızgın ya da saldırgan bir tarzda oynamak, kendi cinsinden ya da karşı cinsten nefret etmek.
    • Sürekli ve ısrarlı olarak kendi cinsinden olanlardan hoşlanmak.
    • Mastürbasyon yapma sıklığının artması.

  • ANNE VE BABALARIN ÇOCUĞUN CİNSEL GELİŞİMİ İLE İLGİLİ SORULARI

    Anne babaların çocuklarının cinsel gelişimi ve eğitimi ile ilgili sordukları sorulardan bazı örnekler:

    Soru: “Kardeşler aynı odada yatabilir mi?”
    Cevap: 5 yaşına kadar farklı cinsten kardeşler aynı odada yatabilirlerse de bu yaşta “utanma duygusunun gelişmesi (giyinme ve soyunmada) nedeni ve cinselliği keşfetme merakı nedeniyle çocuklar arasında cinsel içerikli oyunların oynanması söz konusu olabilecektir.

    Soru: “Çocukların anne-babaları ile aynı odada yatmaları doğru mudur?”
    Cevap: Yatak odanız size aittir. Üstelik çocukların yaşları ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, cinsel ilişki sırasında duyacaklarından ve göreceklerinden etkileneceklerdir. Çocuğun kendine olan güven duygusunun gelişebilmesi için erken yaşlarda kendi odasında tek başına yatabilmeyi başarması gerekir. Aynı zamnada evliliğin kurallarını ve anne baba rollerini de öğrendiğinden anne babalrın özel bir odası olması gerektiğini öğrenmelidir. Çocuğunuzu her açıdan korumak için aynı odada yatmamalısınız.

    Soru: Çocuğumla birlikte banyoya girmem sakınca yaratır mı?
    Cevap: Genellikle 3 yaşa kadar çocuklar anne babanın çıplaklığını çok fazla önemsemeyebilir. 4-5 yaşından itibaren bunun farkına varacaktır. Bu yaşlarda anne babanın örtünmesinde yarar vardır. Çocukla konuşurken, vücudumuzdaki özel organları başkalarına göstermenin uygun olmadığı vurgulanmalıdır.

    Soru: “Çocuğumun cinselliğe olan ilgisi birden arttı ne yapmalıyım?”
    Cevap: 9-14 yaş bu ilginin arttığı bir dönemdir. Sorduğu sorular ve gösterdiği ilgi karşısında telaşlanmayın. Her soruya doğal bir tavırla, zamanında ve doğru cevaplar verin. Cinselliğe yönelik ilgisi uzun süre devam ettiği ve sadece bu alana yoğunlaştığı takdirde bir uzmana danışın. İlgi doğal olmakla birlikte yaşamın diğer alanlarında uzaklaşacak kadar yoğunlaşma ruhsal sorunları ifade eder. Uzman yardımıyla yolunda gitmeyenleri bulmak gerek.

    Soru: “Benim çocuğum hiç soru sormuyor ne yapmalıyım?”
    Cevap: Her çocuk cinselliği merak eder. Yanlış anne baba tutumları çocuğun soru sormasını engeller (Daha önceki girişimleri yanıtsız kalmış, bu konunun konuşulmaması gereken gizli bir konu olduğu mesajını almış,vb.). Uygun fırsatlar yaratarak (film, tv programı,günlük yaşamda karşılaşılan durumlar) konuyu siz açın ve soru sormasını sağlayın. Sizin rahatlatıcı tavrınız onu da rahatlatacak ve doğru bilgileri sizden almış olacaktır.

    Soru: Medya, çocuklarımız üzerinde çok etkili. Televizyon ve internette kontrol edilemez boyutta cinsellik ve şiddet içeren yayınlar var. Çocuğumu bunlardan nasıl koruyabilirim?
    Cevap: Çocuğun büyüme esnasında teknolojiden uzak tutulması çağımız şartlarında imkansız görünüyor. Maalesef ki çocukların dikkate alındığı ve korunmaya çalışıldığı bir programcılık anlayışının olduğu da söylenemez. Ancak, televizyon izleme konusunda Türk ailesinin bilinçli olmadığı da bir gerçektir. Çoğu ailenin tek eğlence aracının televizyon olması beraberinde bazı tehlikeleri de getirmektedir. Sabahtan akşama kadar açık bir televizyonda elbette çocuk için zararlı sahneler görme olasılığı da fazladır. Bu nedenle çocuklarla daha kaliteli vakit geçirilmeli, televizyon yerine oyunlar oynanmalıdır.

    Soru:Çocuğumu İnternetteki sex sitelerinden nasıl uzak tutabilirim?
    Cevap: Eğer evde bilgisayar ve internet var ise, mutlaka çocuklar için Filtre olmalı, her istediği siteye girişi mümkün olmamalıdır. Bilgisayar kullanımı mutlaka ailenin ortak kullanım alanı olan , salon, hol , oturma odası gibi yerde olmalı ve çocuğun girdiği siteleri anne babanın görmesi mümkün olmalıdır.

    Soru: Sünnet yaşı ne olmalı ve çocuğumu nasıl hazırlamalıyım?
    Cevap: Sünnet dinsel inançlar ve gelenekler doğrultusunda yapılmakla beraber sağlık açısından da önemlidir. Çocukla sünnete ilişkin korkutmamak, korkutucu şakalar yapılmasını engellemek gerekir ( “Sen sünnet olunca görürsün!”, “ne zaman keseceğiz?”, “getirin bıçağı”).
    Çocuk sünnet olduğunda penisinin kesilip, organının eksileceğinden korkar. Çocuğa penisinin kesilmeyeceği sadece penisinin ucunda bulunan fazlalık olarak bulunan derinin alınacağı anlatılmalıdır.
    Cinsel gelişim açısından çocuğun kendi vücudu ile çok fazla ilgili olduğu 2-7 yaş arası sünnet düşünülmemelidir. Ya 0-2 yaş arası ya da 7-11 yaş arası sünnet gerçekleştirilmelidir.
    Soru: Mastürbasyon nedir? Mastürbasyon yapan çocuğa nasıl yaklaşmalıyım:
    Cevap: Mastürbasyon, el ya da başka bir nesne ile cinsel organlara dokunmak ve bundan zevk almaktır. Bebeğin kendini tanıma döneminde sık rastlanan doğal bir davranıştır. Çocuklar için idrarını ve dışkısını yaptığı bölge ayrı bir ilgi odağıdır. Bu ilgi genellikle tuvalet eğitimi verilen yaşlarda artmaktadır.
    Çocuğun bu davranışı cinsel gelişimin bir parçası olarak görülmelidir. Kaygı duymak gereksizdir. . Gerek eliyle gerekse sürtünerek mastürbasyon yapan çocuğa kızıp, azarlayıp, onu korkutmak yerine üzerinde durmamak ve eğer olağan üstü bir sıklıkta oluyorsa, onu korkutmadan ve konuya değinmeden başka bir şeyle oyalayarak dikkatini başka bir yöne çekmek genellikle yeterli olur.
    Mastürbasyon eğilimi yoğun olan küçük çocuklarda, duygusal doyumsuzluk söz konusu olabilir. Mastürbasyonu engellemek yerine bu doyumsuzluğun kaynağını bulmak ve ortadan kaldırmak gerekir. Bunun için bir uzman yardımı gereklidir.
    Ergenlik döneminde mastürbasyon tekrar başlar. Bu durum cinselliğini yaşamak isteyen gencin doğal bir deneyim arzusundan kaynaklanmaktadır. Abartılmamalıdır. Normal ve sağlıklıdır. Yine sıklığının aşırı artması halinde bir doyumsuzluk, psikolojik bir sorun söz konusu olabilir. Mutlaka bir uzman yardımı alınmalıdır.

  • ÇOCUKLARIN CİNSELLİKLE İLGİLİ SORULARI

    Cinsiyet farklılığı ile ilgili sorular 2. yaşta, doğumla ilgili olanlarsa 3-4 yaşta başlar. Çocukların bu yaşlarda sorduğu bazı temel sorulara nasıl cevap verebileceğinize yönelik örnekler şunlardır:
    Soru: “Neden benim de ağabeyiminki gibi pipim yok?”
    Cevap: “Kızlar ve erkekler ayrı yaratılmışlardır. Kızların erkeklerin gibi cinsel organı vardır ve farklı yönlere doğru gelişmiştir.( kızlarınki içe doğar, erkeklerinki dışa doğru ) ”
    Soru: “Babamın neden göğüsleri yok?”
    Cevap: “Yalnız annelerin göğüsleri olur ki , yeni doğan bebeklerini emzirebilsinler diye.”
    Soru: “Bebekler nereden gelir?”
    Cevap: “Çocuklar annenin içinden çıkarlar. Onlar annenin karnında yaşar ve büyürler. Orada sıcak ve güvenli bir bebek yuvası vardır. Kızlar yeterince büyüdüğünde anne olabilirler. Bebek dünyaya gelebilecek kadar büyüdüğünde dışarı çıkar. Civcivlere bakarsan onlar yumurtadan çıkarlar, “İnsan yavrusu yumurtada değil anne karnında oluşur.
    Soru: “Bebek annesinin içine nasıl girer?”
    Cevap: “Bütün kızların ve annelerin içinde kalemle bile çizemeyeceğimiz ve bildiğimiz yumurtalara hiç benzemeyen yumurtalar vardır. Bunlar çok önemlidirler. Bir kadın anne olmak istediği zaman bu yumurtalar uterus (rahim) denen özel yerde bebeğe dönüşmeye başlar. Rahim annenin içinde ama midenin içinde değil başka yerde. Bebek burada özel bir şekilde beslenir ve bir okul yılı kadar süre geçtikten sonra dünyaya gelir.”
    Erkek ve kız çocuktaki farklılık her iki cinse de anlatılmalıdır. Erkeklerin olgunlaşması için babanın özellikleri gibi özelliklere sahip olması gerektiği, kızların ise anne olabilecek kadar büyümesi gerektiği anlatılmalıdır.
    6 yaş çocuğu genellikle cinsel ilişki ile ilgili ayrıntıları almaya hazır değildir.
    Çocuk 7-8 yaşlarına geldiğinde , babanın içindeki bir tohumun annenin içindeki yumurta ile birleştiği ve bunun bebeğin gelişimini başlattığı söylenebilir.Bu birleşmenin nasıl olduğu ise “ana-babanın yan yana yatması ve sevgi dolu olmaları” şeklinde açıklanabilir.
    Soru: “Anne karnındaki bebek nasıl nefes alır, nasıl yemek yer?”
    Cevap: “Anne karnında bizim gibi nefes alamazlar. Hava ve yiyeceği annesinin karnından göbek kordonu ile alırlar. Bu uzun ve beyaz bir kordondur. Doğduktan sonra bu kordona ihtiyacı kalmaz, annesinin memesinden süt içer. Doğunca doktorlar bu kordonu keser ama bebeğin canı acımaz.”
    Soru: “Ben nasıl doğdum?”
    Cevap: “Çocuk bu soruyu sorduğunda hemen o anda yanıt verilmelidir. Ona “Sen karnımdaki özel bir yerde büyüdükten sonra vücudumda karnımın altında bebeğin dışarı çıkabilmesi için oluşmuş bir açıklıktan dışarı çıktın” denebilir. Eğer sezeryanla bebeği dünyaya getirdiyseniz, alt karın bölgenizdeki yarayı gösterebilirsiniz.
    Soru: “Neden erkeklerin bebeği olmaz?”
    Cevap: Çünkü erkeklerin vücudunda bebeklerin büyümesini sağlayan küçük bir yuvacık yoktur.
    Ergenlik dönemi soruları bedendeki değişim, üreme, üreme yeteneği, üreme organları, cinsel ilişki, mastürbasyon, ıslak rüyalar, ereksiyon, bebeğin oluşumu, doğum, cinsel ilişki yaşı, korunma yöntemleri, vb. konularını içerir. Anne ve baba bu konularda kendini bilimsel yayınlardan yararlanarak geliştirmelidir. Çocukluk döneminde cinsellikle ilgili sorularına anne ve babasından yanıt bulmada sıkıntı çekmeyen genç, bu soruları için de en güvenilir kaynağın yine anne ve babası olduğu inancıyla ebeveynlerine yönelecektir. Doğal, doğru ve zamanında yanıtlanan sorular gencin cinsel gelişimini tamamlamasında çok önemlidir.
    Soru: Regl ( Adet görmek ) ne demektir?
    Cevap: Yetişkin kadınlar ayda bir kez vajinalarından kanarlar. Buna Regl yada aybaşı denir. Bunun sebebi kadınların yumurtalıklarından her ay 1 yumurtanın döllenmek üzere hazırlanmasıdır. Eğer döllenme yani bebeğin oluşumu gerçekleşmezse bu yumurta bir miktar kan ile vücuttan atılır ve ertesi ay yeni bir yumurta oluşur. Her genç kız 12-15 yaşları arasında ilk kez regl olur.