Kategori: Çocuk – Ergen Danışmanlığı

  • Ergenlik Döneminde Arkadaş Baskısı

    13 yaşında oğlum var, bizleri artık hiç dinlemiyor, geçen gün çantasında tek sigara gördüm. Çılgına döndüm, saatlerce konuştum ama arkadaşı ne yaparsa onu yapmaya devam ediyor. Geçenlerde sınıfından birkaç veliyle de görüştüm. Öyle şeyler anlatıyorlar ki ; arkadaşı için anne ve babasının cebinden para alan çocuklar, kız arkadaşının saç rengiyle aynı olabilmek için saçını gizlice sarıya boyatan kızlar, dövme modası var deyip ,okul harçlıklarını biriktirerek  aynı dövmeden kollarına yaptıran üç samimi arkadaş …. Ne yapacağımızı şaşırdık. Saatlerce ülkeyi kurtaran nutuklar attık birbirimize…

    Özelikle ergenlik dönemindeki gençlerin ailelerinden sık sık bu tür serzenişler duymaktayız. Aslında tam da bu dönemin bir özelliği olan gencin arkadaşları tarafından kabul edilme ve onaylanma gereksinimlerinden doğar bu durum. Ancak bazen gençlerin başlarını belaya sokmalarına ve işlerin daha da karışmasına sebep olmaktadır da…

    Çocuklar okul dönemlerinde aileleriyle geçirdikleri zamanın neredeyse iki katını arkadaşlarıyla geçiriyorlar. Tıpkı biz yetişkinlerin iş arkadaşlarımızla geçirdiğimiz zaman gibi. Bu nedenle anne babalar işler ne zaman istedikleri gibi gitmese hemen çocuklarının kötü davranışlarının sorumlusu olarak arkadaşlarını göstermeleri aslında doğal gibi görünmekte.

    Ancak anne ve babaların gözden kaçırdıkları bir şey var ki o da; genellikle yanlış davranışlarda bulunan arkadaşları öncelikle kendi çocuklarının arayıp bulduğunu fark etmeyerek yanılgıya düştükleridir.

    Ergenlik Döneminde Arkadaş Baskısı Nedenleri

    • Kabul görme ve onaylanma ihtiyacı
    • Reddedilme, dışlanma, alay edilme korkusu
    • Yakınlık, bir gruba dahil olabilme gereksinimi
    • “Adam yerine konma”, sözünü dinlettirme ihtiyacı
    • Özgüven eksikliği
    • Sosyalleşme becerilerinde eksiklik
    • “Hayır” diyebilme becerisinden yoksunluk
    • Çatışma ve çözüm bulma becerilerinde eksiklik
    • Aşırı baskıcı ya da aşırı rahat aile tutumları
    • Eksik ya da yanlış yetişkin rehberliği
    • Ev ortamının tutarsızlığı, dengesizliği
    • Sağlıksız rol modelleri
    • İlgi ve sevgi eksikliği

    Ergenlik Döneminde Arkadaş Baskısı Öneriler

    1. Yasaklar koymayın: Amacınız çocuklarınızın arkadaşlıklarına engel olmak değil, arkadaşlık ilişkilerinde karşılaşabileceği sorunlarla başa çıkabilmelerine yardımcı olmak olmalıdır.
    2. Arkadaşlık kavramını açıklayın : Arkadaşlığın ne olduğu, kime arkadaş dendiği, arkadaş gruplarının gencin hayatındaki yeri, grup içerisinde bireyselliğini, kendi değerlerini ve haklarını nasıl koruyabileceğini konuşun .
    3. Çocuğunuzu dinleyin ve sorularına doğru yanıtlar verin : Yapılan araştırmalar gençlerin cinsellik, ilişkiler ve uyuşturucu maddeler hakkında arkadaşlarından veya medyadan yarım yamalak bilgiler edinmek yerine bu konuları anne babalarıyla konuşmak istediklerini göstermektedir bu nedenle size soru sormasına müsaade edin. Böylece yaşadığı ikilemleri daha sağlıklı şekilde atlatabilecektir. Kafası karıştığında danışabileceği, onu yargılamadan dinleyecek ve yol gösterecek birisinin olması kendini güvende hissetmesine sebep olacaktır.
    4. “Hayır” demesini öğretin : Arkadaş baskısı ile başa çıkmada en önemli yöntemlerden biri gence “hayır” diyebilme becerisini öğretebilmektir. Ergene “hayır demesini bil!” demek yeterli olmaz elbette , örnek olaylar verilerek üzerinde çalışılabilir, veya bizzat kendiniz örnek olabilirsiniz.
    5. Sevginizi gösterin: Öncelikle aile ortamından başlayarak gençlere sevilip sayıldıkları, saygı gördükleri, yargılanmadan dinlenebildikleri, kabul gördükleri, desteklendikleri ortamlar sağlanmalıdır. Bu gibi ihtiyaçları karşılanan ergenler olumsuz arkadaş gruplarından daha kolay kopabilmektedirler.
    6. Okul dışı ilgi alanlarını geliştirmesini sağlayın: Çocuğunuzun okul içinde veya dışında sosyal etkinliklere katılımını destekleyin. Bu şekilde ; hem sorumluluk alarak kendine olan güvenini arttıracak hem de değişik arkadaş ve yetişkin gruplarıyla sosyalleşme imkanı bulacaktır.
    7. Ufak tefek şeyleri büyütmeyin: Saç kesimi veya her gün siyah giymek gibi küçük değişiklikler gelip geçicidir. Bunları çocuğunuzun büyümesinin bir işareti olarak değerlendirin, aksi halde çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalabilirsiniz.
    8. Gereğinden fazla kaygılanmayın: Pek çok çocuk yanlışı ve doğruyu birbirinden ayırt edebilir ve büyüdüğünde sorumluluk sahibi , düşünceli bir yetişkin olur. Çocuklar ilerde anne babalarından öğrendikleri düşünceleri, değerleri ve inançları yeniden benimsemeye meyillidir. Eğer sizinle yeterince açık bir iletişim içinde olursa çocuğunuzun doğru kararlar vereceğine güvenin.
    9. Yardım alın: Eğer çocuğunuzun ciddi bir belaya bulaştığını düşünüyorsanız, mutlaka öncelikle okuldaki psikolojik danışmandan daha sonra da bir psikoterapistten yardım alın
  • Alkolik Ebeveynler

    Ne yazık ki toplumun büyük sorunlarından biri de alkolizm. Genellikle bu gerçeği ne alkolikler ne de aileleri kabul etmek istemezler.

    Alkolizm evin içinde yaşayan bir dinazor gibidir. Dışarıdan bakıldığında görmemek mümkün değildir. Fakat o evin halkı bu canavardan nasıl kurtulacaklarını bilemedikleri için onu görmezden gelmeyi tercih ederler. Ancak bu şekilde hayatlarını sürdürebilirler.

    Alkolik bir babaya sahip olan çocuklar, daha küçük yaşlarda sır tutmayı öğrenirler. Bir süre sonra her şey o kadar doğalmış gibi gelir ki , evdeki herkes üç maymunu oynayarak ( görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum) yaşamaya çalışır.

    Babası alkolik olan bir danışanım çocukluğunu bakın nasıl hatırlıyor;

    • Babam sert adamdı, sevgisini hiç göstermezdi
    • Bazen gecenin bir yarısı, sonuna kadar zili çalar “ yatıyor musunuz siz, babanıza hiç saygınız yok mu, insan babasını beklemez mi? “ diye bağırırdı. Bazen de sabaha karşı annem merak eder, onu balkonda beklerdi. Sonra ağabeyimi kaldırırdı; “ git bak bakalım nerde kaldı ? “ diye. Ağabeyim sokaklarda babamı arardı, bir yerlerde sızmış bulur, sürükleyerek eve getirirdi. Eğer kendinde değilse içimiz rahat ederdi, çünkü bizi dövecek , hatta kavga edecek hali bile olmazdı.
    • Çok küçüktüm, herkes babasını sırtında taşıyarak getirir sanırdım. Babamın ayakkabılarını çıkarmak benim görevimdi. İşin garip tarafı “ Biz ne yapıyoruz? Niye yapıyoruz” diye hiç sorgulamazdık.
    • Ailemizin büyük sırrıydı, hiç kimse bilmemeli, duymamalıydı. Sabah olduğunda babam işine giderdi, esnafla sohbet ederdi, her şeyin yolunda gittiği normal bir aile gibi yaşardık.
    • Maalesef ne bir gün top oynadık, ne de maç seyrettik, hep “ vaktim yok, yorgunum “ derdi , evde asla gürültü istemezdi
    • Yıllar sonra fark ettim, yaşadığımız bu büyük işkence; annemi ve bizi birbirimize bağlayan en önemli ve tek bağdı.

    Alkolik bir ebeveyne sahip olan çocuklar;

    • “Normal aile” oyunu oynanırken, derin yaralar alırlar
    • Küçük yaştan itibaren sır tutmayı öğrenirler
    • Alkolik olan bireyle çocuk gibi ilgilenilmek zorunda kalındığından, evdeki asıl çocukların fiziksel ve duygusal ihtiyaçları görmezden gelinir
    • Özgüvenlerini kaybederler
    • Utandıkları için, arkadaş edinmekte güçlük çekerler
    • Ya çekingen ve içe kapanık olurlar, ya da hırçın ve saldırgan
    • Gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini sürekli inkar etmek zorunda kalırlar
    • Alkolik olan ebeveynlerini iyileştiremedikleri için suçluluk duygusu yaşarlar
    • Gerçek duygu ve düşüncelerini saklamak için yalan söylerler
    • Bir gün büyüdüklerinde de başkalarının kendilerine yalan söylediğini sanarak, kimseye güvenemezler
    • Büyük sırrı paylaşan aile bireylerine karşı sadakatla bağlı olurlar
    • Bu sadakat duyguları, ileride eşlerine ya da ait olmaya çalıştıkları gruplara karşı körü körüne bağlılık şeklinde devam eder

    ·   Genellikle farkında olmadan tıpkı kendi ebeveynleri gibi aciz ve çaresiz olan eşler seçerler. Kurtarıcı misyonu edinerek, onu korur, kollar iyileştirmeye çalışırlar

  • ÇOCUKLARIMIZ YENİ YILDAN NE BEKLER?

     

    İşte yine yepyeni bir yıla girmeye hazırlanıyoruz. Geçtiğimiz günlerde milletçe yaşadığımız üzücü, bir daha asla tekrarını istemediğimiz olaylardan sonra yeni yılın getirdiği heyecan, coşku, hayaller ve ümitler insana bir parça da olsa yaşama sevinci ve tutkusu veriyor.

    Yeni yıl deyince aklımıza; açacağımız bembeyaz sayfalar, yenilikler, yeni vaatler, sözler, planlar, yeni birliktelikler ve yepyeni sorumluluklar gelir. Bir bakıma tüm insanların yeni yıldan beklentileri farklı farklıdır. Bazıları yeni yıldan başarı, para, şans, sağlık ve aşk isterken kimileri de sadece barış, huzur ve mutluluk ister. Beklentiler farklı olsa da hepimizin ortak beklentisi olduğu bir gerçek. Çocukların istekleri ise yetişkinlerin isteklerinden daha az ve masumdur; iyi bir karne, ödevden başarılı not alma, çok istediği bir oyuncak ya da beğendiği ayakkabının ya da elbisenin onun olmasıdır. Aslında çocukların yeni yıldan beklentileri bundan çok daha fazladır ve tümünü gerçekleştirmek biz ebeveynlerin görevidir. Bu görevleri yeni yılın ilk günlerinde hatırlamakta yarar var. Öyleyse çocuklar yeni yıldan neler bekliyorlar ve anne baba olarak onlara neler vermeliyiz? Gelin hep birlikte bir bakalım.

    Çocuklar yeni yıldan güven istiyorlar. Onlar sadece çocuk olma haklarını istiyorlar. Anne- babalarını yanlarında dimdik ve tutarlı görmek istiyorlar. Sevgi dillerinin keşfedilmesini bekliyorlar. Çocuklar kendilerini sevmenin sadece arada bir başlarını okşamak, hediye vermek olmadığını erişkinlerden daha iyi biliyorlar. Gereksinim duyduğunda ebeveynlerinden yakınlık ve ilgi bekleyen, fikirlerine değer verilen ve önemsenen, güven duyulan ve sorumluluklar verilen, iyi yaptığı şeyler için övülen, gurur duyulan, yaptıklarında hataya yer verilen ve olduğu gibi kabul edilen çocuklar olarak yeni bir yıla girmek istiyorlar. Onlara olan sevginizin başarı ya da başarısızlıklarına bağlı olmadığını, var olmalarının sizin için ne kadar önemli olduğunu ve ne olursa olsun onları daima seveceğinizi bilmek istiyorlar.

    Öyleyse bu Yeni Yılda yapılması gerekenler listemize bunları en başa ekleyelim;

    • Çocuklarınıza var olmalarının sizin için ne kadar önemli olduğunu hissettirin.
    • Yaptıkları ve ilgilendikleri şeylerin sizin için ne kadar önemli ve değerli olduğunu gösterin.
    • Ne yaparlarsa yapsınlar onları bağışlayın ve sevgi ile emniyette olduklarını hissettirin.
    • Ortak yapacağınız faaliyetler bulup birlikte zaman geçirin.
    • Duygularını, düşüncelerini, sevgisini, başarı ya da başarısızlıklarını, hayal kırıklıklarını aile fertleriyle rahatça paylaşabilen çocuklar yetiştirebilin.

    Çünkü çocuklar sahip olunan en değerli ve en nadide elmaslardır. İnce ince işlenen emek zahmet hazırlanan, zarif iğne oyaları gibidir. Yeter ki onların dilini keşfedelim. Yeter ki barış, huzur, mutluluk dilediğimiz güzel günleri yaşarken, geleceğimiz olan çocuklarımızı kırmadan, küstürmeden, ağlatmadan, üzmeden yeni bir yıla girelim. Yetişkinlerden istedikleri az ve çok masum olan bu dilekleri yeni yılda onlara hediye edelim. Mutlu ve huzurlu bir dünyaya kavuşacağımız yılın bu yıl olması dileğiyle hepinize şimdiden mutlu yıllar.

    Psikolog Gözde Nur Yalmancı

  • Çocuklarınıza Cinsel Eğitimi Doğru zamanda doğru bilgilerle vermelisiniz

     

    Çocuklarınıza  Cinsel  Eğitimi Doğru zamanda doğru bilgilerle vermelisiniz

    Cinsellik biyolojik ve sosyal olarak inşa edilen, kültürel ve dini inançları yansıtan bir olgudur.

    Anne babalar çocuklarıyla konuşmaktan utandıkdıkları için bu konuda konuşmayı sürekli ertelerler.

    Çocuklar ise tüm masumiyet ve saflıkları ile öğrenmeye ve meraklarını gidermeye yönelik sorular sorarlar. Çoğu anne baba bu sorulara hazırlıksız yakalanırlar ve beklenmedik anda gelen bu sorular kaygı yaratır. Kaygı da hata yapma olasılıklarını arttırır.

    Ebeveynler çocuklara duyusal uyaranları nasıl yorumlayacaklarını ve deneyimlerini tanımlarken hangi kelimeleri kullanacaklarını öğretirler. Ayak parmağı ya da göbeği gıdıklandığında agulayıp kahkaha atan bebek, cinsel organına dokunulduğunda aynı tepkiyi verir. Bebek, vücudunun bu kısmının cinsel bir bölge olduğunu henüz öğrenmemiştir. Çünkü yetişkinlerin zihinlerindeki cinsel kavram ve düşüncelere sahip değildir. Çocuk için burası zevkli tepkiler veren vücudun her hangi bir bölümüdür. Anne babaların bu bölgeler hakkında nasıl tepkiler verdiği ve onu nasıl tanımladığı önemlidir. Demek ki çocuklar için cinsellik yetişkinlerde olduğundan farklıdır.

    Genel anlamda cinsel eğitim; çocukların ve ergenin bedensel, duygusal, sosyal, zihinsel ve cinsel gelişimlerini takip etmek, kız ve erkek rollerini kabul etmesine, kendi cinsinin özellikleri ve karşı cinsin özellikleri ile bir bütün içinde yaşamasına yardımcı olmak amacıyla verilen  bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarıdır.

    Cinsel eğitim doğumdan başlayan ergenlik dönemini de içine alan uzunca bir süreçtir. Gerek anne, gerek baba tarafından verilecek cinsel eğitim, çocukların ve ergenin başka kaynaklara yönelmesini engelleyecektir.

    Cinsel eğitime başlamak için belli bir yaş bulunmamasına rağmen, anne babalar, çocukları okul öncesi dönemdeyken (3-4 yaş dolaylarında) ilk sorularla karşılaşırlar.

    Açıklamalar sade bir dille, rahat, utanmadan  ve bilimsel kaynaklardan yararlanarak yapıldığı takdirde gelecekte karşılaşılabilecek olası zorluklar yaşanmayacaktır.

    Anne babalar çocuğa iyi ve kötü dokunuşu ayırt etmeyi öğretmeli, uygun cinsel davranışın sınırlarını belirlemeli, çocuğu doğru cinsel bilgiyle donatmalılar.

    Demokratik aile ortamında yetişen çocukların, cinsel gelişim sürecinde sorun yaşama olasılıkları azdır. Merak ettiklerini rahatlıkla sorabilir ve uygun yanıtlar alabilirler. Kendilerine olan güvenleri nedeniyle  ve ne isteyip ne istemediklerini rahatlıkla ifade edebildikleri için cinsel tacize uğrama olasılıkları çok azdır. Çünkü bunu önleyebilirler. Herhangi bir duygusal açlık yaşamadıkları için, bu anlamda kendilerini kullandırmaları söz konusu değildir. Sağlıklı kız/erkek arkadaş iletişimini rahatlıkla kurabilirler.

    Ergenlik döneminde babası ile konuşabilen onun tarafından kabul gören ve aşağılanmayan , çocukluğundan itibaren baba oğul kaliteli zaman geçiren bir erkek ergenin cinsel kimlik bulma süreci sağlıklı geçecektir.

    Aynı şekilde annesi ile h,iç korkmadan, yalan söyleme ihtiyacı duymadan konuşabilen kız çocuğu da merak ettiği tüm bilgiyi annesinden alabildiğinde yanlış bilgilerle donanmayacak , sınırlarını bilecek ve ileride kendi cinsel kimliği ile barışık, sağlıklı bir cinsellik yaşayabilecektir.

    Gençlere verilecek cinsel eğitimde en önemli mesaj  , cinselliğin sadece kadın erkek arasındaki fiziksel bir ilişki olmadığı , aynı zamanda duygusal , sevgiye ve saygıya dayalı bir ilişki olduğudur.

     

    Cinsel İstismar nedir? Nasıl çocuğumu korumalıyım?

    Cinsel istismar, bir çocuk ya da yetişkinin başka çocuk/çocukların veya başka yetişkin/yetişkinlerin, istemediği cinsel davranışlarına maruz kalmasıdır. Cinsel istismar, genelde çocuğa yakın olan kişiler tarafından  gerçekleştirilmektedir. Bu tür eylemler yinelenen tarzda olduğunda çocuk için daha ağır sonuçlar doğurabilir.

    Çimdikleme, okşama, sıkıştırma, öpme, el ile sarkıntılık etme, laf atma, uygunsuz sözcüklerle rahatsız etme, cinsel ilişkiye teşebbüs, tecavüz cinsel istismar kapsamına girer. İstismarın verdiği hasar; sürekliliğine, çocuğun yaşına, istismar edenin çocuğa olan yakınlığına, bağlılık derecesine ve aradaki yaş farkına, fiziksel zorlama ve şiddet içermesine, istismar davranışının derecesine bağlı olarak değişir.

    Cinsel istismarın derecesi ne olursa olsun unutulmamalıdır ki kimse cinsel istismara maruz kalmak istemez; kimse cinsel istismarı hak etmez; hiçbir davranış cinsel istismarı, taciz ve tecavüzü haklı gösteremez ve her türlü cinsel istismar kanunlar ve toplum önünde suçtur.

    Çocuğumu cinsel istismardan korumak için ne yapmalıyım?

    • Anne baba olarak, cinsel istismar konusunda bilgili ve bilinçli olmalısınız
    • Çocuğunuza yeterince ilgi ve şefkat göstermeli,  güven ve sevginizi hissettirmelisiniz.
    • Çocukla açık iletişim kurmalı, sizden korkmamasını sağlamalısınız ki size olası yaklaşımları rahatlıkla anlatabilsin
    • Çocuğu severken sevgi göstermenin yolu ellemek, sağını solunu çimdiklemek, ısırmak değildir. Böyle sevilen çocuklar sevgiyi göstermenin yolunun “dokunmak” olduğu yargısına sahip olurlar. Bu da istismar ile sevgi göstermeyi ayırt edememelerine neden olur.
    • Yabancı insanlarla öpüşmemesi, yanına fazla yaklaşmalarına izin vermemesi ve kuşkulu davranışların neler olduğunu öğretilmelidir.
    • Hayır deme becerisi öğretilmelidir. Günlük yaşamda hayır diyemeyen çocuk böyle bir durumda da “HAYIR” deme becerisini gösteremeyebilir.
    • “ Hiç kimsenin senin, özel yerlerine dokunmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin seni, kendi özel yerlerine dokundurtmaya  da hakkı yoktur. Birisinin senden özel yerlerine dokunmanı istemesi ya da seninkilere dokunması saklayacağın bir sır değildir. Anlatmama sözü vermiş olsan bile, anlatırsan başına çok kötü şeyler geleceği söylenmiş olsa bile, böyle bir şey olursa anlatmalısın. Mutlaka söylemelisin. Sır saklaman gerektiği doğrudur. Ama bu saklanmaması gereken kötü bir sırdır.”

    Çocuğum ergenlik yaşında; onun cinsel istismara uğramaması için ne yapmalıyım?

    Çocuğunuzla bir arkadaş gibi konuşmalısınız, şu konularda onunla açık ve net konuşmalısınız…

    • Genç kendi cinsel arzularını ve sorunlarını bilmelidir.
    • Hoşlanmadığı bir durumla karşılaştığında net olarak hayır diyebilmelidir.
    • Yanlış anlaşılmamak için duyguları, davranışları ve sözlerinin uyum içinde olması gerektiğini bilmelidir.
    • Kendi başına gidip dönemeyeceği yere iyi tanımadığı birinin eşliğinde gitmemelidir.
    • Yaşı tutmuyorsa disko, bar, vb. yerlere gitmemeli, başkalarından içecek ve yiyecek almamalıdır.
    • Alkol ve uyuşturucular sağlıklı düşünmeyi ve kendini ifade etmeyi engelleyebileceği için bunlardan uzak durmalıdır.
    • Arkadaşının yönlendirici olmasına izin vermemelidir.
    • Süreklilik arz eden istismar davranışlarını mutlaka yakınlarına bildirmelidir.
    • Cinsel istismara (saldırı, tecavüz, vb.) uğradığında hemen kendisini anlayabilecek, destek  ve yardımcı olabilecek bir yakını ile bu durumu paylaşmalıdır.

     

  • Bu gün çocuk bayramı…

    Bu gün çocuk bayramı…

    Heyecanla hüzün arasında gidip geliyorum. Heyecanlanıyorum, çünkü; hangi yaşta olursak olalım, bir tarafımız hep çocuk kalıyor. Uçurtma şenliklerini, lunaparkları, palyaçoları hala çok seviyorum. Ne zaman elma şekeri görsem satın alasım geliyor.

    Hüzünleniyorum çünkü sahip oldukları çocukluklarının veya çocuklarının kıymetini bilmeyen o kadar çok aile var ki…

    Yıllar önce bir tüp bebek merkezinde danışmanlık yapıyordum. Çocuk sahibi olmak için o kadar çırpınıyordu ki insanlar , varlarını yoklarını harcıyorlardı. Bazen birbirlerini çok sevmelerine rağmen sırf çocukları olmadığı için boşanıyorlardı. Bir yandan buna şahit olurken, öbür yandan Aile Danışmanlığı yaptığım anne babaların çocuklarını dövmelerine, aşağılamalarına da şahit oluyordum.

    Biliyorum hayat koşulları zor, ama hep zordu ve zor olacak, çünkü Türkiye de yaşıyoruz, yani krizler ülkesinde, hangi sabah hangi gündemle uyanacağımzı belli değil. “Şu işlerim bir bitsin, şu sıkıntıları bir atlatayım, çocuklarımla ilgileneceğim, zaten hep onlar için çalışıyoruz” diyen anne ve babalar, ertelenen hayatlar… Ertelenen hayatların ardından   “ keşke “ lere dönüşen yaşlar.

    Çocuklarınıza sıkı sıkı  sarılın

    Nasıl ki, büyüdüğümüzde hep çocukluk anılarımızı özlemle anıyorsak, sizin çocuklarınız da büyüdüğünde kendi çocukluğunu hatırlayacak. Gelin henüz çocuğunuzun yaşam defterinin sayfaları yeni yazılıyorken , o sayfaları güzel anılarla, paylaşımlarla ve unutamayacağı duygularla dolduralım.

    Onlara zaman ayırın, sözlerini kesmeden ne demek istediklerini dinleyin. Günde 1 saat bile olsa göz göze diz dize oyun oynayın, onlara kendi anılarınızdan ve çocukluğunuzdan parçalar içeren hikayeler anlatın. Arkadaşlarıyla tanışın, bir arada zaman geçirmelerine fırsat tanıyın.

    Onların defterleri güzel yazılsın ki, bir gün kendi çocuklarının da sayfalarını güzel anılarla yazsınlar.

    Çocuklarınızın ve sizin yüzünüz, tıpkı 23 Nisan gibi her gün gülsün…

     

     

  • ERGENLİK DÖNEMİDEKİ KIZ ÇOCUKLAR VE CİNSEL GELİŞİMLERİ

     

    ERGENLİK DÖNEMİDEKİ KIZ ÇOCUKLAR VE CİNSEL GELİŞİMLERİ

    Neden ergenlik diye bir şey var? 13 yaşındayım ve ergenlik hakkında pek bir şey bilmiyorum, annem de anlatmadı. Bir çok şeyi okulda arkadaşlarımdan öğrenmek zorunda kaldım. Adet olmayı, farklı duygular hissetmeyi onlardan örendim. İlk adet olduğumda kendimi büyümüş gibi hissedeceğimi zannetmiştim. Oysa ki öyle olmadı. Hala çocuk gibi hissediyorum.Neden duygularım bedenim gibi büyümüyor? Çok karmaşık. Düşüncelerim esip geçiyor, duygularım çabuk değişiyor, bazen çok mutsuz oluyorum, bazen de yerimde duramıyorum. Çabuk sinirleniyorum.

    Odamı toplamak istemiyorum, banyo yapmam gerektiğini bile annem hatırlatıyor, ama girince de çıkmak istemiyorum. Neden böyle kötü kokuyorum bilmiyorum.

    Ablamla  çok kavga ediyoruz, ben onunla vakit geçirmek istiyorum. O beni yanında istemiyor.

    Sınıfta bazı kızlar erkeklerden hoşlanıyor , bu doğru mu bilmiyorum.Aileme söyleyebilir miyim? Bu yaşta sevgililik doğru mu?

    Büyümek istemiyorum çünkü korkuyorum. Tuhaf geliyor, üstlenmek gereken sorumluluklar var. Gelecek kaygısı, sınav, iş , evlilik, çocuk….

    KIZLARIYLA ANNELERİ KONUŞMALI

    İşte bu ve benzeri bir çok soru dolaşıp duruyor ergenlik dönemindeki kız çocuklarının kafasında . Hem bedensel, hem de duygusal ve cinsel gelişimlerini arkadaşlardan öğrenmek yerine annelerinden öğrenmeleri gerekiyor ki yanlış şeyler öğrenmesinler.

    Kızlarınıza ergenlik dönemini şöyle anlatabilirsiniz;

    • 11 yaşından itibaren östrojen gibi bazı üreme hormonlarının etkisi ile yumurtalıklarında yumurta gelişmeye başlıyor. Gelişen yumurtalarından yapılan hormonların etkisi ile rahminde meydana gelen değişiklikler adet kanamasına yol açıyor.
    • Başlangıçta düzensiz ama birkaç ay içerisinde düzenli olarak adet kanamaların olacak, bu korkulacak bir şey değildir. Senin sağlıklı geliştiğinin bir göstergesidir.( Halka arasında kız çocuklarının adet kanama dönemlerine KİRLENME adı verilir ki biz bu tanımı doğru bulmuyoruz. Çünkü kız çocuğun bilinç altında “ben kötü, pis , kirli bir çocuk oldum “ imajı kalıyor )
    • Kadın bağı adında satılan pedlerini bu dönemde yanında taşımalı, tuvaletlere atmamalı, kapalı bir şekilde tuvaletin çöp kutusuna atmalısın.Bu dönemde istediğin kadar banyo yapabilirsin.
    • Yine salgılanan hormonlarının etkisi ile tüylenmelerinin olması, terinin kokması normaldır. Bu nedenle kişisel bakımına dikkat etmelisin.
    • Bedensel büyümenin hızına duygusal olgunlaşman yetişemez , bu nedenle çocuksu davranışların, sakarlıkların normal ( ergenlik döneminde bedensel gelişim hızlı gelişirken nörolojik gelişim daha yavaş olduğundan  özellikle kız çocuklarının basit işlerde bile sakarlık göstermeleri normaldir)
    • Karşı cinse karşı ilgi ve merak duyabilirsin. Ancak erkekleri tanımak için önce arkadaşlık seviyesinde kalmalısın. Bir yetişkin gibi davranmak ve yaşından önce paylaşımda bulunmak için acele etmemelisin .
    • Cinsellik bir kadınla erkek arasındaki sadece fiziksel bir ilişki değil, duygusal bir ilişkidir. Hem fiziksel hem de duygusal olarak olgunlaşmadan yaşanan cinsel yakınlaşma ya da cinsel ilişki fiziksel , duygusal, sosyal açıdan sana zarar verir.
    • Hiç kimse seni istemediğin bir davranışa zorlayamaz, “HAYIR “ diyebilmelisin.
    • Arkadaşlarınla zaman geçirmek istemen doğal , ancak hem okul hem sosyal hayat için planlı yaşamalısın.
    • Problemlerini açıkça bizimle konuşabilirisin. Her ne olursa olsun biz senin arkandayız , seni seviyor ve sana güveniyoruz.
  • ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ ERKEK ÇOCUKLAR ve CİNSEL GELİŞİMLERİ

    ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ ERKEK ÇOCUKLAR ve CİNSEL GELİŞİMLERİ

    Ergenlik döneminde gencin bedeni hızla büyürken, ruhsal olgunlaşma daha yavaş geliştiğinden bu duruma uyum sağlarken davranışlarında tutarsızlık, duygularında değişiklik görülür.

    Hormonlardaki değişim cinsel dürtülerde artış, cinsel organlarda büyüme ile bunalan genç kendisi için yabancı olan bu duruma uyum sağlamakta zorlanır. Bir yandan büyümek için sabırsızlanırken bir yandan da çocuk gibi davranır.

    Özellikle bu dönemde değişen cinsel organlarını merak etmesi ve cinsel dürtüleri ile nasıl baş edeceğini bilememesi pek çok yanlış davranış geliştirmesine neden olur.

    Bu nedenle çocuklarınızla yaşlarına uygun , yargılamadan, suçlamadan, sakin ve doğru cinsel bilgi vermelisiniz.

    CİNSEL BİLGİYİ AİLE VERMELİ   

    “ Oğlum 15 yaşında , bir arkadaşı ile evde müzik dinliyorlardı, aniden odalarına girdiğimde birbirlerinin cinsel organlarını ellerken gördüm, çılgına döndüm, hemen arkadaşını evden kovdum ve oğluma tokat attım. Sanırım benim oğlum bir homoseksüel ne yapacağımı şaşırdım doktor hanım”

    Ergenlik döneminde cinsel kimlik arayışı içinde olan gençler kendi cinsiyetindekilerden de hoşlanıp hoşlanamadıklarını merak ederler, hatta bazen deneyimleyerek öğrenmek isterler. Onların henüz olgunlaşmadığını düşünecek olursak bu tür kafa karışıklıkları yaşamaları normaldir. Sakin davranmalı, ergenlik dönemindeki cinsel gelişim hakkında doğru bilgilendirilmelidir.

    • Bu dönemde değişen hormonlarına bağlı, nasıl fiziksel değişimleri yaşanıyorsa ( boy uzaması, tüylenmede artış, ses kalınlaşması gibi ) testislerinde ve penisinde de büyümenin normal olduğunu, meni üretimi olduğunu ve gencin mastürbasyon yapma yolu ile bu meninin dışarı atılmasının normal olduğu anlatılmalıdır.
    • Mastürbasyonun kötü bir şey olmadığını ya da  günah olmadığını  söylemeli ancak kişinin bedeninin özel olduğunu ve bu nedenle başkalarının yanında yapılmaması gerektiğini anlatmalısınız.
    • Bu dönemde geceleri cinsel içerikli rüyalar görebileceğini, sabahları sertleşmiş bir penis ile uyanabileceğini, hatta külotlarının meni ile ıslanabileceğini , böyle durumda korkmaması gerektiğini , meninin pis olmadığını ancak yine de duş alması gerektiğini anlatmalsıınız.
    • Ergenlik döneminde oğlunuz banyoda daha uzun kalmak isteyecektir, onu bu konuda sürekli uyarmamalı, rahat bırakmalısınız. Mümkünse ayrı bir odası olmasını sağlamalısınız.
    • Cinsel olarak uyarıldığında, mastürbasyon ihtiyacı duyduğunda bunu kendi evinde , kendi odasında kimse yokken yapması gerektiğini, bunun özel bir şey olduğunu ve özel şeylerin yalnız yaşanacağını söylemelisiniz.
    • Asla kız ya da erkek kardeş, yakın akraba çocukları ya da başka çocukları bu dürtüsüne alet etmemesi gerektiğini, bunun karşısındaki çocuğa hem fiziksel hem de ruhsal büyük zarar vereceğini ,
    • 18 yaşından önce bir kadınla cinsel birliktelik deneyiminin doğru olmadığını , çünkü biyolojik gelişimin yeterli olmayıp ruhsal ve sosyal açıdan da yeterli olunması gerektiğini,
    • Evlilik hayalleri ile hazır olmadan girilen cinsel ilişkinin sosyal sorunları da beraberinde getirmesinin yanı sıra kendisinde de çok ciddi ruhsal sorunlar yaratabileceğini anlatmalısınız.
    • Cinsel yolla bulaşan ( AIDS, Hepatit B, Sifiliz,Herpes, gibi ) hastalıklar, istenmeyen gebelikler ve sonucunda yaşanabilecek sıkıntılar, korunma yollarıyla ilgili bilgileri de başkalarından değil, sizden  öğrenmeliler.

     

  • Zihin Egzersizleriyle Çocukların Öğrenme Kapasitesi Artabilir

     

    Zihin Egzersizleriyle Çocukların Öğrenme Kapasitesi Artabilir

     

    “ Çocuğumun dikkati çok dağınık, bir türlü odaklanamıyor, tek başına ödev yapmak istemiyor, çünkü zorlanıyor. Öğretmeni ; dersi dinlemiyor, yönergeleri takip etmiyor  diyor“ gibi onlarca şikayet alıyoruz anne babalardan.

    Nerdeyse hepsinin ortak sorunu çocuklarındaki problemin tam olarak neden kaynaklandığını ve bu problemleri aşmak için ne yapacaklarını bilememeleri. Ve ne yazık ki mucizevi çözümler beklemeleri…

    Elbette tüm bu şikayetlere tek bir cevap verebilmek ve mucizevi çözümler sunabilmek çok zor. Çünkü her çocuk bir diğerinden farklı zekaya, zihinsel yapıya ve öğrenme becerisine sahip. Öncelikle yaptığımız çeşitli testlerle (Wisc-r,  Cognitive MAP gibi ) çocukların İşitsel, görsel, dikkat , psiko-motor ve sosyo- duygusal alanlarda güçlü ve zayıf yönlerini belirliyoruz , sonra da aileye, çocuğun zihinsel yapısını geliştirecek çeşitli programlar içeren çözüm önerileri sunuyoruz.

    Çocuğunuzun Öğrenme Kapasitesini Arttırmak mümkün

    Doğumdan itibaren sahip olduğumuz zihinsel yapımız  sürekli bir gelişim içindedir. Beyindeki nöronlar arası sinaptik bağlantılar, biz beynimizi kullandıkça yeni yollar oluşturur . Biz buna ‘ Nöroplastisite ‘ diyoruz. Bu sayede hem öğrenme kapasitemiz artar hem de kolay öğrenmeye başlarız.

    Nasıl ki fit bir vücuda sahip olmak istediğimizde uzman sporculardan destek alarak kaslarımızı  düzenli çalıştırıyorsak, nöroplastisite temelli çeşitli programları ile de zihin egzersizleri yaparak zihin gelişimini sağlamak mümkün.

    Zihin egzersizleri ile geliştirilmiş zinde bir beyin;

    • Daha uzun süre odaklanabilir,
    • Daha iyi dinleyebilir ve iletişim içine girebilir,
    • Daha hızlı düşünebilir,
    • Güçlü görsel ve mekansal bir algıya sahip olur,
    • Daha güçlü bir hafızaya sahip olur.

    ZİHİN EGZERSİZ PROGRAMLARI 

    SMART MOVES

    Psiko-motor beceriler çocuğunuzun okulda veya evde hayati önem taşıyan , resim yapmaktan yazı yazmaya, bisiklet binmekten yüzmeye, kaslarımızı etkileyen birçok etkinliği yapabilmelerini kapsar.

    4 – 18 yaş arası çocuklar ve gençlerin  psikomotor becerilerini güçlendirmek için , kendi ihtiyaçlarına göre belirlenmiş Kaba Motor ( Temel kararlılık , Denge ve Koordinasyon, Motor Planlama) ve ince motor becerilerini(el becerileri ve  yazı yazma) geliştirebileceği  spor tabanlı bir programa alıyoruz.

    SMART® Moves seanslarında 5 temel hedefimiz var: Duygu durum düzenlemeyi sağlamak, dürtü kontrolü,  Denge ve koordinasyon, Öz-farkındalık, plan yapma becerisi,  motor hareketleri planlama ve  İnce motor becerilerinin kontrolü

     

     

    SMART FOCUS

    Çocuğun  odaklanarak daha çabuk ve doğru düşünmesini sağlayarak, bilişsel ve dikkat becerilerini en üst  performansı sergileyecek kadar gelişmesini sağlıyoruz.

    SMART® Focus programlarında özel sensorlü monitörler ile çocuğun beyin dalgaları ölçülürken,  sadece aklını ve bilişsel gücünü kullanarak ekranda gördüğü imgeleri kontrol etmesini sağlıyoruz. Böylece  dikkat ve konsantrasyonu arttırma, dikkati sürdürme,  dikkat dağıtıcıların üstesinden gelme, zihinsel dayanıklılık, işlemsel hafıza ve dürtüleri kontrol etme becerilerinin de gelişmesini hedefliyoruz.

    Not: haftaya görsel, işitsel diğer zihin egzersizlerini paylaşacağım, sağlıkla kalın.

  • Zihin Egzersizleriyle Çocukların Öğrenme Kapasitesi Artabilir

     

    fullsizerender

    “ Çocuğumun dikkati çok dağınık, bir türlü odaklanamıyor, tek başına ödev yapmak istemiyor, çünkü zorlanıyor. Öğretmeni ; dersi dinlemiyor, yönergeleri takip etmiyor  diyor“ gibi onlarca şikayet alıyoruz anne babalardan.

    Nerdeyse hepsinin ortak sorunu çocuklarındaki problemin tam olarak neden kaynaklandığını ve bu problemleri aşmak için ne yapacaklarını bilememeleri. Ve ne yazık ki mucizevi çözümler beklemeleri…

    Elbette tüm bu şikayetlere tek bir cevap verebilmek ve mucizevi çözümler sunabilmek çok zor. Çünkü her çocuk bir diğerinden farklı zekaya, zihinsel yapıya ve öğrenme becerisine sahip. Öncelikle yaptığımız çeşitli testlerle (Wisc-r,  Cognitive MAP gibi ) çocukların İşitsel, görsel, dikkat , psiko-motor ve sosyo- duygusal alanlarda güçlü ve zayıf yönlerini belirliyoruz , sonra da aileye, çocuğun zihinsel yapısını geliştirecek çeşitli programlar içeren çözüm önerileri sunuyoruz.

    Çocuğunuzun Öğrenme Kapasitesini Arttırmak mümkün

    Doğumdan itibaren sahip olduğumuz zihinsel yapımız  sürekli bir gelişim içindedir. Beyindeki nöronlar arası sinaptik bağlantılar, biz beynimizi kullandıkça yeni yollar oluşturur . Biz buna ‘ Nöroplastisite ‘ diyoruz. Bu sayede hem öğrenme kapasitemiz artar hem de kolay öğrenmeye başlarız.

    Nasıl ki fit bir vücuda sahip olmak istediğimizde uzman sporculardan destek alarak kaslarımızı  düzenli çalıştırıyorsak, nöroplastisite temelli çeşitli programları ile de zihin egzersizleri yaparak zihin gelişimini sağlamak mümkün.

    Zihin egzersizleri ile geliştirilmiş zinde bir beyin;

    • Daha uzun süre odaklanabilir,
    • Daha iyi dinleyebilir ve iletişim içine girebilir,
    • Daha hızlı düşünebilir,
    • Güçlü görsel ve mekansal bir algıya sahip olur,
    • Daha güçlü bir hafızaya sahip olur.

    ZİHİN EGZERSİZ PROGRAMLARI 

    SMART MOVES

    Psiko-motor beceriler çocuğunuzun okulda veya evde hayati önem taşıyan , resim yapmaktan yazı yazmaya, bisiklet binmekten yüzmeye, kaslarımızı etkileyen birçok etkinliği yapabilmelerini kapsar.

    4 – 18 yaş arası çocuklar ve gençlerin  psikomotor becerilerini güçlendirmek için , kendi ihtiyaçlarına göre belirlenmiş Kaba Motor ( Temel kararlılık , Denge ve Koordinasyon, Motor Planlama) ve ince motor becerilerini(el becerileri ve  yazı yazma) geliştirebileceği  spor tabanlı bir programa alıyoruz.

    SMART® Moves seanslarında 5 temel hedefimiz var: Duygu durum düzenlemeyi sağlamak, dürtü kontrolü,  Denge ve koordinasyon, Öz-farkındalık, plan yapma becerisi,  motor hareketleri planlama ve  İnce motor becerilerinin kontrolü

     

     

    SMART FOCUS

    Çocuğun  odaklanarak daha çabuk ve doğru düşünmesini sağlayarak, bilişsel ve dikkat becerilerini en üst  performansı sergileyecek kadar gelişmesini sağlıyoruz.

    SMART® Focus programlarında özel sensorlü monitörler ile çocuğun beyin dalgaları ölçülürken,  sadece aklını ve bilişsel gücünü kullanarak ekranda gördüğü imgeleri kontrol etmesini sağlıyoruz. Böylece  dikkat ve konsantrasyonu arttırma, dikkati sürdürme,  dikkat dağıtıcıların üstesinden gelme, zihinsel dayanıklılık, işlemsel hafıza ve dürtüleri kontrol etme becerilerinin de gelişmesini hedefliyoruz.

    Not: haftaya görsel, işitsel diğer zihin egzersizlerini paylaşacağım, sağlıkla kalın.