Kategori: Çocuk – Ergen Danışmanlığı

  • Boşanma Sürecinde Çocuklarınızı Silah Olarak Kullanmayın

    4 yaşındaki kızını 11 aydır göremediğini söylüyordu bir danışanım. Boşanma sonrası hayatım cehenneme döndü, kızımın kokusuna hasret kaldım, onu bana karşı silah olarak kullanıyor annesi diyordu.

    7 yıl önce evlendik, daha nişanlılık aşamasında sorunlarımız vardı, aileler bir türlü anlaşamadılar, evdi, eşyaydı, düğün hazırlığıydı derken her şey sorun oldu aramızda. Hep bir umudumuz vardı, evlenince yaşadığımız bu kabus bitecekti. Ama sandığımız gibi olmadı. Ailelerimiz eğer bir çocuk yaparsak evlilik problemlerimizin kaybolacağını, her şeyin düzeleceğini söylüyordu. Sonunda bir kızımız oldu, dünyanın en mutlu erkeği, en şanslı babasıydım. Ancak kabus yeni başlamıştı, bu sefer anneler çocuk bakma yarışına girdiler,kim daha fazla bakacak, çocuk kimi daha fazla sevecek yarışı başlamıştı.Artık ayrı odalarda yatıyor, tartışmamız küçücük bir şeyle başlıyor, ‘ senin annen , senin baban’ la kocaman olup bitiyordu.Aileler de büyük bir soğukkanlılıkla bu iş yürümüyor, gençler anlaşamıyor madem boşansınlar dedi. Eşim ve ailesi “ bu yaptığının cezasız mı kalacağını sanıyordun? “ diyerek çocuğumu alıp gittiler. Babası karakola kızımı dövüyor diye şikayet etmiş, evden uzaklaştırma cezası verdiler. İtiraz dilekçeleri, mahkemeler , davalar , iftiralar, avukatlar derken tam 11 aydır kızımın kokusuna hasretim. Onun babaya ihtiyacı yok, dedesi babalık yapıyor diyorlar. Maalesef ne avukat, ne mahkeme kızımı görebilmemi sağlayamadı. Ben şimdi kızımsız ne yapacağım doktor hanım?

    Not: Danışan öyküleri etik ilkeler gereği değiştirilmiştir.

  • Sağlıklı – Demokratik Aile Modeli

    Bir çiçeğe hayat veren , onu besleyen, dalların çıktığı gövdedir . Anne ve baba oluşturur bu sağlam gövdeyi. Gövde ne kadar sağlamsa dallar da çiçekler de sağlam ve sağlıklı olur.
    Yeryüzünde gözle görebildiğimiz kısımdır gövde, dallar ve çiçekler…Ya göremediğimiz kısım? Gövdenin temelinde kökler vardır, yani anne ve babanın gövdesinin sağlığı; köklerinin toprakla kurduğu sağlıklı alışveriş ile olur. Kimi ağaçlar kayalar üzerinde yetişmeye çalışır, bir türlü istediği kadar kök salamaz , hep sert zemine çarpar.Kimi ağaçlar ise gevşek, kayan zeminlerde köklerini tutunduramazlar,beslenip gelişemezler ve ölürler.

    Çocuklarımızı fiziksel sağlığı kadar ruhsal sağlığı da iyi, mutlu, doyumlu, özgüvenli, başarılı yetiştirmek istiyorsak ;
    •Çocuklarınızı koşulsuz, gönülden, karşılıksız sevin ve bunu ona sözlerinizle veya davranışlarınızla sarılarak, hissettirin.
    •Çocuğunuza hoşgörülü yaklaşın, yanlış yapmasına müsaade edin ancak bu yanlışların sorumluluğunu da yüklenmesini öğretin.
    •Zorunlu kısıtlamalar dışında çocuklarını öz¬gür bırakın Amaç, sorumluluk bilinci yanında çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesine destek vermek olmalıdır.
    •Sizin gibi olmasına zorlamayın, kendisi olabilme hakkını tanıyın.
    •Çocuğun kendisini değil, davranışlarını eleştirin.
    •Eşler arası tartışmalarınızı çocuklarınızın önünde yapmayın.
    •Kesin sınırlamalar yerine çocuğa “söz ve tercih” hakkı veren seçenekler sunun.
    •Evde sıcak bir aile ortamı, birbiri ile konuşan, problemlerini birlikte tespit eden, işbirliği içinde çözüm yolları arayan bir aile ortamı yaratın.
    Bu Aile modelinde Yetişmenin Çocuk Üzerindeki Etkisi
    Özgüven sahibi bireyler yetişir.Böylece kendini rahat ve kolayca ifade edebilen kişilik ve davranışları açısından dengeli, sorumluluk duyguları gelişmiş, hoşgörülü ve mutlu bireyler olurlar.
    Çocuğun farklı hobilere yönelmesi daha sık görülür.Çocukta asilik ve kavgacılık görülmez.Yanlışlarından ders çıkarabilir, başına benzer bir sorun geldiğinde önlemelerini alır veya o anda neler yapabileceğini öğrenir.

    Kendini iyi tanır, ne istediğini bilir.Karar vermeye ve kendi başına işler yapmaya alışan çocuk, ilerde rahatlıkla kendi adına kararlar alır,sorumluluklarının bilincindedir.
    Kurallara ve otoriteye saygı gösterir.Yaratıcı ve aktif olurlar.
    Kendi haklarını savunurken başkalarının haklarına da saygı duyar.

  • Ergenlik Dönemindeki Kız Çocuklar

    Neden ergenlik diye bir şey var? 13 yaşındayım ve ergenlik hakkında pek bir şey bilmiyorum, annem de anlatmadı. Bir çok şeyi okulda arkadaşlarımdan öğrenmek zorunda kaldım. Adet olmayı, farklı duygular hissetmeyi onlardan örendim. İlk adet olduğumda kendimi büyümüş gibi hissedeceğimi zannetmiştim. Oysa ki öyle olmadı. Hala çocuk gibi hissediyorum.Neden duygularım bedenim gibi büyümüyor? Çok karmaşık. Düşüncelerim esip geçiyor, duygularım çabuk değişiyor, bazen çok mutsuz oluyorum, bazen de yerimde duramıyorum. Çabuk sinirleniyorum.
    Odamı toplamak istemiyorum, banyo yapmam gerektiğini bile annem hatırlatıyor, ama girince de çıkmak istemiyorum. Neden böyle kötü kokuyorum bilmiyorum.

    Ablamla çok kavga ediyoruz, ben onunla vakit geçirmek istiyorum. O beni yanında istemiyor

    Sınıfta bazı kızlar erkeklerden hoşlanıyor , bu doğru mu bilmiyorum.Aileme söyleyebilir miyim? Bu yaşta sevgililik doğru mu?

    Büyümek istemiyorum çünkü korkuyorum. Tuhaf geliyor, üstlenmek gereken sorumluluklar var. Gelecek kaygısı, sınav, iş , evlilik, çocuk….

    KIZLARIYLA ANNELERİ KONUŞMALI

    İşte bu ve benzeri bir çok soru dolaşıp duruyor ergenlik dönemindeki kız çocuklarının kafasında . Hem bedensel, hem de duygusal ve cinsel gelişimlerini arkadaşlardan öğrenmek yerine annelerinden öğrenmeleri gerekiyor ki yanlış şeyler öğrenmesinler.

    Kızlarınıza ergenlik dönemini şöyle anlatabilirsiniz;
    • 11 yaşından itibaren östrojen gibi bazı üreme hormonlarının etkisi ile yumurtalıklarında yumurta gelişmeye başlıyor. Gelişen yumurtalarından yapılan hormonların etkisi ile rahminde meydana gelen değişiklikler adet kanamasına yol açıyor.
    • Başlangıçta düzensiz ama birkaç ay içerisinde düzenli olarak adet kanamaların olacak, bu korkulacak bir şey değildir. Senin sağlıklı geliştiğinin bir göstergesidir.( Halka arasında kız çocuklarının adet kanama dönemlerine KİRLENME adı verilir ki biz bu tanımı doğru bulmuyoruz. Çünkü kız çocuğun bilinç altında “ben kötü, pis , kirli bir çocuk oldum “ imajı kalıyor )
    • Kadın bağı adında satılan pedlerini bu dönemde yanında taşımalı, tuvaletlere atmamalı, kapalı bir şekilde tuvaletin çöp kutusuna atmalısın.Bu dönemde istediğin kadar banyo yapabilirsin.
    • Yine salgılanan hormonlarının etkisi ile tüylenmelerinin olması, terinin kokması normaldır. Bu nedenle kişisel bakımına dikkat etmelisin.
    • Bedensel büyümenin hızına duygusal olgunlaşman yetişemez , bu nedenle çocuksu davranışların, sakarlıkların normal ( ergenlik döneminde bedensel gelişim hızlı gelişirken nörolojik gelişim daha yavaş olduğundan özellikle kız çocuklarının basit işlerde bile sakarlık göstermeleri normaldir)
    • Karşı cinse karşı ilgi ve merak duyabilirsin. Ancak erkekleri tanımak için önce arkadaşlık seviyesinde kalmalısın. Bir yetişkin gibi davranmak ve yaşından önce paylaşımda bulunmak için acele etmemelisin .
    • Cinsellik bir kadınla erkek arasındaki sadece fiziksel bir ilişki değil, duygusal bir ilişkidir. Hem fiziksel hem de duygusal olarak olgunlaşmadan yaşanan cinsel yakınlaşma ya da cinsel ilişki fiziksel , duygusal, sosyal açıdan sana zarar verir.
    • Hiç kimse seni istemediğin bir davranışa zorlayamaz, “HAYIR “ diyebilmelisin.
    • Arkadaşlarınla zaman geçirmek istemen doğal , ancak hem okul hem sosyal hayat için planlı yaşamalısın.
    • Problemlerini açıkça bizimle konuşabilirisin. Her ne olursa olsun biz senin arkandayız , seni seviyor ve sana güveniyoruz.
    11081311_907581175958935_243492228171389598_n

  • Ergenlik Dönemindeki Erkek Çocuklar

    Ergenlik döneminde gencin bedeni hızla büyürken, ruhsal olgunlaşma daha yavaş geliştiğinden bu duruma uyum sağlarken davranışlarında tutarsızlık, duygularında değişiklik görülür.

    Hormonlardaki değişim cinsel dürtülerde artış, cinsel organlarda büyüme ile bunalan genç kendisi için yabancı olan bu duruma uyum sağlamakta zorlanır. Bir yandan büyümek için sabırsızlanırken bir yandan da çocuk gibi davranır.
    Özellikle bu dönemde değişen cinsel organlarını merak etmesi ve cinsel dürtüleri ile nasıl baş edeceğini bilememesi pek çok yanlış davranış geliştirmesine neden olur.

    Bu nedenle çocuklarınızla yaşlarına uygun , yargılamadan, suçlamadan, sakin ve doğru cinsel bilgi vermelisiniz.

    CİNSEL BİLGİYİ AİLE VERMELİ

    “ Oğlum 15 yaşında , bir arkadaşı ile evde müzik dinliyorlardı, aniden odalarına girdiğimde birbirlerinin cinsel organlarını ellerken gördüm, çılgına döndüm, hemen arkadaşını evden kovdum ve oğluma tokat attım. Sanırım benim oğlum bir homoseksüel ne yapacağımı şaşırdım doktor hanım” Ergenlik döneminde cinsel kimlik arayışı içinde olan gençler kendi cinsiyetindekilerden de hoşlanıp hoşlanamadıklarını merak ederler, hatta bazen deneyimleyerek öğrenmek isterler. Onların henüz olgunlaşmadığını düşünecek olursak bu tür kafa karışıklıkları yaşamaları normaldir. Sakin davranmalı, ergenlik dönemindeki cinsel gelişim hakkında doğru bilgilendirilmelidir.
    • Bu dönemde değişen hormonlarına bağlı, nasıl fiziksel değişimleri yaşanıyorsa ( boy uzaması, tüylenmede artış, ses kalınlaşması gibi ) testislerinde ve penisinde de büyümenin normal olduğunu, meni üretimi olduğunu ve gencin mastürbasyon yapma yolu ile bu meninin dışarı atılmasının normal olduğu anlatılmalıdır.
    • Mastürbasyonun kötü bir şey olmadığını ya da günah olmadığını söylemeli ancak kişinin bedeninin özel olduğunu ve bu nedenle başkalarının yanında yapılmaması gerektiğini anlatmalısınız.
    • Bu dönemde geceleri cinsel içerikli rüyalar görebileceğini, sabahları sertleşmiş bir penis ile uyanabileceğini, hatta külotlarının meni ile ıslanabileceğini , böyle durumda korkmaması gerektiğini , meninin pis olmadığını ancak yine de duş alması gerektiğini anlatmalsıınız.
    • Ergenlik döneminde oğlunuz banyoda daha uzun kalmak isteyecektir, onu bu konuda sürekli uyarmamalı, rahat bırakmalısınız. Mümkünse ayrı bir odası olmasını sağlamalısınız.
    • Cinsel olarak uyarıldığında, mastürbasyon ihtiyacı duyduğunda bunu kendi evinde , kendi odasında kimse yokken yapması gerektiğini, bunun özel bir şey olduğunu ve özel şeylerin yalnız yaşanacağını söylemelisiniz.
    • Asla kız ya da erkek kardeş, yakın akraba çocukları ya da başka çocukları bu dürtüsüne alet etmemesi gerektiğini, bunun karşısındaki çocuğa hem fiziksel hem de ruhsal büyük zarar vereceğini ,
    • 18 yaşından önce bir kadınla cinsel birliktelik deneyiminin doğru olmadığını , çünkü biyolojik gelişimin yeterli olmayıp ruhsal ve sosyal açıdan da yeterli olunması gerektiğini,
    • Evlilik hayalleri ile hazır olmadan girilen cinsel ilişkinin sosyal sorunları da beraberinde getirmesinin yanı sıra kendisinde de çok ciddi ruhsal sorunlar yaratabileceğini anlatmalısınız.
    • Cinsel yolla bulaşan ( AIDS, Hepatit B, Sifiliz,Herpes, gibi ) hastalıklar, istenmeyen gebelikler ve sonucunda yaşanabilecek sıkıntılar, korunma yollarıyla ilgili bilgileri de başkalarından değil, sizden öğrenmeliler.

    10636169_907580805958972_7034834475724206711_n

  • Sınırların Olmadığı Aşırı Hoşgörülü Aile Modeli

    Sınırların olmadığı aşırı hoşgörülü aile ortamında yetişen gençler, gençliğin en güzel ve verimli yıllarını, amaçsızlık, her şeye kolayca ulaşabilmenin verdiği rahatlık ve anne babanın disiplinsiz, sınırsız tutumu dolayısı ile harcarlar.Her ne kadar zeka problemleri olmasa da, bu zekalarını akademik başarıda kullanamazlar. Muhtemelen gelecekte hem üniversite hayatında hem de özel hayatı ve iş hayatında sürekli anne babanın maddi manevi desteğine ihtiyaç duyarlar.Genellikle iş hayatında başarılı olamazlar.Pasif agresif, suçlayıcı, sınırsız ve kuralsız hayatına devam edebilir ve ilerde yaşayacağı mutsuzlukları, ya sık arkadaş değiştirerek, ya da alkol ve benzeri maddeler kullanarak gidermeye çalışırlar.

    Gelin bir anneye birlikte kulak verelim;
    Çocuğum son zamanlarda öğretmenlerine karşı saygısızca davranışı iyice arttı, sürekli bahaneler üreterek , verilen testleri zamanında yapmadı, en ufak bir şeyde ya öğretmenleri ya da bizi suçluyor, girdiğimiz her ortamda babasını eleştirip, aşağılıyor ve “ o bir şeyden anlamaz , kafası biraz kıttır “ diyor.
    Şimdi elimizde LGS puanı onun yerine internetten sıralama yapıp, bölüm seçiyoruz, çünkü sanki kendi değil de biz okuyacakmışız gibi hiç ilgilenmiyor.Aslında kıyamıyoruz da devlet üniversitesi olmazsa özel üniversite olsun , yeter ki rahat etsin istiyoruz.

    Ana babanın inancı “ Bizim görevimiz; çocuklara hizmet vermek ve onları mutlu etmek. Çocuklar ne zaman işbirliği yapmaya hazırsa o zaman işbirliği talep ederiz. Hiçbir şey çocuğumu üzmemelidir, buna müsaade edemeyiz.” şeklindedir.
    Aile kurallar koymakta zorlanır, koysa bile çocuk kuralları defalarca çiğner her seferinde bir bahane göstererek çocuğu affeder.
    Bu Aile modelinde Yetişmenin Çocuk Üzerindeki Etkisi
    Ben – Merkezci olurlar.Kuralları ve otoriteyi zorlarlar veya redderler, aileye, okul yönetimine, öğretmenlere karşı saygısız ve hırçın davranırlar.Cep telefonu, SMS, İnternet, bilgisayar oyunları veya Facebook, twitter gibi sosyal paylaşım sitelerine bağımlı olurlar.Sınırları test ederler, ehliyetsiz araba kullanmak gibi, sigaraya başlamak veya erken yaşta bira içmek gibi.Şehir dışında okumak gibi veya askerlik gibi ailelerinden uzak yerlere gittiklerinde , hayatın gerçekleri ile karşı karşıya kaldıklarında bocalar, depresyona girer , ailelerinin yanına geri dönmek isterler.Sorunlarımın çözümünden annem ve babam sorumludur diye düşünürler.

  • İlgisiz ailelerde yetişen çocuklar

    Eğer çocuğunuza karşı ilgisiz, onun gerçek ihtiyaçlarından bir haber, herkesin sadece kendi hayatını yaşadığı tarzda bir aile hayatınız olursa; bir gün çocuğunuz bu ortamdan uzaklaşmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Bu durum onun özgüvenini kırdığı gibi, akademik hayatında da başarısızlığa sürükleyecektir.

    Ve bir gün size şöyle bir mektup yazabilir;

    Her zaman sizin için bir yük olduğumu düşündüm. Aslında bunun gerçeklik payı da yok değil…

    Beklemediğiniz bir anda ve –sanırım- çok yanlış bir zamanda geldim.

    Siz kendi sorunlarınızla o kadar meşguldünüz ki, ne beni fark etmeye ne de bana ilgi ve sevgi göstermeye zaman bulabildiniz.

    Gidermeye çalıştığınız o kadar çok sorun vardı ki, sürekli birbirinizle tartıştınız, sürekli kavga ederken yanı başınızda yaptıklarınıza bir anlam veremeyen ve sadece bir tutam sevgi için saatlerce gözyaşı döken biri vardı.

    Ben büyüdükçe sanki benden daha da uzaklaşmaya başladınız.

    Sorumluluklarımı almaktan kaçtınız, bana ait olan şeyler sizi korkuttu hep. Yaptığım şeylerin sorumluluğunu almaktan kaçtınız.
    Bana ait problemleri çözmekten kaçtınız. Okulda derslerimle ilgili problemlerim olunca, arkadaşlarımla sorun yaşadığımda, hatta sağlık problemlerimde bile benden uzak durdunuz. Çözümü ya öğretmenlerde ya da doktorlarda aradınız…

    Sizin nazarınızda kendimi hep değersiz ve hiçbir işe yaramayan biri gibi hissettim. Halen böyle hissediyorum.

    Ve bazen diyorum ki “Hiç mi bir şeyi hak etmiyorum?” En azından birazcık sevgi…

    Evet, şimdiye kadar sizden beklediğim halde alamadığım sevgiyi, şimdi sağda solda kısaca nerde bulursam oradan alıyorum. Biliyorum bazen o sevgiyi ve ilgiyi kötü insanların arasında buluyorum daha doğrusu bulduğumu sanıyorum ama yalancı ilgi de olsa beni çekiyor…

    Mesela yeni arkadaş grubumun aslında benim değerlerimle çok fazla örtüşmediğini biliyorum. Mesela kafelerde saatlerce Internet başında oyun oynamak ya da küfürlü konuşmak gibi şeyleri, alkol alan, uyuşturucu kullananlarla arkadaşlık etmek istemem, ama onlar benimle ilgileniyorlar. Beni FARK ediyorlar. Bu yüzden onlara uymak zorundaymışım gibi hissediyorum kendimi…

    Kendimi güçlü göstermekten de bıktım artık… Gerçekten güçlü olmak isterdim ama olamıyorum. Dışarıdan bakıldığında güçlü, yenilmez bir insan olarak görünüyorum, aslında yardıma muhtaç ve ilgiye ihtiyaç duyan biri olduğunu kimse bilmiyor. ..

    Bir gün kendi çocuğum olduğunda, sizden alamadığım sevgiyi sonuna kadar vereceğim ve ona, kendisinin bir yük değil de benim için harika bir hediye olduğunu hissettireceğim.

  • İlgisiz – Kayıtsız Aile Modeli

    Çocuklarına karşı fiziksel ve duygusal sevgilerini gösteren aileler olduğu gibi hiç sevgi göstermeyen hatta bunu yanlış kabul eden ailelerde vardır.Özellikle geçmiş yıllarda, çocuğu kucağa almak, bir başkasının yanında sevip öpmek ayıp sayılmıştır. Hala “babam benim hiç başımı okşamadı “ veya annem beni kucağına alıp sevmedi, sevgi cümleleri hiç duymadım “ diyen bir çok kişi var.

    Bu tür ailelerde çocukların psikolojik olarak ihtiyaçları karşılanmaz ve görmezden gelinir,sevgi kalbe gömüldüğü ve ifade edilmediği içinde çocuklar sevilmediklerini düşünürler.İlgisizliğin en önemli belirtisi; ana, baba ve çocuk arasındaki iletişimin olmayışıdır.Çocuklarının ilgi ve ihtiyaçlarından habersiz oldukları gibi; nerede olduğu, kimlerle olduğu ve ne yaptığı ile de ilgilenmezler.

    İlgisizliğin nedeni, çocuğun zamansız ya da istenmeden doğması, anne ya da babanın kendilerini çocuk sahibi olmaya hazır hissetmemesi olabilir. İlgisiz anneler, genellikle ev işlerinden hoşlanmayan, annelik görevini benimsemeyen; babalar ise, çocuğa ve ev yaşamına ilgi duymayan, çocuk istemeyen kişilerdir. Çok çocuklu ailelerde rastlanma ihtimali daha fazladır.

    Unutmamalı ki; anne veya baba çocuklarını veya eşini suistimal ediyor, eleştiriyor , ihmal ediyorsa ya da onlara kötü davranıyor veya zarar veriyorsa bunun kökünde kendi kendisini suistimali ve çocukluğunda yaşadığı, kendisine zarar veren kötü deneyimler yatmaktadır. Mutlaka aile bireylerine bu durum fark ettirilmeli, ve diğer aile bireylerinin daha fazla zarar görmesi engellenmelidir.

    Bu Aile modelinde Yetişmenin Çocuk Üzerindeki Etkisi
    •Çocuk bencil ve şımarık olur. Bu yüzden arkadaş çevresinde sevilmez.
    •Çok fazla eşya almaya ve para harcamaya meyillidir.
    •Ya da tam tersi amaçsız ve üşengeç olur, kendine alacak bir şey, gidecek bir yer, yapacağı bir uğraşı bulamaz
    •Çocuk evde veya okulda anne babasının dikkatini çekmek için alışılmadık davranışlar sergiler.
    •Ailesi çocuğa model olamadığı için çocuk kendine başka modeller seçer.
    •Gençlik dönemlerinde çocuk vaktinin tümünü arkadaşları ile geçirir.
    •Arkadaşları tarafından reddedileceği korkusu ile HAYIR diyemediği için kim nereye, neye çekerse oraya gider.
    •Zararlı alışkanlıklar edinmeye meyilli olur.

  • Baskıcı Aile Modeli

    Baskıcı ve otoriter aile tutumu, çocuk üzerindeki de¬netimin aşın; ancak çocuğa karşı duyarlılığın düşük olduğu tutumdur. Anne babanın çocuğuyla ilişkilerinde hep bir mesafe vardır. Çocuklarına candan, içten davranmak ,onlara dokunmak, öpmek, sevdiklerini bir şekilde belli etmek , onlara göre yüz göz olmaktır. “ Ben çocuklarımı onlar uyurken severim “ diyen baba örnekleri çoktur.Sevgileri hep bir şarta bağlıdır.

    Bakın 18 yaşında bir gencimiz ne diyor;
    Babam konuşurken bizim konuşma hakkımız yoktur, herkes yere bakmak zorundadır.Ağabeyim sırf evden kaçıp kurtulmak için istemediği bir şehirde ve bölümde okuyor. Zamanında ağabeyim çok dayak yemiş,şimdi sıra bana geldi,bütün sinirini benden çıkarıyor.En küçük kız kardeşim daha şanslı, kızına kıyamıyor tabi, ama babam bana ve kız kardeşime günde 1000 soruluk test çözme cezası veriyor.Hiç kız arkadaşım olmadı, bir kez beni dershane çıkışı arkadaşlarla gördü diye; “ derslerin iyi mi ki geziyorsun, kendini daha da geliştirebilirsin, bizim aileye yakışmıyorsun, bizi utandırıyorsun, öğretmen neden seni bu sefer etüte almadı, aklın fikrin gezmede, artık yeter yasak koyma zamanı geldi, harçlığını da kesiyorum, ne zaman amcanın oğlunun aldığı puanı alırsın, o zaman tekrar harçlık vereceğim “ diyerek çok kızdı.
    Görüldüğü gibi çocuğun pek söz hakkı yoktur. “Sus bakalım, sen ne bilirsin?” “Geç odana sesini çıkarma” gibi sözlerle çocukların kendini ifade etmeleri, hakkını savunmalarını engellerler.Çocuğun istekleri engellenir ve bastırılır, karşı gelindiğinde de çekinmeden cezalandırılır.Verilen ceza da suçla orantılı değildir. Cezanın türü değişmekle beraber sıkça korkutma, ayıplama, suçlama, hatta sık sık şiddete başvurarak dayak şeklinde olabilmektedir.
    Burada ana babanın inancı : “ çocuklar eğer acı çekmezlerse öğrenemezler, bizden korkmazlarsa bize saygı göstermezler” şeklindedir.

    Bu Aile modelinde Yetişmenin Çocuk Üzerindeki Etkisi
    Aşırı baskı ve kontrol altında kalan çocuk sessiz, uslu, nazik ve dürüst olabilir ama belli bir zaman sonra çocuk isyankar , hırçın, inatçı, huysuz olmaya başlar. Baskıdan korktukları için yalan söylemeye meyillidirler,arkadaşları ile uyumsuz ve kavgacı olabilirler.İleride kendileri bir sorun yaşadıklarında şiddet işe yarar diye düşünür,hata yapan kişilere karşı aşırı hoşgörüsüz davranırlar.

  • Üniversite ve Meslek Seçiminde Aile Modelleri

    Üstünlük Bekleyen- Mükemmeliyetçi Aile Modeli

    Her anne baba çocuğunun başarılı, terbiyeli, ileride iyi bir meslek sahibi olmasını ister. Ancak ailenin bütün hayatını çocuğunun öğrenci kimliğinin üzerine kurması, sadece puan ve rakamlardan ibaret çocuklarını kodlaması,mutsuz gençlerin yetişmesine sebep olmaktadır.Halbuki her çocuk birbirinden farklıdır,her çocuğun öğrenme kapasitesi ,ilgi alanları,hayalleri de birbirinden farklıdır.

    Aile —–> Oğlum artık bizimle hiç konuşmuyor, sürekli odasına kapanıyor, bence bir önceki sınava yeterince hazırlanamadı , bütün bunların hep o sınıf arkadaşı olan 375 lik çocuk yüzünden,. “İşte sonuç ortada , aslında fullerdi yine 3 yanlışı çıktı ama beni dinlemedi şimdi de bildiği soruyu sınavda yapamadı 487 alacak“.Bu nasıl mümkün olabilir anlamıyorum, hayatımızı ona adadık.

    Öğrenci ——> Çocukluğumdan beri hep sinemacı olmak istemiştim, kitap okumayı, okuduğum kitaplardaki karakterleri zihnimde canlandırıp konuşturmayı çok seviyorum. Bir gün ben de senaryolar yazacağım, hatta kendi senaryolarımın yönetmenliğini yapacağım diye hayal ettim hep.
    Ne zaman ki lise 1.sınıf oldum, evdeki rüzgar birden değişti, annem ve babam bana matematik- fen bölümünü zorla seçtirdiler, evet sayısal derslerde de başarılı bir çocuğum ama sevmediğim mesleği yapmak istemiyorum. Babam benim Tıp okumamı istiyor, Annem ise Sinema – Televizyon bölümünün S ‘sini bile duymak istemiyor. Elektrik elektronik bölümünde okumamı istiyor.
    Bence ailem kendi ulaşamadıkları hayallerine benim aracılığımla ulaşmak istiyorlar,. Sonunda mücadeleden çok yoruldum ve bıraktım, ne istiyorlarsa olsun ….

    Mükemmeliyetçi Aile Modelindeki Ebeveynlerin Genel Özellikleri;
    Çocukları ne yaparsa yapsın aileyi memnun edemezler.Çocuk yazılıdan 80 alır, anne-baba “Neden 100 almadın?” diye çocuğu sorgular. Deneme sınavında ikinci olur , anne veya babası “birinci kim ?” diye sorar.

    Bu Aile Modelinde Yetişmenin Çocuk Üzerindeki Etkisi:
    Ailesinin beklentisini karşılayamamak onları perişan eder,kendini değersiz, mutsuz ve sürekli gergin hissederler. Çok çalışkan olmak için sürekli kendilerinden ödün verirler.Duygulanımları küntleşir, olaylara sadece mantık penceresinden bakarlar.
    Karamsardırlar,ani fevri çıkışlarda bulunurlar.Bir süre sonra aileye karşı kendilerini kapatırlar ve kin beslerler,başarılıysam sevilirim, başarısızsam sevilmem diye düşünürler.

  • Çocuğunuzun Duygusal Zekasını Geliştirin

    Çocuklarınızın çeşitli zorlukları aşabilmeleri, duygularını doğru bir biçimde ifade edebilmeleri , dışarıya yansıyan davranışlarını fark edip düzeltebilmeleri, kendilerine zarar verecek davranışlardan kaçınıp, “ Hayır “ diyebilen , mutlu bireyler olarak yetişebilmeleri kuşkusuz ki duygusal zeka gelişimleri ile ilgilidir.
    Örneğin; anne babası arasındaki sürekli yaşanan tartışmalardan etkilenen ya da okulda uyum sorunu yaşayan çocuk, altını ıslatabilir, agresif davranışlarda bulunabilir, içe kapanabilir, uyku, iştah sorunları yaşayabilir. Böylece duygularını davranışları ile anlatmaya çalışır.

    Çocuklara duygularını ifade etmeyi öğretmenin en iyi yolu örnek olmaktır.Hem kelime haznelerinin gelişimi için hem de kendi duygularınızı ifade etmek için onlarla bol bol sohbet edin, kitap okumaya özendirin, fikirlerini sorun.

    Çocuklarımızı işgal etmeyin: Çocukların gerek fiziksel gerekse duygusal olarak ihmal edilmesi kadar işgal edilmeleri de onların duygusal gelişimlerine zarar vermektedir.

    • Çocuklarınıza kendilerini güven içinde hissedebilmeleri için huzurlu bir ev ortamı sağlayın,
    • Çevreyi gözlemleyebilme şansı verin
    • Kendi sorumluklarını almalarına izin verin
    • Yanlış davranışlarının da sonuçlarından dersler çıkarmasına yardım edin
    • Destekleyici, rehberlik eden, çocuğun ihtiyaç duyduğunda yanında olan bir aile modeli çizin…

    İç görü kazanmalarına yardımcı olun: Öncelikle çocuğunuzun huzursuzluğunun altında yatan sebebi siz fark etmeye çalışın, sonra bunu çocuğunuza yansıtın.İkinci aşama; “dur , düşün , yap” modelini hayata geçirebilmektir.

    “ İstersen biraz dinlenelim, dışarıda hava alalım, istersen önce yemek yiyelim veya aldıklarımızı arabaya yerleştirelim ve arabada biraz uyu “ gibi seçenekler sunun.