Sevmek demek; bağımlı olmak demek değildir

Sevmek demek; bağımlı olmak demek değildir

Okulların açılmasının ikinci haftasında olmamıza rağmen hala okul bahçelerinde annelerinin bacağına yapışıp ağlayan, okula gitmek istemiyorum diye çırpınan, kendi başlarına kalacaklarından korkan çocuklar ve çaresiz annelerini görmekteyiz. Bu durum anne ve babaların sevgi ile bağımlılığı birbirine karıştırmasından kaynaklanıyor. Çocuklarımızı sevmek demek, onları dizimizin dibinden hiç ayırmamak demek değildir, her istediklerini anında gerçekleştirmek için  maddi imkanlarımızı sonuna kadar zorlamak demek değildir.

Ağlıyor diye okul bahçesinde nöbet tutmamalı, ona “ korkma ben buradayım, yanındayım”  diyerek aslında okulda korkulması gereken bir şeyler var demek ki mesajını vermemelisiniz.

Bakın bir annenin çocuğuna yazdığı şiirin  şu dizeleri neredeyse her şeyi anlatıyor;

“ Seni o kadar çok sevdim ki, kucağımdan indirdim yürüyebilesin diye…”

Çocuklarınıza sevgi gösterirken , sınırları da iyi çizmeli, kendi başına yapabilecekleri şeyler için onları cesaretlendirmeli ve fırsat vermelisiniz. Hayatta kendi ayakları üzerinde durabilmeleri ,  mutlu, başarılı, doyumlu , çözüm üretebilen  bireyler olarak yetişebilmeleri  onları sosyal ve duygusal olarak ne kadar destekleyebildiğinizle ilintilidir aslında…

Sosyal Ve Duygusal Gelişimi okula başlamaya uygun olan çocuklar;

  • Ana-babaya aşırı bağımlı değildirler
  • Okula istekli gelirler
  • Arkadaşları ile yaşadıkları sorunlarla baş edebilirler
  • Empati kurabilirler
  • Yaşıtları  ile pozitif ilişki içerisindedirler
  • Sorumluluk alabilirler
  • Kendilerini uygun bir biçimde koruyabilirler
  • Kızgınlık, üzüntü gibi duygularını diğerlerine zarar vermeden ifade edebilirler
  • Sınıf içi tartışmalara katılabilir, fikirlerini aktarabilirler
  • Okuldaki kuralların ve sınırların farkındadırlar ve uyum gösterirler.

Ailelere Öneriler:

  • Çocuğunuzu iyi tanıyın, güçlü ve zayıf yönlerini objektif olarak değerlendirmeye çalışın.
  • Beklentilerinizi çocuğunuzun özelliklerine göre belirleyin. Unutmayın, çocuğunuzdan yapabileceğinden fazla veya az şey beklerseniz, onun hayal kırıklığı yaşayarak kendine olan güvenini kaybetmesine sebep olabilirsiniz.
  • İyi yapabildiği şeyler konusunda ödüllendirin, yapamadığını fark ettiğiniz şeylerde yol gösterin, nasıl yapabileceğine birlikte karar verin, destek olun, yeniden denemesi için teşvik edin.
  • Yaşına uygun sorumluluklar verin ve takip edin
  • Sorumluluğunu yerine getirmezse beklentinizi açık bir şekilde konuşun ve sonuçlarını üstlenmesini sağlayın
  • Duygu ve düşüncelerini açıkça ifade edebilmesi için destekleyin, öncelikle kendi duygularınızı açıkça ifade ederek onlara örnek olun.

Dil Gelişimi okula başlamaya uygun çocuklar;

  • Dil gelişimi yaşına uygun olan çocuklar, okul hayatında daha başarılı olurlar.
  • Duygu ve düşüncelerini anlaşılır ve akıcı bir biçimde aktarabilirler.
  • Bir hikaye ya da masalı baştan sona anlatabilirler
  • Karşılıklı sohbet edebilirler
  • Benzer ve zıt kavramları kullanırlar
  • Soru sorarlar

Ailelere Öneriler:

  • Çocuğunuzla bol bol konuşun ,onunla ne kadar erken konuşmaya başlarsanız, o kadar yararlı olur. Küçük bebekler için kendileri ile konuşan annelerinin sesini dinlemeleri, onu gözleri ile takip etmeleri, onun kendisi için konuşmasını beklemeleri kadar yararlı bir şey yoktur!
  • Çocuğunuzla birlikte kitap okuyun.
  • Çocuğunuzu saatler boyu televizyonun karşısında yalnız başına bırakmayın.
  • Televizyon izleyecekseniz, çocuğunuza uygun olan programı siz belirleyin ve mutlaka birlikte izleyin. İzlediğiniz şey hakkında konuşun, eğer sürekli televizyon izlerse dil gelişimi kadar sosyal gelişimini de olumsuz yönde etkilemiş olursunuz.
  • Hikaye anlatın sonra da anlattığınız hikaye ile ilgili sorular sorun. Onun da  size bir hikaye anlatmasını isteyin.
  • Bildiği bir masalın sonunu değiştirerek anlatın. Sonra ondan da bunu yapmasını isteyin.
  • Onunla konuşurken benzer ve zıt kavramları, sayıları bol bol kullanın. Örneğin: “babanın kırmızı kalın kazağının üzerindeki gözlük, elindeki simidin yarısı, dolabın en alt çekmecesi”, gibi

Bu gönderiyi paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir