Kategori: Aile Danışmanlığı

  • Bu gün, Çocuğunuza bir hediye verin onunla oyun oynayın…

    Yoğun iş temposu içinde zamanın nasıl akıp gittiğini anlamıyoruz bile…Bir bakıyoruz ki çocuklarımız büyümüş, zaten mevcut eğitim sisteminin içinde şunun şurasında çocukların çocukluklarını yaşayabilmesi için sadece 7-11 seneleri var. Neden 7 dedim, çünkü 1. sınıfta bile inanılmaz derecede ödev ve test stresi altında çocuklar. Eğer biraz insaflı iseniz çocuğunuzun ilk okul döneminde , yani ergenliğe girmeden çocukluğunu yaşamasına müsaade etmiş olursunuz…

    6-9  yaş arasında  erkek çocuğu olan babalara soruyorum, oğlunuzla ne yapıyorsunuz diye; , birlikte oynadığınız ve en sevdiğiniz oyun hangisi ?  Maalesef çocuğumla oyun oynuyorum diyen hiç kimse çıkmıyor, o halde ona tavla oynamayı öğrettiniz mi? Haftanın bir günü bile olsa aşağıda arkadaşlarıyla top oynuyor musunuz? Ya da birlikte araba yıkamaya, bisiklete binmeye gidiyor musunuz? Evde küçük tamirat işleri yapıyor musunuz? Hiç biri mi? Monopoly, tabu, şans yolu, tombala ? Ne bileyim mutlaka bir şeyler olmalı diye, %80 aldığım cevaplar, ders çalışıyoruz, kursa götürüyorum veya televizyon izliyoruz. Nadiren de birlikte bilgisayarda  oynuyoruz.

    Peki kız çocuğu olanlara soruyorum? Evde kızınızla ne oynuyorsunuz diye, evcilik, kuaförcülük, restorancılık tarihe karışmış, holilop çevirmek, aşağıda arkadaşlarıyla birlikte yakar top oynamak hiç yok. Birlikte kurabiye yapıyor musunuz? Kek pişirmeyi öğrendi mi? En azından bulguru önüne döküp kısır yaptırıyormusunuz?  Kızınızla evde ders dışında ne paylaşıyorsunuz?

    Anlıyorum ki, çocuklar yalnızlaşıyor, öncelikle koskoca evlerinde… Evlerin oda sayısı arttıkça , salonlar şıklaşıp,  lüksleştikçe, şşşşttt!!!, Evde yapma !!!! Evde oynama !!! gibi sözcükler de artıyor. Otur ders çalış, boş vaktinde test çöz!!! Ama oyun oyna diyen yok, beraber oyun oynayalım diyen hiç yok!

    Oysa ki Çocukların psikolojik gelişiminde oyun oynamak büyük yer tutar, anne ve babalar genelde oyunun çocuklar için içgüdüsel bir şey olduğuna inanırlar yani bir yetişkinin yardımı olmadan da çocuğun kendi kendine oyun oluşturabileceğini düşünürler. Çok küçük çocukların kendi kendilerine spontan oyunlar başlattıkları doğrudur ama şunu bilmeliyiz ki: bir çocuğun oyun yaratma konusundaki içgüdüsü eğer ebeveyn çocuğun oyun yaratma sürecini desteklemiyorsa, yavaş yavaş yok olmaktadır. O nedenle ebeveynlerin çocuklarıyla oyun oynamaları çok önemlidir.

    Oyunun çocuk gelişimine katkısı nasıl mı?

    • Oyun çocuklara kim olduğunu, neler yapabildiğini ve etrafındaki dünya ile nasıl etkileşime geçeceğini öğretme fırsatı sunduğundan çocuklar için çok faydalıdır.
    • Oyun sıra beklemeyi, paylaşmayı ve başkalarının hislerine özen göstermeyi öğreterek çocukların sosyal becerilerini arttırır.
    • Oyunla çocuğunuzun günlük problemleri çözmesine, düşünceleri test etmesine ve hayal gücünü keşfetmesine yardımcı olabilirsiniz.
    • Yetişkinlerle oyun çocuğun düşüncelerini, duygularını ve ihtiyaçlarını anlatabilmesine yarayacak şekilde bir kelime hazinesi geliştirmesini teşvik eder.
    • Oyun oynarken çocuğunuzda özgüven ve yeterlilik hissini teşvik etmiş olursunuz.
    • Oyun, çocuğunuzla aranızda sıcak ilişkiler ve güçlü bağlar kurmak için çok faydalıdır.
    • Araştırmalar, küçükken ebeveyni ile rol yapma ve hayal gücüne dayalı oyunlar oynayan çocukların ileride daha yaratıcı olduklarını ve daha az davranış problemi sergilediklerini göstermektedir.
  • Sosyal Medya İlişkinizin Katili Olmasın

    Kimi meraktan, kimi yalnızlıktan, kimi rutin hayatına heyecan aradığından,  kimisi ise kendisini veya karşısındakini cezalandırmak istediğinden sosyal paylaşım sitelerinde özel ilişkilere yelken açıyor.

    Başlangıçta bir oyun gibi, son derece zararsız gördükleri bu paylaşımları, daha sonra baş etmekte güçlük çekebilecekleri sonuçları doğurabiliyor.

    Sağlıklı ve mutlu bir evliliğiniz veya ilişkiniz var ise sosyal paylaşım sitelerinde başınıza gelebilecek ilişki kazalarını yaşamak istemiyorsanız bunlara dikkat etmelisiniz:

    1- Sosyal paylaşım sitelerinde kullandığınız bilgilerinizin herkes tarafından görülmesini engelleyin. Özellikle de kimlik bilgilerinizi paylaşmayın.

    2- Tanımadığınız kişilerden gelen arkadaşlık isteklerini kabul etmeyin , size ulaşabilen ve  rahatsızlık veren birileri var ise erişimini engelleyin

    3- Son zamanlarda kişilerin paylaştıkları özel resimlerinin cinsel içerikli siteler tarafından fotoshop tekniği ile kullanılıp şantaj yapılması vakaları giderek artıyor. Bu nedenle özel resimlerinizi paylaşmayın.

    4-  sosyal paylaşım sitelerinde aynı isimde bir çok kişi olduğundan kredi kartı veya banka hesap bilgilerinizi arkadaşlarınızla dahi paylaşmayın.

    5- Eşinizle eski arkadaşlarınız yüzünden tartışmak istemiyorsanız ,  önceden konuşarak her iki tarafın eski kız ya da erkek arkadaşlarının sosyal ağda paylaşım içinde olup olmayacağını birlikte kararlaştırın.

    6- Sağlıklı olanı eşinize güven duymak, onu takip etmemek. Ancak eşinizle güven konusunda sık sık problem yaşamamak için , sosyal ağlarda kullandığınız hesap şifrelerinizi birbirinizden saklamayın.

    7-  İnternette veya facebookta zaman geçirmek istediğinizde bunu eşinizden gizli yerlerde ve zamanlarda yapmayın

    8-  Birbirinize ayırmanız gereken ortak zaman dilimlerinizde telefondan, bilgisayardan uzak durun . Hatta tatillerinize bilgisayar götürmeyin, telefonlarınızı mümkünse kapatın, değilse sessize alın

    9- Eş, anne- baba, arkadaş , evlat, ya da iş adamı – iş kadını kimliklerinizin getirdiği görev , sorumlulukları ihmal edecek düzeyde sosyal paylaşım sitelerinde zaman geçirmeyin, bağımlısı olmayın

    10- Eşinizin sosyal paylaşım siteleri üzerinden başka biri ile yazıştığını ya da görüştüğünü fark ederseniz, sorunu görmezlikten gelmeyin, mutlaka oturup konuşun, durumu anlamaya çalışın. Eşinizi bu davranışa iten sebepler nelerdir, ilişkinizde yaşadığınız aksaklıklar nelerdir, hangi problemlerinizi çözmek yerine yok sayıp, üzerini örtüyorsunuz ? Bu soruların cevabını arayın ve mutlaka ortak çözüm yolları geliştirin